Sevgili doktorumuz Şeyhmus Turşak, Messenger’dan beni aradı. Telefonumu yitirmiş. Sevgili öğretmen arkadaşımız Hayrettin Bozkurt’a (eski boksör) iletecekmiş. Yazdırdım ona. Az sonra Hayrettin Hoca aradı. Bende telefonu kayıtlı olduğundan, adı çıkar çıkmaz telefonu açtım ve merhaba Hayri Hoca nasılsın, dedim. Şaşaladı, ben olduğumu nasıl bildin, dedi. Uzun süredir telefonlaşmadığımız için afallamıştı. Yahu, sen niye o kadar şaşırıyorsun? Biz şairlerin ataları büyücülerdir, bilmiyor musun, dedim. Ve bastım kahkahayı. Öyle bir bozuma uğradı ki… Şair, seni faka bastırayım diye aradım. Ben faka bastım. Benim kahkahalarıma maruz kaldığı için abandone olmuştu. Valla Aydın Hoca, telefonumum sende kayıtlı olduğunu bilmediğim için ava giderken avlanmış oldum, dedi. Bütün gardı düşmüştü. Kahkahalı bir sohbetti. Keşke kaydedilseydi!
KAN PAHASINA ŞARKILAR
Ben yapabileceğim şeyi yaptım
Parmakla gösterilmek için değil
Sevdiğimden yaptım
Örgünleşmek yaşamaktır
Ben şarkılardan başladım
Ey çifte yürekli, esmer sözcükler
Sizlerle hıncım adına
Bir güzel özlem için
Hep beraber…
Bir şarkı gövdeleşiyor
Gök mavisi
Ölümsüz
Aşk, yönetimi ele almalı
Bedenim, esirgeme ışığını
Nasılsa eriyorum ve sen gerekiyorsun
Kanım
Şarkılarımızı tutuşturan yakıt olsun!
AMED’İN KELEBEĞİ J&J YAYINLARI – 2018
Hemen ardından telefonum yine çaldı. Aslında bende telefon trafiği böyle yoğun olmaz! Baktım çocukluk arkadaşım, BAĞLAR GÜNEŞİ ÇOCUKLARI-PİJAHMO romanımın kahramanı Hesen, şimdilerde işadamı olan kardeşim, aradı. Yazın bizim oralara (Bir akşam Alaçatı’ya geçerken Çeşme’deki yazlığına uğramıştık.) tatile tekrar gelecek misin, diye sordu. Ben buradan Bismil’e gidemiyorum! (Benim memleketim ve en yakın olan yer olduğu için böyle söylüyorum.) Bunu demedim de hani korona var, dışarıya çıkmaya korkuyoruz, dedim. Bana, o akşam sizi yolculadıktan sonra, kızımın Aydın Hoca hangisiydi sorusuna, o güçlü pazuları olan kişiydi, dediğini aktardı. Ve kahkahayla gülüyordu! Söylediğinin tam tersini kastetmeyi, tariz sanatını da biliyormuş sevgili kardeşim! Ben de ona, sevgili yaratıcı kardeşim, demek geçmişin hıncını böyle çıkarıyorsun, dedim ve kahkahalaştık!
Tatil yerlerinde 7'den 70'e çal patlasın, vur oynasın havalarını gördüğümde bazen müthiş hüzünlenirdim. Öyle alçak bir dünyada yaşıyoruz ki bir yanda açlıktan kıvrananlar, bir yanda da tokluktan sapıtanlar... Bu çelişkiden söz ederken tatil yapanlara değil lafım. Tatil, sonuçta insani bir ihtiyaç, keşke herkes tatil yapabilse! Dünyayı parmağında oynatan, korkunç egemenler dururken, çevrendeki hırtlar da aşklarını, şiirlerini, kahkahalarını kıskanıyor! Dünyada o kadar alçaklık varken ve onlar da sorunlar içinde kıvranırken, senin kendine güvenini yok etmek istiyorlar! İşte yaşamasızlık bu! Ve ne yazık ki çok zavallıca bir şey! Ve çok da yaygın... Dünya, mert insanların yüreği güzelliğinde olsun diyorum
Yaşamasızlar nereden bilecek?
Birçok güzelin gönlü bana ait, biliyorum
Ondandır kederlerin şahikasını yaşıyorum!
Ondandır kahkahalarım yanardağ patlamasıdır!
Ah, yaşamasızlar nereden bilecek?
En güzel âşklar ki fragmanlarıyla bir bir
Ağır çekimde ah, gözlerimin önünde!
Bir sağanaktır şimdi, bir tufan yüreğimde!
Yaşamasızların gözlerine storlar çekilmiş!
En koyu görmezlik bu!
Göz çukurlarında karanlık iki kuyu
Hak tıfu!
Ayrı jestler, ayrı mimikler
Ah, replikler ayrı ayrı
Başka başka yerlerde doyumsuz güzellikler
Mahalleler mi, ilçeler mi?
Değişik kentlerde ve sahillerde
Rüzgârlarla savruldular diyeyim!
Sulara kapılıp gözden yittiler!
Ah, yaşamasızlar nereden bilecek?
En güzel âşklar ki canlanıyor birden
Ölümsüz incelikleriyle yeniden beynimde
En güzel âşklar ki ağır çekimde yeniden
Ah, bir sağanaktır şimdi gözlerimde!
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM – J&J YAYINLARI – 2019
Sahi, ‘’yaşamasızlar’’dan söz etmişken ekleyeyim: Sen bir ilahken, senin yanında ezik büyüyen insanların dostluğuna güven olmuyor! Hele iyilik yaptığın insanlara, asla sırtını dönmemelisin! Yaşayarak öğrendiğim, can acıtıcı gerçekler bunlar! Ve ben; bu yaşama arsızı ve Diyarbakır Surları kadar Diyarbakırlı yüreğimle bu kahredici koşullarda yaşıyorum. Kralına da eyvallahım yok! Hırtların, tahtakuruların canı cehenneme diyorum. Ve kızlarıma da söylüyorum. Ben yaşarken yanımda durmayanların, ben öldükten sonra benden söz etmelerine izin vermeyin! Okuyucularım da bunları bilsin! Yaşadığım bir günün notları ve çağrıştırdıklarıydı bunlar.
Biliyorum toplumsal sorunlarımız, dağlarımızın toplamından daha ağır! Gittikçe batıyoruz! Allah yoksul kardeşlerimizin ve hepimizin yardımcısı olsun. Çaresizlik öldürücüdür. En çok da yeni kuşağa üzülüyorum. Ah, özgür olacağımız, ferah günlere diyorum. Sevgiler, saygılarımla… AYDIN ALP