Diyarbakır Barosu 3 yıldır çıkardıkları bültenlerini bu kez özel sayıyla, tarihi dört ayaklı minarenin ayakları altında öldürülen başkanları Tahir Elçi için çıkardılar. Diyarbakır Barosu avukatlarından Erhan Ürküt’ün editörlüğünde çıkan bültenin, Tahir Elçi için hazırlanan özel sayısı üzerine konuştuk. Ürküt, bültenin hazırlanma amacına ve içeriğine dair önemli tespitlerde bulundu.
Diyarbakır Barosu öldürülen Tahir Elçi için özel bir bülten hazırladı. Elçi anısına yapılan özel sayıda gazetemiz tarafından Elçi ile yapılan son röportaja da yer verildi. Özel sayıda Elçi'nin yaşamı, yaptığı çalışmalar, eşi Türkan Elçi ve yakın arkadaşlarının kendisiyle ilgili yazılarına yer verildi. Elçi'nin ölmeden önce yaptığı basın açıklamasının da bulunduğu bültende Avukat Nahit Eren ise, ölümünden bir gün önce Elçi ile aralarında geçen konuşmaya da geniş yer verildi.
Bültenin editörlüğünü yapan ve hazırlayan Avukat Erhan Ürküt, yaptığı çalışmanın detaylarına ilişkin gazetemize konuştu.
“TAHİR ELÇİ’NİN KATLEDİLMESİNDEN SONRA ARŞİV NİTELİĞİNDE OLAN BİR TARİHİ ÇALIŞMA”
Biz Diyarbakır Barosunun Bültenini 3 yıldır çıkarıyoruz. Üç yıldır Baronun editörlüğünü yapıyorum. Tahir Elçi’nin çok önemsediği bir işti, basın yayın işi. Biz bu bülteni, Tahir Elçi’nin katledilmesinden sonra arşiv niteliğinde olan bir tarihi çalışma olarak değerlendiriyoruz. Bu çalışma ile hem Tahir Elçi’nin katledilmesinden önce bir TV programındaki ifadelerinden sonra kendisine yönelik başlatılan linç kampanyasını hem de başkanımızın katledilmesinden sonraki süreci paylaşmaya çalıştık.
BARO BÜLTENİN TAHİR ELÇİ ÖZEL SAYISINDA YER ALANLAR
Bültenimizin en başında Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin, Tahir Elçi’nin ardından yaptığı konuşma yer alıyor. Daha sonra, Tahir Elçi’nin tam on yıl önce Radikal gazetesinde, kendi cinayetini anlatır bir yazısını paylaştık. Yine, Tigris gazetesine verdiği son röportajını paylaştık. Dört ayaklı minarenin önünde yaptığı son basın açıklamasını paylaştık.
“TAHİR ELÇİ’YE KENDİSİNİ AÇIKLAMASINA FIRSAT VERİLSEYDİ BELKİ BUGÜN ARAMIZDAYDI”
Başkanımızın katledilmesine giden süreci döşeyen linç kampanyasına katılanları teşhir ettik. Başkanımızın bir TV programındaki ifadeleri üzerinden başlatılan linç kampanyasının fitilini ateşleyen programın moderatörünün hemen günü beklemeden kaleme aldığı yazıyı teşhir ettik. Eğer Tahir Elçi’nin o gün o akşam kullandığı ifadelerin açıklanmasına müsaade edilseydi belki bugün Tahir Elçi aramızda olacaktı. Bu yapılmadı, Tahir Elçi’ye kullandığı ifadeleri neden kullandığına ilişkin açıklama yapma hakkı tanınmadı ve tersine yandaş medya ‘yangına körükle gitti’. Bültenimizde Tahir Elçi’nin ölüm fermanını veren yargıyı paylaştık. Tahir Elçi hakkında propaganda dan dan soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınmasından 4 gün önce Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Perşembe günü Diyarbakır adliyesine talimatla ifadesinin alınmasını istemişti. Ancak nedense bir gün sonra önceki kararını değiştirip yakalama kararı çıkartarak Tahir Elçi’nin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığında ifadesinin alınmasını istemişti. Tahir Elçi, yakalama kararının kendisine iletilmesinden hemen sonra Diyarbakır Barosu Başkanlığında bir açıklama yaparak, ‘buradayım buyurun beni gözaltına alabilirsiniz, ben sözlerimin arkasındayım’ diyerek beklemişti. Gece 3’te yaklaşık 100 polisle, 2 akrep, bir otobüs dolusu polis, 4 tane sivil araçlı TMŞ polisleri ve Ranger zırhlı araçla Tahir Elçi’yi gözaltına almaya geldiler. Biz o sırada başkanımızın yanındaydık ve bekliyorduk ve gelip aldılar Tahir Elçi’yi.
“TAHİR ELÇİYİ 100 POLİSLE GÖZALTINA ALMAYA GELENLER ONU KORUYAMADILAR”
Baro Başkanımız Tahir Elçi, dört ayaklı minarede tarihe sahip çıkarken, barış çağrısı yaparken ve çatışmasızlık isterken; Tahir Elçiyi 100 polisle gözaltına almaya gelenler onu basın açıklaması yaparken koruyamadılar. Biz bütün bunları bültenimizde paylaştık. Dostlarının yazılarını, taziye dileklerini, baromuzun Tahir Elçi katledilmesinden sonraki faaliyetlerini paylaştık.
“ÖLECEKSEM DÖRT AYAKLI MİNARENİN ALTINDA ÖLEYİM”
Tahir Elçi, açıklamanın yapılmasından bir gün önce, Diyarbakır Barosu genel üye toplantısı için baroda bulunurken üç meslektaşımız yanına gidiyor. Meslektaşlarımızla sohbet ederken, meslektaşlarımızdan biri, Nahit Eren kendisine diyor ki , ‘Başkanım dört ayaklı minarenin orası tehlikelidir, hendekler var, sokağa çıkma yasağı yeni kalktı ama hala her an tehlike olabilir.’ Tahir Elçi ise, her zamanki tez canlılığıyla, ‘öyle mi’ diyor, ‘bence sıkıntı yoktur, bir şey olmaz’ Nahit bey tekrar telkinde bulunuyor, Tahir Elçi İse, ‘Öleceksem dört ayaklı minarenin altında öleyim’ diyor.
“BİZ ASLINDA BU BÜLTENLE TARİHE ŞERH DÜŞTÜK"
Tabii, saat 10’da basın açıklaması yapıldı. Neden bu saatte yapıldı, çünkü Ersan Şen ceza hukuku ile ilgili bir konferans için baromuz tarafından Diyarbakır’a davet edilmişti ve saat 13.00’te konferans yapılacaktı. Ersan Şen havaalanından alınıyor ve yoldayken başkanımız Tahir Elçi’nin vurulduğu haberi gelince Ersan Şen otele gitmek istediğini söylüyor. Otele bırakıldıktan sonra Ersan Şen’in kendisinden haber alamadık, kaçıp gitmiş. Bu yaşananları da bültenimizde teşhir ettik. Yine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin bir kısmı geldikleri uçakla geri dönmüşler. On binlerin katıldığı cenaze törenine katılmadan Diyarbakır’dan dönmüşlerdir ve biz bu bültende bunları da teşhir ettik. Biz aslında bu bültenle tarihe şerh düştük. Tahir Elçi kimdir, ne yaptı, neden katledildi? Tahir Elçi’nin dostları kimdir, arkasından kimler ne konuştu? Bu bültenle tüm bunları paylaşmış olduk. Bu bülteni, üyelerimize, bir kısım meslek örgütlerine, barolara, Adalet Bakanlığına, Meclise, sivil toplum kuruluşlarına, Avrupa Konseyine, AİHM Yargıçlarına dağıttık.
“BAŞKANIMIZA SON GÖREVİMİZİ YAPMAYA ÇALIŞTIK”
Bizim açımızdan çok duygusal bir çalışmaydı. Benim açımdan ise özellikle zor bir çalışmaydı, çünkü Tahir Elçi çalışma arkadaşımızdı, ağabeyimizdi, büyüğümüzdü, başkanımızdı. Bu bültenle bir nebze de olsa başkanımıza son görevimizi yapmaya çalıştık diyebilirim.
Diyarbakır Barosu Bülteninin Tahir Elçi için hazırlanan özel sayısında yer alan ve Elçi’nin öldürülmesinden bir gün önce Avukat Nahit Eren ile aralarında geçen konuşma:
“Bugün topuklarına kurşun sıkanlar, yarın tamamına ne yapmaz ki?”
Eren, "Toplantı için baroya gitmiştik. Açık kapısından bizi fark etmiş ve odasına davet etmişti. Büyük bir heyecanla yapılacak basın açıklamasından bahsetmiş ve katılma davetinde bulunmuştu. Söyledikleri ile yetinmeyip aniden ayağa kalkmış cep telefonundaki Dört Ayaklı Minare fotoğraflarını bize göstererek, 'Adeta gözdağı verircesine minarenin topuklarına sıkmışlar. Bugün topuklarına kurşun sıkanlar, yarın tamamına ne yapmaz ki?' dedi. Ben sabah ilçede olacağımı ve katılamayacağımı söyledim. Bu esnada kendisine yer ve zaman itibariyle açıklamanın sıkıntılı olabileceğini söylemiştim. Ani bir tepkiyle bana dönerek, 'Neden öyle düşünüyorsun? Tarihi eserler için gidiyoruz. Ne olabilir ki?' diye sordu. Ben de 'Başkanım Sur'un durumu malum. Gideceğiniz sokağın ilerisinde hendeklerin olduğunu biliyorsunuz. Her an çatışma ihtimali olan yerlerden biri ve çatışma anında istenmedik sonuçlar, ölümler gelişebilir' dedim. Gülümseyerek, 'Daha ne olsun ki; zaten her gün ölüyoruz. Öleceksem 4 Ayaklı Minarenin altında öleyim' deyivermişti. Tahir Elçi bunun sonuçlarını göze alarak o gün oradaydı."
BEŞTAŞ: “ JİTEM SORGU MERKEZİNDE ÇORABINI BANA VERDİ”
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ise Tahir Elçi ile 1993'te birlikte gözaltına alındıklarını belirterek şunları kaydetti: "16 avukat JİTEM sorgu merkezine alındı. Tahir JİTEM mensuplarınca alınmıştı. AİHM'e göndereceği dosyalar suçun delilleri idi. Ben de mahkemeden alınıp JİTEM sorgu merkezinde karanlık bir hücreye kapatılmıştım. Getirilirken onu sesinden tanıdım. Aralık ayının soğuk günleriydi. Ben hücrede, kendisi koridorda sürekli gözleri bağlanmış şekilde tutuluyordu. Bir tazyikli soğuk su işkence seansından sonra beni hücreye attılar. Çok üşüdüğümü sesimden anladı. Fırsatını yakaladığında üç çorap giydiğini, birini vermek istediğini söyledi. Riski göze alarak bekçiden çorabı bana vermesini istedi. Bir gün sonra çorap gelmişti, sıcacıktı. 25 günlük cehennemde unutamayacağım duygulardan birini yaşadım. Tahir Elçi benim için bir dost, zemheride ayağı sıcak tutan çorap, işkencede sesini duyduğum, sesimi dinleyen bir dinleyiciydi.”
ÖZEL HABER: Ali Abbas YILMAZ