Bilge Kürt Musa Anter’e saygı…

Zülküf Kışanak

Bilge Kürt Musa Anter’e saygı…

Birlikte çalıştığım Özgür Gündem’in, Yeni Ülke’nin, Welat’ın yazarı, İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurucu üyesi, Kürt özgürlük mücadelesini eksilerden sıfırlara getirebilmek için amansız bir mücadele veren 49’ların, 23’lerin, DDKO’nun, adını bildiğim, bilmediğim birçok siyasi oluşumun, kültürel, sosyal hareketin efsane aydını, Kürt davasının bilge tanığı, red ve inkar politikasının iflah olmaz sanığı, Kürtlerin Apê Musa’sı, 72 yaşındaki Kürt çınarı Musa Anter, kontrgerilla örgütü JİTEM tarafından 20 Eylül 1992 günü, bundan tam 32 yıl önce bugün, Diyarbakır’ın Seyrantepe semtinde, çıkmaz bir sokakta, karanlığın iyice kente çöktüğü bir akşam vaktinde tuzağa düşürülerek alçakça katledildi. Bu katliam, Kürt sorununun daha da çetrefilli bir hal almasına, ülkenin ise bir bütün olarak sonu belli olmayan karanlık döneme, içinden çıkılmaz bir girdaba sokulmasına neden oldu. Kuşku yok ki Musa Anter’in katledilmesinin arkasındaki bütün hakikatler açığa çıkmadan demokratik yollarla sorunlarını çözmesi mümkün olmayan bu ülkede başta Kürt sorunu olmak üzere hiçbir sorunumuzu demokratik yöntemlerle çözmenin imkanı ortaya çıkmayacaktır…
*
Hayatını Kürtçe’ye, Kürt kültürüne, Kürt tarihine, Kürt siyasi hareketlerine dahası Kürtlerin en az Türkler kadar, Araplar kadar, Farslar kadar bu coğrafyada varlığını sürdürebilmesine, tarihi boyunca her türlü talana, inkara, imhaya muhatap olmuş kadim ülkesinde özgürce yaşabilmesine adayan Musa Anter, gerçek bir halk insanıydı, hayatı boyunca demokrasiyi, barışı, kardeşliği savunmuş bir aydındı, bilge bir insandı. Kuşku yok ki diliyle, kültürüyle, tarihsel birikimi ile kendi olabilmiş özgür Kürtler, özgür Türkler, özgür Araplar, özgür Farslar konuşarak, tartışarak artık herkese yük olmuş, ayaklara vurulan birer prangaya dönüşmüş sorunlarını aşabilirler, bir arada, demokratik bir ortamda yaşamanın olanaklarını yaratabilir. Dilini, kültürünü, kimliğini, tarihini savunan, yaşamak isteyen hiç kimsenin başka birlerinin ülkesini bölmekle, başka birilerinin dilini, kültürünü, kimliğini, tarihini yaşaması önünde engel olmakla suçlanamayacağını, hatta bu nedenlerle suçlamalarda bulunanlara karşı kendi uslubuyla tarihi cevaplar verirdi. Yargılandığı mahkemelerde görülen sayısız duruşmaların birinde hakim tarafından savcının kendisiyle ilgili iddianamede yer alan suçlamalardan ülkeyi bölmekle ilgili suçlamanın Musa Anter’e sorulması üzerine, halk diliyle, mahkemeyi yöneten hakim dahil herkesin rahatlıkla anlayabileceği arı bir Türkçe’yle, “Hakim bey, ülke hıyar mıdır ki ortadan ikiye bölelim…” diyerek ülkeyle ilgili siyasi düşüncesini, bölücük suçlamasıyla ilgili fikrini özgün uslubuyla ortaya koymuştur…
*
Musa Anter, Kürtler kadar, Türkleri de iyi tanıyordu, hemen herkesi yakından biliyordu. Nusaybin’in Zivîng köyünde doğmuştu, ilk ve ortaokuldan sonra liseyi Adana’da, üniversiteyi ise İstanbul’da okumuştu. Solcu, sağcı, muhafazakar, dinci hemen hemen her düşünceden insanları tanıyordu, kim kiminle hareket ediyor, kim kime yakın, kimin eli kimin cebinde hepsini çok iyi biliyordu. En soldan, en sağa kadar bütün okumuşlarla, her kesimden siyaset insanlarıyla tanışmış, tartışmış, kendi fikirlerini anlatmış, demokratik zeminde ikna etmeye çalışmış, hayatı boyunca mücadele etmiş oldukça birikimli bir Kürt aydınıydı. Sohbetlerinde, yazılarında bu yönlü anıları oldukça geniş olarak yer alır, detaylıca aktarır. Sorunları tespit etmekle yetinmez, çözüm yollarını da önerir. Özellikle de Kürt çocuklarına, gençlerine, kadınlarına hayat hikayelerinden yola çıkarak nasihatlar verir. Düşman değil, dost kazanmayı esas alan, çoğalmayı hedefleyen bir çizgiye, kültürde seçkinci, olabildiğince nazik ama ineleyici bir dile sahipti, şimdiye kadar tanıdığım en iyi hazır cevap bir insandı. Onunla konuşmak, sohbet etmek, onu okumak güç veriyordu insana, en sıradan Kürde bile özgüven aşılıyordu. Kürt dilinin, kültürünün aşığıydı, daha doğrusu bin yılların birikimi sonucu oluşmuş Kürt kültürünün güçlü bir temsilcisiydi. Güzel insan Canip Yıldırım, Yusuf Azizoğlu ile birlikte çıkardığı, 25 Temmuz 1954 tarihinde Diyarbakır’da yayın hayatına başlayan İleri Yurt gazetesinin devam olan Tigris gazetesinde yazı yazıyor olmak, onun yolunda Diyarbakır’ı yaşamak ayrıcalık olmalı. Özlemle, hasretle, saygıyla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.