SYRİZA’dan sonra Türkiye genelinde sol söylemlerin dozunda önemli oranda artış var. Sosyal medyada takip ettiğim kadarıyla özellikle Kürt arkadaşların ‘Bıji sosyalizm’ gibi sloganlar yazdıklarını görüyorum.
Hoş bir durum
Neden hoş bir durum?
Çok uzun bir zamandır Kürtler arasında geniş bir alanda sosyalizm konusunda bir açılım, tartışma söz konusu değildi de o nedenle‘hoş bir durum’ diyorum. 70-80’li yıllarda sosyalist söylemlerle vücut bulan Kürt Ulusal Hareketinin, özellikle 2000’li yıllardan itibaren ‘Milliyetçi’, ‘Muhafazakâr’ tabanla yoğrulmaya başlaması ile sosyalizm ve sosyalist söylemlerden uzaklaşılmasını dönemsel olarak normal karşılamakla birlikte, bu damarın yeniden harekete geçirilmesi konusunda bir zeminin varlığı halen söz konusudur.
Halkların kurtuluş mücadelesinin yegâne reçetesinin sosyalist fikirlerle hayat bulduğu gerçeği günümüzün koşulları ile örtüşüyor. Brezilya, Uruguay, Arjantin, Yunanistan, İspanya günümüz koşullarında sol/sosyalist söylemlerin ışığında yeni ve genç yönetim biçimlerine kapı araladı. Bu örnekleri Türkiye halklarının ortak siyasi mücadelesine zemin yaratacak örnekler olarak değerlendirmek mümkün.
Milliyetçi, muhafazakâr, İslami yönetim biçimlerinin halklarının yararına olmadığı gerçeği Ortadoğu’da olduğu gibi Avrupa ülkelerinin bir kısmında da çok net bir şekilde kendini gösterdi.
**
Genel değerlendirme;
Türkiye’nin geneli Türk-İslam sentezi ile bir kalıba sokulmaya çalışılıyor. Kısmen de başarı sağlandığını söylemek mümkün. Uzun yıllara dayalı kalıba sokma çalışmaları AK Parti iktidarı ile zirve yaptı. Bunun için yapılacak son hamlenin 7 Haziran seçimlerine endeksli olduğu gerçeğini sosyalist kesimlerin gözden kaçırmaması gerekiyor.
**
Özel değerlendirme;
Kürtler ve Kürt siyasi hareketi ile ilgilidir. Sosyalist damardan uzaklaşmış gibi görünen Kürtler üzerinde de denenmek istenen Kürt-İslam sentezi gerçeğidir. Bu durumu da 7 Haziran seçimlerine endeksli değerlendirmek gerekir.
**
Sonuç;
Ne yapmalı?
Syriza ve İspanya örneği; Türkiye halklarının öncü güçlerinin ortak mücadele ve ittifaklarına zemin hazırlanmasını öneren, mümkünler içinde değerlendirilmesi gereken bir gerçek olarak kendisini dayatıyor.
Başlarken Türkiye halklarının partisi olarak umut veren HDP’nin omuzlarındaki yük bugünkü koşullarda sadece Kürtler değil, Türkiye halklarının tamamıdır. Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki söylemlerinin ağırlığı da böyle bir yüke işaret ediyordu. Yüzde 10 barajına yaklaşan oy oranının anlam ve önemi de bu söylemlerin içindeydi. Yüzde 10 barajını aşıracak sinerjinin yakalanmasını bu durumdan ayrı düşünmek mümkün değil.
Sol/sosyalist, Demokrat sol ittifakların kamuoyunda yaratacağı sinerjinin yüzde 10 barajını zorlayacağı, hatta aşılacağı gerçeği gözden kaçırılmazsa, gözden kaçırılmak istenmiyorsa, şimdi ittifak, birlik zamanıdır.
Olmazsa ne olur?
Saraylı zihniyete teslim olunur
Sonuçları ile ilgili çok fazla konuşmaya gerek yok
Hepimiz tahmin edebilecek kapasitedeyiz.
Olursa ne olur?
Türkiye halkları 8 Haziran sabahına özlenen temiz, beyaz sayfalarla uyanır.
Kendi kaderini kendisi yazar temiz ve beyaz sayfalara.