Bir yarış oldu, üç yarışanı vardı, Recep Tayyip Erdoğan ipi göğüsledi ve ülkenin Cumhurbaşkanı seçildi. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasına hiçbir itirazım yok. Hala itirazı olanlar olabilir, bu da normal bir durum.
Benim itirazım; Bu makamla ilgili ‘engin’ görüş ve önerilere.
Mevcut anayasaya rağmen makamın başkanlık sistemine evirilmesi yönünde Diyarbakır’dan GÜNGİAD’ın yaptığı öneriye itirazım var.
Anayasanın 104’üncü maddesine atfen şunları söylüyor GÜNGİAD?
‘’Anayasanın, Cumhurbaşkanlığının yürütmeye ilişkin yetkilerinin sayıldığı 104’ncü maddede belirtilen “Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak” ifadesi, bu çağrıya istinaden Bakanlar Kurulu’nun bizzat Cumhurbaşkanlığı başkanlığında ve Çankaya Köşkünde toplantıya çağrılmasını içermektedir. Bu çağrının rutinleştirilerek Bakanlar Kurulu toplantı mekânının doğrudan Çankaya Köşkü olması, istisnai toplantıların ise gerektiğinde Başbakanın başkanlığında TBMM’de yapılması bir siyasi teamüle dönüşmelidir.’’
Bir öneri olabilir, ancak hukuk dışıdır. Kişisel olarak benimsemediğim mevcut Anayasaya aykırı bir öneridir. Benimsemesek de mevcut bir anayasa var ve ona uyulmak zorunluluğu söz konusu. Kişiye özel yorumlanamaz, öneri ile uygulama alanına sokulamaz. Bir iki defa delinme ile bir şey olmaz denildikçe, delinen, kalbura çevrilen yurttaş oluyor çünkü.
Bu yarışın adı;
Cumhurbaşkanlığı seçimiydi
Başkanlık seçimi değildi.
Halkın oyuyla ilk kez bir seçimin yapılmış olmasının şifreleri başkanlığa hitap etmiyor. Yurttaş, Cumhurbaşkanı seçmek için oy kullandı, başkan seçmek için değil. Başkanlık sistemine geçilecekse, öncelikli olarak anayasa değişikliği yapmak gerekiyordu, bu parlamento bunu yapmadı/yapamadı.
Anayasanın 104’üncü maddesinin Cumhurbaşkanına verdiği yetki, durumu başkanlık olarak yorumlamıyor. Gerekli hallerde Cumhurbaşkanının bakanlar kuruluna başkanlık yapacağına ve bakanlar kurulunu toplayacağına işaret ediyor. Bakanlar kurulunun rutin olarak yapılan bütün toplantılarına değil, olağanüstü durumlarda olması gerekene hitap ediyor. Savaş hali, iç kargaşa gibi haller olduğunda söz konusu olabilecek bir durum. Yani, rutin bakanlar kurulu toplantılarının Çankaya’da, gerekli görüldüğü hallerde TBMM’de yapılması önerisi mevcut anayasanın ruhuna aykırı bir duruma hitap ediyor.
Bütün bunlar bir tarafa, GÜNGİAD’ın 2015 Haziran genel seçimlerine kadar olan sürede fiili başkanlık sistemi uygulamasına geçilmesi gerektiği ifadesi ise tam bir gaf. 2015 Haziranına kadar fiili uygulamaya geçilmesi önerisi zaten durumun hukuksuzluğunu açıkça kabul etmek anlamına geliyor. ‘Genel seçimlere kadar fiili başkanlık uygulansın, seçimlerden sonra resmiye dönüştürülür’ gibi bir yaklaşım, demokrasilerdeki kuvvetler ayrılığı ilkesine de terstir.
Mevcut anayasaya rağmen, Cumhurbaşkanlığından Başkanlık yâda yarı başkanlık sistemine yasal olmayan yollardan yatay geçiş yapma önerisine neden gerek duyuldu, doğrusu merak ediyorum. Bir dostun, arkadaşın başarısını istemek, bu yolda kendisine önerilerde bulunmak, desteklemek üzere bu ve buna benzer öneriler yapılabilir, ama bir ülkenin kaderine direk etki edecek, diktatörlüğü çağrıştıran önerilerde bulunmak mı, asla. Hele bunu yapan ekonomi dünyası ile ilgili bir STK ise, iki defa asla.
Selahattin Demirtaş veya Ekmeleddin İhsanoğlu seçilmiş olsaydı aynı öneri yapılır mıydı acaba diye düşünüyorum. Yapılmazdı, çünkü AK Parti de dâhil olmak üzere herkes kıyameti koparırdı. Hele ki Selahattin Demirtaş için önerilmiş olsa, kelleler kopardı. Diyarbakır’daki STK’larımız maalesef kentin sorunlarının dışında her şeyle ilgilendikleri için bazen böyle gaza gelebiliyorlar.