Köpek; (Canis lupus familiaris); köpekgiller (Canidae) familyasına ait, görünüş ve büyüklükleri farklı 400'den fazla ırkı olan, etçil bir memelidir.
Başıboş köpek veya sokak köpeği, şehir ve köy gibi meskûn mahallerde yaşayan hayvanlardır. Sokaklarda doğup, büyüyen, sahiplerinden kaçmış , sahipleri tarafından terk edilmiş veya halk tarafından sokakta beslenen köpek olabilirler.
Türkiye'de son yıllarda sokak köpeği sorunu şeklinde önümüze devasa bir sorun daha çıktı. Sayıları konusunda, her konuda olduğu gibi muhtelif rakamlar havada uçuşuyor.Bu başıboş hayvanların toplumda oluşturdukları travmalar, haber kanallarında önümüze çıkıyor. Sokakta başıboş bırakılan köpeklerin 3 milyon mu? 5 milyon mu? daha fazla mı? olduğu kimse tarafından maalesef net olarak bilinmiyor. Bununla ilgili herhangi bir istatistiksel çalışma olmadığı gibi, belediyelerin de rehabilitasyon ve barınak çalışmalarının çok da başarılı olmadığını da görüyoruz.
Bu yazımda yapılan araştırmalar ve değerlendirmeleri başlıklar halinde sizlerle paylaşmak isterim.
1-Köpekler genellikle 9-12 aylık bir süreç içinde doğum yaparlar.Bir doğumda beklenen ortalama yavru sayısı 6-8 olsa da bu sayının çok daha fazla olması da mümkündür.
2-Sokaklarda yaşayan köpek sayısı, Dünya Sağlık Örgütüne göre insan nüfusunun %10'na karşılık gelmektedir. Bu sayının %75'nin sahipsiz olduğu düşünülmektedir. Bugün dünyada (bazı kaynaklara göre 900 milyon) 600 milyondan fazla köpek bulunduğu tahmin edilmektedir. büyük çoğunluğu sokaklarda yaşamaktadır. Türkiye'de ise, 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin edilmektedir.
3-Ülkemize ait 11 adet köpek ırkı bulunmaktadır, kangal haricinde diğer türlerin yetiştiriciliği yapılmadığı gibi sadece yörelerinde yetişmektedir.
4-"Sağlık Bakanlığı verilerine göre, evcil hayvanlar da dahil olmak üzere 2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267 bin iken 2023 yılında bu sayı iki katına yakın artarak 438 bine ulaşmıştır.
5-2021 yılında Türkiye'de köpek saldırısından dolayı 300 binden fazla kişi hastaneye başvurmuş ve 25 kişi yaşamını yitirmiştir.
6-Köpekten insanlara bulaşan hastalıklar ciddi manada Sağlık sorunlarına sebebiyet vermekte ve aynı zamanda sağlıkta büyük bir ekonomik külfet oluşturmaktadır. (Zoonoz ve Antropozoonoz Hastalıklar.)
Kuduz,Leptospiroz,Toksoplazma,Gondii,Tüberküloz(Antropozoonoz),Leishmania,Uyuz,Tenya (Echinococcus)
7-köpeklerin 10'a yakın kuş ve hayvan türünün yok olmasında katkısının olduğunu, araştırmalara göre, köpekler, 200 farklı hayvan türünüde tehdit ediyor.
8-bir köpeği merdiven altı kuru mama ile beslemenin maliyeti günlük 15 TL. pahalı besleyenler ise günde 50 liraya kadar harcıyor. Ortalama 20 TL denebilir. Bunu 365 ile çarptığında da bir sokak köpeğinin ülke ekonomisine yıllık maliyetinin 7 bin TL olduğunu gösterir. Kuduz aşısı vs. gibi medikal tedaviler için de köpek başına ortalama günlük 10 tl civarı bir para harcanacaktır. Toplam köpek başı yıllık maliyet 10 bin TL civarındadır.
9-köpekler genel ortalamada 10 ile 13 yıl arasında yaşarlar. Boyut olarak küçük kategorisine giren köpeklerde ortalama yaşam süresi 20 yıla kadar uzayabilir.
10-Türkiye'deki 1390 yerel yönetim tarafından kurulmuş toplam (en iyimser rakam) 100.000 küsür hayvan kapasiteli 300 adet hayvan bakım evi ya vardır ya yoktur.
AK parti hükümetinin, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuya değinmesi ile beraber alanda kuru gürültüler çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanı bu işe el attı diye, o yapıyorsa karşı durmak lazım mantığıyla muhalefet olma cihetine gidiliyor. Her şeyde olduğu gibi bu muhalif dil, çözümleyici değil maalesef ayrıştırmacı olma yönündedir. Şu bir gerçektir ki
Hayvan itlafı, hastalığa sebebiyet veren ve toplum sağlığını riske atan genellikle hayvanlar öldürülür. Sığır vebası, şarbon tavuk vebası ve Amerikan yavru çürüklüğü hastalıklarının içinde bulunduğu çeşitli hastalıklar dolayısı ile ya da insan sağlığı ve güvenliğinin tehdit edildiği durumlarda da hayvanlar itlaf edilmiştir.
Bu konuda elbette ki örnek alınması gereken birçok başarılı ülke var. Kısa vadede bir çözüm bulduktan sonra, uzun vadede ülkelerin rehabilitasyon çalışmaları baz alınarak yeni programlar Bu uygulanabilir
Bu sorunun yeni olmadığı ve genç Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Paşa'nın da karşılaştığı bir sorun olduğunu gördüm. Paşa'nın bu konudaki tavrını sizinle paylaşıp yazınız sonlandırıyorum.
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde 1932 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan "Köpeklere karşı ittihaz edilecek tedbirler hakkındaki" tamimde, kuduz şüpheli köpekler tarafından ısırılarak tedavihanelere sevk edilen kişilerin sayısının çoğalması ve eksik olmayan ısırık vakalarının artması nedeniyle köpeklere karşı umumi bir mücadele kararı aldırdı.Resmi Gazete’de 13 Haziran 1932 tarihinde yayınlanan genelgeye göre:
A-Sahipsiz olan bütün köpekler itlâf edilecek,
B-Şehir ve kasabalar dahilinde beslenen sahipli köpekler; hiçbir suretle başı boş olarak mahalle aralarında, çarşı ve pazarda dolaştırılmayacak,
C-Sahipli olduğu hâlde maskesiz dolaştığı görülen köpekler itlâf edilecek,
D-Köylerde bulunan sahipli köpekler gündüzleri bir mahalde bağlı olarak bulundurulacak ve ancak geceleri bekçilik işini görebilmeleri için serbest bırakılacaklardır.
E-Köpeklerin öldürülmesinde ise zehir kullanılmış ve kullanılacak zehir masrafı, şehir ve kasabalar belediyelerinin sorumluluğuna verilmiştir.
Beldiye yetkisine, sokak köpeklerini şikayet eden vatandaşa, belediye yetkilisi: '-Hacı amca onları kısırlaştırıyoruz' cevabını alınca -'Evladım bizi isiriyolar, tecavüz etmiyorlar.'
Bu da yüzümüzü güldüren bir nükte olsun.