Başkanlar ve saldırılar

NACİ SAPAN

Mardin’in Artuklu, Kızıltepe, Diyarbakır’ın Hani ilçelerinde BDP belediye başkanlarına yapılan saldırılar ilginç. Gerçekleşen bu saldırılar öncesinde komplo teorisi mantığıyla bunun olacağını söyleseler inanmazdım. Birileri ‘normaldir, yaşam içinde olur böyle şeyler’ dese de benim için ikna edici ve mantıklı değil.

Halkın gündelik sorunlarını çözmeye çalışan, Kürtlerin özgürlük mücadelesi için mücadele vermiş silahlı bir yapının sivil temsiliyetinin yürütücülerinin seçilmelerinin hemen ardından arka arkaya saldırıya uğramış olması hangi nedenden olursa olsun sıkıntılı bir durumdur. Bu misyon dördüncü dönem seçimlere giriyor, 3 dönemi geride bıraktı, belediyelerde buna benzer saldırılara tanıklık etmedik.

Görev yapılırken sıkıntı yaşatılmış bir yurttaş kendini kaybedebilir, o an sinirlerine hâkim olamayıp böyle bir girişimde bulunabilirdi, ama olmadı. Henüz göreve yeni başlamışken, daha tebriklerle ilgili bir zamanın içindeyken yapılmış saldırıların arka planını incelemek gerekir diye düşünüyorum. Aday gösterilen ve seçilenlerin bu göreve gelmeden önceki yaşamlarının-ilişkilerinin nasıl ve ne şekilde olduğuna da bakmak gerekiyor galiba. Aday seçimi konusunda‘ince eleyip sık dokuma’ gibi geçerli yöntem acaba bu kez atlandı mı?

Durumun özü nedir bilmiyoruz, ancak sebep-sonuç ilişkisi her ne olursa olsun, arka arkaya yaşanan bu durumun alışkanlık haline dönüşmesinin ortaya çıkaracağı sonuçların, çözüm süreci açısından da yaralayıcı olduğunu/olacağını şimdiden görmek lazım. Yönetme, sorun çözme kapasitesini büyük ölçüde zedeleyecek nitelikteki bu saldırılar konusunda kamuoyunun DTK ve BDP Genel merkezi tarafından ikna edici bir tarzda bilgilendirilmesi gerekir.

Artuklu saldırısı ile ilgili çok net bir açıklama olmadı. Kızıltepe konusunda ‘çocukları dağa gönderilen baba’ denildi. Hani’de ise, ‘akli dengesi bozuk’ baba tanımı ile durum geçiştirildi. Bu olanlar, adli vaka tarzında geçiştirilecek gibi görünüyor. Çünkü BDP’nin hazırlıklı olmadığı, belki de onlarında aklına gelmesi mümkün olmayan bir durum çıktı ortaya. Ancak eleştiriden öteye dokunulabilir gibi bir imajın varlığının ortaya çıkması son derece rahatsız edici bir durum.

Sivil siyaset yapanların bu tür saldırılara uğraması elbette ki normal. Ancak, Sayın Ahmet Türk’ün ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı saldırılar ile bu saldırıların sosyolojik tahlillerini birbirinden ayırmak gerekir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.