Ali Abbas Yılmaz / ÖZEL
İsmail Beşikçi Vakfı Başkanı Ahmed Kanî, Kürt dilinin lehçeleri hakkında tarihsel bilgiler aktarırken, Vakıf bünyesinde açtıkları Soranice kursun amacına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Kürt dilinin 4 lehçesinden en eskisinin Hewramanice olduğu bilgisini paylaşan Kani, Kurmanci lehçesinin ise Kürtlerin en yaygın lehçesi olduğunu ve Kürtler arasında harç işlevi gördüğünü söyledi.
Kendisinin de Soranice kursuna katıldığını belirten Kani, kursun amacını ve hedefini ise şöyle açıkladı: “Kurs sonunda 20 öğretmenin kurs verebilecek düzeye gelmesini hedefliyoruz. Soranice’nin romanlarını, öykülerini, şiirlerini çevirebilecek düzeye geldiğimizde kursumuz da amacına ulaşmış olacaktır.”
İsmail Beşikçi Vakfı Başkanı Ahmed Kanî ile Kürt dilinin lehçeleri ve Vakıf bünyesinde verilen Soranice kursu üzerine konuştuk.
Ahmed Kanî, “İlk röportajımızda Vakfımızın Kürt dili üzerine yaptığı çalışmaların genel çerçevesi üzerinde durmuştuk. Şimdi ise Kürt dilinin lehçeleri üzerine daha detaylı bir değerlendirmeye geçebiliriz.
“Kurmanci Kürtler arasında bir harç vazifesini görmektedir”
Kürt dili 4 lehçeden eser vermiş bir dildir. Kürt dilinin ilk önce eserler veren lehçesi Hewramanice’dir. Hewraman, Irak ve İran Kürdistanının güney bölümünde dağlık bir bölgenin adıdır. Hewramanice lehçesi de ismini bu bölgeden almaktadır. Hewramanice, tıpkı bugün kurs verdiğimiz Soranice lehçesi gibi ismini bir bölgenin adından alır. Soran da Güney Kürdistan’da bir bölgenin adıdır. Soranice ise Mahabad’tan Hewler’e kadar geniş bir bölgede konuşulmaktadır. Buralar, İran ve Irak Kürdistanlarının güney kesimleridir. İran ve Irak Kürtleri Soranice konuşmaktadır. Soranice, şuan Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin de resmi dilidir. Hewramanice aynı zamanda Zend Avesta’ya da en yakın olan lehçedir. Kürtlerin büyük bir çoğunluğunun konuştuğu Kurmanci ise Kürtçenin en çok konuşulan lehçesidir ve Kürtlerin yaşadığı dört parçada da konuşulmaktadır. Dolayısıyla Kurmanci Kürtler arasında bir harç vazifesini görmektedir. Yani hem Türkiye’de hem Suriye’de hem Irakta hem de İran’da yaşayan Kürtlerin kullandığı lehçe Kurmanci’dir. Dördüncü olarak da Zazaki lehçesidir ki, Zazaki, Dersim bölgesinde Kırmancki olarak da bilinir.
“En çok eser veren Kurmanci lehçesidir”
Kürtçede bu 4 temel lehçeden de çok sayıda eser verilmiştir. Ancak bu lehçelerden en çok eser veren Kurmanci lehçesidir. Neden en çok eser Kurmanci lehçesinden veriliyor, çünkü bu eserlerin başında Mele-i Ciziri’nin Divani geliyor. Mele-i Ciziri Bedirhanilerin yönettiği Botan Beyliğinin Başkenti Cizîra Botan’da yaşamıştır. Burada o zamanlar, Mele-i Cizirî, Faqiyê Teyran şiir divanları yazmışlar. Bu şairler klasik edebiyatta Kurmanci olarak yazan şairlerdir.
“Kürtler kendi kendilerini yönettiği dönemlerde daha çok eser vermişlerdir”
O dönemde özellikle dikkatimizi çeken şudur; Beylikler döneminde, büyük eserler yazılmıştır, Botan Beyliği döneminde Mele-i Cizirî yazıyor. Bu da gösteriyor ki, Kürtler kendi kendilerini yönettiği dönemlerde daha çok eser vermişlerdir. Yine Faqiyê Teyran o dönemde eser vermiştir. Onlardan sonra yine, Kurmanci lehçesinde Ehmedê Xanî birçok eser vermiştir. Özellikle de Ehmedê Xanî, tam da Osmanlı İmparatorluğu ve Safevi İmparatorluğu arasında 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin anlaşması ile Kürtlerin bölündüğü dönemde yaşamıştır. Bu dönemde Ehmedê Xanî’nin Mem-û Zîn’ini ki, bu da o dönem Memê alan destanından esinlenerek yazmıştır. Ehmedê Xanî yazdığı eserde de zaten ‘bizim esas amacımız kendi derdimizi anlatmaktır’ demiştir. Ehmedê Xanî için,Mem-û Zîn eseri aslında Kürtlerin kendi dertlerini anlatmak için bir vesile olmuştur. Ehmedê Xanî tam da Kürt topraklarının Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasında paylaşılmasını konu alıyor. Ehmedê Xani’nin Kürt diliyle ilgili ikinci büyük eseri de Nûbihara Biçûkan’dir. Ehmedê Xani çocuklar için Arapça ve Kürtçe bir sözlük olarak hazırlamıştır. Ehmedê Xani bu iki eserle Kürt diline ve toplumuna hizmet etmeye çalışmıştır.
“Kürtlerin hâkim lehçesi Kurmanci’dir”
Kurmanci lehçesi Kürtlerin % 75’inin de kullandığı bir lehçedir. Her ne kadar Kürtlerin en eski lehçesi Hewramanice olsa da Kürtlerin hâkim lehçesi Kurmanci’dir de diyebiliriz. Kimi tarihçilerin bu konuda iddiaları da var. Biliyorsunuz, Osmanlı İmparatorluğu dağılırken, Musul’a İngilizler el koymuştu. Türkiye Lozan’da Musul ve Kerkük’ü İngilizlere bırakırken, Kurmanci yerine Soranicenin eğitim dili olmasını şart koşuyor. Kürtler arasında birlik sağlanmaması için Soranicenin eğitim dili olması yönünde Türkiye’nin İngilizlere şart koştuğu yönünde iddiaları kimi tarihçilerin ortaya attığını da biliyoruz. Tabii ki, bunlar bilimsel olarak ispatlanmış, gerçekliği kanıtlanmış iddialar değildir ve henüz araştırılmaya, bilimsel olarak incelenmeye muhtaç olan iddialardır. Kimi tarihçiler bu konuda belgelerin olduğunu da söylese henüz açığa çıkmış, kanıtlanmış bir durum yok.
“Kürtlerin 4 lehçesinde ise iki farklı alfabe kullanılmaktadır”
Günümüze gelirsek de, şuanda Kürtler arasında 4 lehçe de kullanılmaktadır. Kürtlerin 4 lehçesinde ise iki farklı alfabe kullanılmaktadır. Biri bizim de Türkiye’de şuan kullandığımız Latin alfabesidir. Latince alfabeyi aynı zamanda şuan gündemde olan Rojava’daki Kürtler de kullanıyorlar. Kürtler ikinci olarak da Arami alfabesini kullanıyorlar. Halk arasında Arap alfabesi olarak da bilinen Arami alfabesi ne Sorani alfabesi de deniyor.
“ Ehmedê Xani 1695’de Mem-û Zin’i Arami alfabesiyle yazmıştır”
Bir başka nokta, Kürtlerin Latin alfabesine geçmesi Kürtlerin dünya ile entegre olma çabasından kaynaklanıyor. 1932 15 Mayıs’ta ki, Kürt Dil Bayramının da çıkış noktasıdır bu tarih, Mir Celal Bedirhan ‘Hawar’ adlı bir dergi çıkarıyor ve böylelikle Latin alfabesine giriş yapılıyor. Mir Celal Bedirhan, Roger Lescot isimli bir Fransız dil bilimci ile alfabe üzerine ciddi bir çalışma yapıyorlar. Kürtçenin Latin harfleri ile daha kolay anlatılabileceği ve dünyaya daha rahat açılabileceği yönünde bir kanaat oluşmuş. Arami alfabesinin Latin alfabesine göre daha karmaşık olduğu yönünde bir gerekçe ile o dönem Türkiye ve Suriye’deki Kürtlerin Latin alfabesine geçiş yapması sağlanıyor. Ama tabii ki, yine de Arami alfabesini Kürtler kullanıyorlar. Ehmedê Xani 1695’de Mem-û Zin’i Arami alfabesiyle yazmıştır. Arami alfabesi milattan öncesine dayanmaktadır ve daha Arapçanın egemenliği yokken, Med İmparatorluğu döneminde kullanılmaktadır.
“Soranicenin bir diğer adı da aşağı Kurmancidir”
Yine, bazı dil bilimciler Soranice de demezler, aşağı Kurmanci derler. Soranicenin bir diğer adı da aşağı Kurmancidir. Kürdistan’ın güneyinde aşağı kuzeyinde ise yukarı Kurmanci konuşulmaktadır. Tabii ki, sonraları yaygın ve resmi olarak Soranice denmiştir. Hewramanice, Irak Kürtlerinin yaşadığı Halepçe ilçesinde ve dağlık bölgelerinde, İran’ın ise Kirmanşah ve kırsal bölgelerde konuşulmaktadır.
“Kars’tan Duhok’a Kürtler birbirlerini anlıyor”
Farklı lehçelerde de olsa Kürtler birbirlerini çok rahat bir şekilde anlayabiliyorlar. Bunu İsmail Beşikçi’nin bir hatırasını paylaşarak vurgulamak isterim. İsmail Beşikçi 1964’te Bitlis’te yedek subay olarak askerliğini yaptığı sırada o dönem Molla Mustafa Barzani ile Irak devleti arasında bir çatışma vardır. İsmail Beşikçi ise sınır güvenliğini korumak için Şemdinli’ye gidiyor. Beşikçi anlatıyor, diyor; ‘Sınırdayız ve bir baktık ki, Peşmergeler ile karşı karşıyayız. Biz onlara diyoruz ki, neden sınırlarımızı ihlal ettiniz, onlar da bize aynı şekilde sınır ihlali yaptığımızı söylüyorlar. Tabii ki, Kürtçe bilmediğim için Karslı bir askeri çağırdım ve durumu anlamaya çalıştım. Karslı asker o Peşmergeler ile o kadar güzel konuştu ve anlaştı ki, o zaman benim kafamda her şey netleşti. Her ne kadar Kürtler parçalansa da Kürtler birbirini anlamakta zorlanmıyor. Kars’tan Duhok bölgesine geçmişiz ama Kürtlerin birbirlerini anlamasında bir sorun yaşanmıyor.’
“Beşikçi Vakfı olarak bir aydır Soranice kursuna başladık”
Biz de İsmail Beşikçi Vakfı olarak tam bir aydır Soranice kursuna başladık. Soranice kursumuzu Mahabadlı Seywan Seidiyan adlı bir Kürt veriyor. Aynı zamanda heykeltıraş olan sanatçı bir arkadaşımızdır kendisi. Demirden heykeller yapan Mahabadlı Kürt arkadaşımızla bundan tam bir ay önce Soranice kursunu başlattık. Soranice kursumuza çok yoğun bir ilgi oldu. Soranice kursunu haftada iki grup halinde veriyoruz. Birinci grup Salı ve Çarşamba akşamları saat 18.00 20.00 arası kurs görüyor. Daha çok Avukat, basın, medya çalışanı arkadaşlar kursumuza katılıyorlar. İkinci grup ise daha çok çevre illerden, Batman, Bismil’den gelenlerden oluşuyor. Aslında ikinci grubu tamamen çevre illerden kurs görmek isteyenlerin isteği üzerine oluşturduk. Çünkü çevre illerden hafta içi kurslarımıza katılmaları mümkün değildi. Cumartesi Pazar günleri saat 10.00 ila 12.00 arası Soranice kursumuz devam etmektedir.
“Soranice eserleri okuyabilmek için…”
Bu kursu açmaktaki esas amacımız Kurmanci konuşan, okuyan, yazan arkadaşlarımızın şuan Irak Kürdistan Bölgesel yönetiminin egemen olduğu alanda resmi dil statüsünde olan Soranice lehçesinde çıkan eserleri okuyabilmelerini sağlayabilmektir. Soranice öğrendiğimizde hem oradaki Kürtlerle iletişim imkânımız kolaylaşacak hem de roman, öykü, şiir gibi edebi eserleri doğrudan okuyup inceleyebileceğiz. Soranice kursunda hem Arami alfabesini öğrenmeye çalışırken bir yandan da Soran müziği dinleyerek kulaklarımızı alıştırmaya çalışıyoruz. Her gün bir Soranice şarkı dinliyoruz.
“Kursumuzun hedefi Soranice öğretebilecek düzeye gelmektir”
Ben kendim Türkçe öğretmenliğinden emekli bir öğretmenim. Aynı zamanda Türkçe öğretmenliğim sırasında da Kurmanci ve Zazaki lehçesinde seçmeli ders veriyordum. Şuan kendim de Soranice kursuna katılıyorum ve kurs veren öğretmen arkadaşımızın da benim gibi kursa katılan arkadaşlarımın da temel hedefi kurs sonunda Soranice öğretebilecek düzeye gelmektir. Kurs süremiz bu nedenle esnektir ve Soranice öğretebilecek düzeye geldiğimiz zaman kursumuz sonlanacaktır. Bu öğrenme süreci bir yıl mı olur daha az ya da daha fazla mı olur bunu tamamen kursiyerlerin öğrenme kapasitesi belirleyecektir. Kurs sonunda 20 öğretmenin kurs verebilecek düzeye gelmesini hedefliyoruz. Soranice’nin romanlarını, öykülerini, şiirlerini çevirebilecek düzeye geldiğimizde kursumuz da amacına ulaşmış olacaktır.”