Sevgili okuyucularım merhaba .
Bizim yaşlardaki kadınlar anlatacağım bu anımdan kendilerine hemencecik pay çıkarabilirler.
Çünkü ben ve benim gibi tüm kadınlarımızın buna benzer olaylar yaşadıklarını görmüşümdür, duymuşumdur. Anlatacağım olay da aynen böyle gelişmiştir.
Efendim bendeniz trafiğe çıkmak için ehliyetimi 1996 yılında sürücü okullarından aldım.
Şahsıma sevgili eşim tarafından 2000 yılında güzel bir araba alındı.
Öyle düşündüğünüz gibi yemeklere çıkıp, pahalı bir restoranda arabanın anahtarını çıkarıp al karıcığım bu benden sana hediye falan olarak verdiğini sakın zannetmeyiniz.
Bir gün eve geldi ve “ Nesrinnnn ” diye beni yanına çağırarak " Honda otomatik vites bir araba var sana alacağım " " dedi.
“İster misin?”
Bende büyük bir sevinçle
“İsterim tabii bi tanem dedim.” İşte bu durumda
hemen hemen bütün kadınlar birbirlerine benzerler.
Kocaları bir şey kendilerine alacaklarsa hemen canım, balım, bi tanem sözcüklerini sıralarlar
Neyse gelelim o araba alınmaya karar verilmiş güne.
Ben isterim tabi ki bi tanem deyip gülümseyince sevgili eşim hemen şunu sözlerine ekledi.
“ Nesrin o bileziklerini getir bozalım, üstünü tamamlarım sana bu arabayı alacağım dedi.”
Benim huyumdur pek altında takmam. Sevmem de.
Rahmetli annem yeni evlendiğimde çok hastalıklar yaşadığımı görünce bir gün şöyle deyivermişti.
“ Nesrin kızım altın sana yaramıyor, nazara geliyorsun. Daireye gidince, gezmeye gidince takma kızım. Kocana ver bu altınların saklasın “ demişti.
Bende o gün bugün ne altın taktım nede altın aldım.
Gümüş aldım. Imitasyon aldım.
Ama altın almadım.
Hatta bir çeyreğim bile yok desem yerinde olur.
Neyse..
Dönelim o günlere ben altınlarımı verdim.
Şöyle 2000 yılına göre epey lüks bir arabayı eşim bana güya hediye etti. Aslında biz bu duruma hediye falan sakın demeyelim. Altınlarımı verdim oda az bir miktar üstüne bırakıp gidip bana o arabayı aldı. Yani deyim yerindeyse benim olan parayla bana o araba alındı.
Gel gelelim , araba alındı ama ben o arabayı kullanamıyorum.
Bir iki defa eşim beni direksiyon başına oturttuysa da ben eşimin şöyle yap böyle yap demesiyle arabayı kullanamıyorum.
Heyecan yapıyorum. Sevgili eşimde ha bire bana “ne kadar beceriksiz bir kadınsın! Elalemin kadınları eski püskü arabaları nasıl güzel kullanıyor. Ben sana son model otomatik vites araba vermişim kullanamıyorsun “ deyip başımın etini yiyordu.
Bu olay bir kaç gün böyle devam etti. Artık canıma tak etmişti. Eşimin bir gün il dışına gitmesini fırsat bilerek hemen çocukları da alıp arabaya koştum.
Arabamı çalıştırdım. Ve biraz evimizin orada tenha yerlerde arabayı kullanıp eve geldim. Tam arabayı kapatırken arabanın önünden dumanlar çıkmaz mı?
Korktum. Hem de çok korkmuştum.
Allah’tan o çıkan duman hemen söndü.
Eve gelip çocukları bırakıp hemen eşime telefon açtım.
Durumu anlattım.
Karşımdaki sevgili eşim bana çok güzel moral verdi.
Ah canım bir şey olmaz olan arabaya olsun dedi zannediyorsunuz değil mi?
Siz çok beklersiniz bu sözleri.
Ben telefon açıp durumu anlattığımda “ Allah seni kahretmesin. Karbüratör su kaynatmış “ demez mi? Bir yandan da telefonda bağırıyordu.
" Çocukları niye arabaya atıp götürüyorsun. Ya çocuklara bir şey olursa..’’ diye söyleniyordu.
Sevgili dostlar işin ucunu bırakmadım.
Hemen bir araba kullanmam için hoca aramaya başladım. O dönemde Diyarbakır’da araba öğreten kadın direksiyon hocası tabiki bulamadım.
Ama pes etmedim. Eşime demekten de vazgeçtim. Bu sefer abime yalvar yakar bana öğretmesi için diller döktüm. Abimle beraber bir iki defa araba kullanmayı denedimse de onunla da öğrenemedim. Bu yeğenime dedim. Halacım tamam dedi. Yeğenimle bir kaç dersten sonra, sonunda araba kullanmayı öğrendim.
Ve..
Trafiğe çıktım.
Sonra ne mi oldu.
Sevgili Kocacığım demez mi?
“ Bak sana nasıl çabucak araba kullanmasını öğrettim. Ben sana böyle bağırıp çağırmasaydım sen şimdi zor araba kullanmasını öğrenirdin. “ .......
Bu anımı neden mi anlattım dostlarım.
Çünkü 2000 yıllarında Diyarbakır' da trafik de rn fazla yüz kadın sürücü vardı. Ama şuan Diyarbakır trafiğinde kadın sürücüler çok fazla. Ve kadın sürücüler trafik kurallarına fazlasıyla uyuyorlar.
Gelişen dünyamızın gelişen şehrimizin kadınlarını seviyorum işte.
Varın siz okuyucularım bu yazdığım anımdan kıssadan hisse çıkarınız.
Sevgilerimle..