Baro başkan adayı Nahit Eren Tigris Haber’e konuştu
Ali Abbas Yılmaz / Özel
13-14 Ekim’de başlayacak olan Diyarbakır Barosunun 46. Olağan Genel Kuruluna sayılı günler kala başkanlık için yarışan adaylar çalışmalarını yoğunlaştırırken, Tigris Haber, başkan adayları ile görüştü. Diyarbakır Barosunun kurumsal kimliğine yıllardır hizmet veren ve bir dönem Tahir Elçi ile aynı yönetimde çalışan Av. Nahit Eren, Başkan seçildiği taktirde yapacaklarını Tigris Habere anlattı.
3 yıl önce Dört ayaklı minare önünde faili meçhul cinayete kurban giden Tahir Elçi’den sonra başkan olan Ahmet Özmen yeniden başkanlığa aday olmazken, Diyarbakır Barosu avukatlarından Cihan Aydın, Nahit Eren, Sertaç Buluttekin, Nevzat Kaya ve Cengiz Baysal başkan adaylığı için öne çıkan isimler oldu.
Tigris Haber olarak Diyarbakır Barosu Başkan adayları ile neden aday olduklarını, projelerini ve 3 yıldır aydınlatılamayan Tahir Elçi cinayeti soruşturma dosyasının daha etkin bir takibi için yapabileceklerini konuştuk.
Diyarbakır Barosu Başkan adayları ile görüşmelerimize Av. Nahit Eren ile başladık.
Öncellikle sizi tanıyabilir miyiz, Nahit Eren kimdir?
1978 Diyarbakır Kulp doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Kulp’ta okudum. 2000 yılında İstanbul üniversitesi Hukuk fakültesinden mezun oldum. 2000 yılından bu yana 18 yıldır Avukatlık yapmaktayım. Evliyim, üç kız çocuğu babasıyım. Diyarbakır Barosuna kayıt yaptığımdan bu yana baronun kurumsal yapısı içerisinde çalışmalarımla yer aldım. Baronun basın yayın komisyonunda görev aldım. 2004 – 2006 yılları arasında baronun çocuk hakları komisyonunda başkanlık yaptım. Daha sonra 2012 yılında Tahir Elçi ile birlikte Diyarbakır Barosu yönetim kurulunda yer aldım ve kendisine başkan yardımcılığı yaptım. Hala Diyarbakır Barosu yönetim kurulu üyesiyim.
Neden adaysınız?
Yılardır kurumsal kimliği içerisinde yer aldığım ve işleyişini çok iyi bildiğim bu kurumda 13 - 14 Ekimde yapılacak olan genel kurulda başkanlığa adayım. Benim dışımda 4 meslektaşım daha aday. Birçoğu önceki yönetim kurulunda birlikte çalıştığımız arkadaşlardır. Diyarbakır Barosunun Türkiye’de ve uluslararası arenada farklı bir yeri var. Diyarbakır Barosu özellikle insan hakları hukuku alanındaki çalışmalarıyla gerçekten adından çok söz ettirmiş bir barodur. Diyarbakır Barosunu salt bir meslek örgütü olarak kabul edemeyiz. Diyarbakır Barosu aynı zamanda etkili bir sivil toplum örgütüdür. Avukatlık kanunu, barolara insan haklarını savunmak, kollamak görevini de vermiştir. Bunu da Türkiye’de en iyi uygulayan baronun Diyarbakır Barosu olduğu kanaatindeyim. Diyarbakır Barosu, kimden gelirse gelsin her koşulda insan hakları ihlallerinin karşısında durup, gerekli her türlü hukuki müdahaleyi yürüten bir barodur.
Diyarbakır Barosunun insan hakları savunuculuğu anlamında köklü ve etkili bir baro olduğuna vurgu yaptınız. Kuşkusuz Diyarbakır Barosuna bu niteliğini kazandıran baro bünyesinde çalışan meslektaşlarınızdır. Sizin diğer meslektaşlarınızdan öne çıkan hangi farklarınız var, Diyarbakır Barosuna katacağınız yenilikler ne olabilir?
Tabii her şeyden önce Diyarbakır Barosunun kökleşmiş bir misyonu var ve biz bunu sürdüreceğiz. Diyarbakır Barosunun tarafsızlığını, objektifliğini, insan haklarını önceleyen duruşunu sürdürmeye kararlıyız. Bu konuda net bir duruşa ve kararlılığa sahibiz. Ekstra neler yapacağız; gelişen teknolojiyle birlikte bugün artık avukatlık mesleğinin yeni ihtiyaçları var. Bunun yanı sıra özellikle Türkiye’de hızla artan hukuk fakülteleri gerçeği ile karşı karşıyayız. Bugün sayısı yüzleri bulan hukuk fakültesi gerçeği ve bu fakültelerden mezun olan on binlerce hukukçu var. Elbette ki hızla artan avukat sayımız aynı zamanda avukatlık mesleğinin sorunlarını daha da artırmaktadır. Avukatlar, ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşamaya başladılar. Bütün bu sorun alanlarına yönelik mesleki anlamda projelerimiz olacaktır.
Ne gibi projeler bunlar?
Şuan mesleğe yeni başlayan bir avukatın ilk etaptaki geçim kaynağı CMK dediğimiz zorunlu müdafilik ve adli yardım hizmetinden kaynaklı görevlendirmelerden elde ettikleri kazançlardır. Burada meslektaşlarımız maalesef sarf etmiş oldukları emeklerinin karşılığını alamamaktalar. Bu konuda bizler gerek hukuki yollarla gerekse idari anlamda gerekli girişimlerde bulunacağız. Genç meslektaşlarımızın mesleğe ekonomik anlamda daha iyi koşullarda başlayabilmeleri için mevcut olumsuz tabloya karşı gerekli hukuki direnci göstereceğiz. Bu konuda kararlıyız. İkinci olarak şunu vurgulamak isterim, Diyarbakır Barosunun avukat sayısında da ciddi bir artış var. Tabii bu artışla birlikte meslektaşlarımızın baronun kurumsal kimliği içinde yer almaları ve çalışacakları projelere de ihtiyaç arttı. Özellikle Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Konseyinin desteklediği, kadın haklarına, çocuk haklarına yönelik projelerimiz olacaktır. Şuanda da devam eden projelerimiz var ve biz bu projeleri çoğaltarak genç meslektaşlarımıza yeni çalışma alanları sunmayı planlıyoruz. Bunun ötesinde Diyarbakır Barosunun kurumsal işleyişi açısından bazı yeniliklere ihtiyacı var. Ciddi şekilde idari bina sorunumuz var. Sosyal tesisimiz maalesef yok. Bu konuda da bizler, Baromuzun hem vatandaşlara daha iyi bir hukuki hizmet sunması ve avukatların da mesleklerini daha iyi icra edebilmeleri için idari bir bina yapmayı taahhüt ediyoruz. Yine, sosyal tesis projemiz, avukatların aileleriyle günlük ihtiyaçlarını giderebilecekleri mekânları oluşturmaya çalışacağız.
Tahir Elçi dava dosyasında 3 yıldır kayda değer bir ilerleme sağlanmadı. Diyarbakır Barosunun her hafta adliye önünde bir oturma eylemi var ancak bunun dışında farklı bir etkinlik yok. Siz şayet başkan seçilirseniz, yönetim kurulu olarak Elçi cinayeti soruşturma dosyasının daha etkin bir şekilde yürütülmesi için ne gibi etkinlikleriniz olacak?
Aslında zaman zaman da olsa kamuoyuna bu konuda bazı açıklamalar yaptık. Bu soruşturmayı biz sadece savcılık makamı tarafından yürütüldüğü haliyle bırakmadık. Diyarbakır Barosu Tahir Elçi soruşturma dosyası için kurmuş olduğu bir komisyon var. Bu komisyon, Diyarbakır ve çeşitli illerde bulunan avukatlardan ve yurt dışından aldığımız destekle aktif bir çalışma içindedir. Evet, biz soruşturmanın detaylarını soruşturmanın selameti açısından kamuoyu ile pek paylaşmadık. Bizim şuan başkanımız Tahir Elçi’nin vurulma anındaki görüntüler üzerinden yurt dışında devam eden ciddi ve bilimsel bir çalışmamız var. Yakın zamanda da bu çalışmanın sonuçlarının elimize ulaşmasını bekliyoruz. Söz konusu bu çalışmada ciddi mesafeler kat edildi. Bir nevi vurulma anına kadar kaç silahın ateşlendiğini ve hangi silahın ölüme sebebiyet verdiğinin, silah seslerinin ayırt edilmesiyle ortaya çıkabilecek bir çalışmadan bahsediyoruz. Yeni yönetim döneminde başkanlığa seçildiğimiz taktirde bu çalışmaları titizlikle sürdüreceğiz. Aynı zamanda her başkan adayının da seçilme durumunda bu titizlikle çalışacağından hiç kimsenin kuşku duymaması lazım.
Zaman zaman farklı barolardan da etkinliğe katılımlar söz konusuydu!
Evet, belli dönemlerde bu tür destekler söz konusu oluyordu ama biz bunun süreklilik arz ederek gerçekleştirilmesini planlıyoruz. Örneğin, başkanımızın ölüm yıldönümünde ya da Diyarbakır Barosuna yönelik olumsuz bir durum geliştiği zaman bu tür destekler, sahiplenmeler söz konusu oluyordu ama biz bunu süreklileştirmek, sistematik bir hale getirmek istiyoruz. Bu etkinlik aynı zamanda bir sivil itaatsizlik eylemidir. Bunun Türkiye’de de dünyada da çeşitli örnekleri var. Biz bunu tıpkı Cumartesi annelerinin eylemi gibi görüyoruz. Toplum belleğinde, insanların hafızasında silinmemesi için bu etkinliği yapıyoruz. Bu etkinliğimizi daha da zenginleştirerek sürdüreceğiz.
Baro yönetim kurulu üyelerinin içinde olduğu komisyonun çalışmalarının netice itibariyle ne düzeyde olduğuna dair kamuoyunun yeterince aydınlatılmadığı noktasında eleştiriler var. Komisyon çalışmalarında gelinen aşamada kamuoyu ile paylaşabileceğiniz neler var?
Tabii bizim Tahir Elçi dosyasının hafızalardan silinmesine de izin vermememiz gerekiyor. Her hafta Cuma günleri adliye önünde düzenlediğimiz etkinliğimizin asıl amacı, adli makamların bu soruşturmaya gerekli özeni göstermelerini sağlamak ve dava dosyasına karşı kamuoyu duyarlılığını diri tutmaktır. Tabii söz konusu bu etkinliğin niteliğini daha güçlü kılabilmek adına değiştirmeyi de düşünüyoruz. Zaman zaman bu konuda eleştiriler de yapılıyor. Özellikle etkinliğe katılım sayısının azlığı konusunda. Bu etkinliği sadece Diyarbakır’la sınırlı tutmayacak şekilde, Türkiye’deki diğer baroların da desteğini alacak şekilde; örneğin haftada bir gün bir ilin baro başkanını Diyarbakır’a davet etmek şeklinde ya da Türkiye’nin farklı illerinde bu etkinliği gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
Tabii komisyon olarak, her şeyden önce yürütülen soruşturmanın selameti açsından, ona bir zarar gelmesin diye birçok şeyi kamuoyu ile paylaşmıyoruz ama şöyle de bir algının oluşmasını da istemiyoruz. Elbette ki Diyarbakır Barosunun bu dosyaya özgü ayrı ciddi bir çalışmasının olduğunu kamuoyu bilmeli. Biz şuan İngiltere’de bir üniversitede Elçi dosyasına ilişkin olarak olay yerine ait ses ve görüntüler üzerine ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Türkiye’de teknik anlamda altyapısı olmayan bir sistemle, dışarıda ciddi maliyetlerle Diyarbakır Barosu şuan çalışmasını yürütmektedir. Biz zaman zaman buna dair kısa açıklamalar yaptık ama bu çalışma bugün belli bir noktaya geldiği için çok rahatlıkla söyleyebiliriz, elimize gelen verilerle, delillerle biz soruşturma makamından talepte bulunacağız. Çünkü o zaman bilimsel, akademik bir veri elimizde olacak.
Söz konusu bu çalışmanızın sonuçlarını yakın zamanda soruşturma makamları ile paylaşabileceğinizi ifade ettiniz, bunun belli bir takvimi var mı?
Biz bu çalışmaya geçtiğimiz Mart ayından başladık. Sonrasında, Nisan - Mayıs gibi bu çalışmanın belli bir aşamasında bir ön izlemesini de aldık. Bu ön izleme sonucu çalışmanın fayda verici olduğuna kanaat getirdiğimiz için, çalışmanın devamını talep ettik. Şuan emin olun çalışmalar belli bir aşamaya geldi. O gün orada 25’in üzerinde silahın kullanıldığını biliyoruz. İç içe karışan silah seslerinin olduğunu biliyoruz. Onlarca kameranın değişik açılardan çekimleri var ve bu çekimlere göre seslerle vurulma anını ve hangi silahtan ateşlenen kurşunla cinayetin işlendiğini tespit etmeye çalışıyoruz. Söz konusu bu kriminal çalışma Türkiye’de uygulanamayan bir çalışmadır. Bu çalışmanın sonuçlarının soruşturma dosyasına ciddi faydalar sağlayacağından eminiz.
Siyasi irade sözünü tutmalı!
Bugüne kadar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürütülen soruşturma dosyasında dosyanın seyrine ilişkin baro olarak zaman zaman girişimlerimiz oluyor. Bu kapsamda zaman zaman dosyada etkin bir soruşturma yapılmadığı konusunda eleştirilerimizi de kamuoyu ile paylaşıyoruz. Ama şunu çok açık yüreklilikle vurgulamamız lazım; bu dosyanın aydınlatılması sadece Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına bırakılacak bir dosya değildir. Bu konuda çok ciddi bir siyasi iradenin de ortaya konulması gerekiyor. Yani, Ankara’da daha önce bu cinayetin aydınlatılması için söz verenlerin; güpe gündüz onlarca kameranın önünde gerçekleşen bu cinayeti aydınlatma konusunda verdikleri sözü tutacak siyasi iradeyi ortaya koymaları lazım. Aksi durumda sadece Diyarbakır’da soruşturmayı yürüten savcının tek başına altından kalkabileceği bir dosya olmadığından eminiz. Bu konuda da gerekli olan Ankara merkezli baskıları Diyarbakır Barosu olarak sürdüreceğiz. Verilen taahhütlerin arkasında durmaları için zorlayıcı ve direngen bir tutum ortaya koyacağız. Zira siyasi bir irade ortaya konduğu taktirde bu cinayetin çok rahat bir şekilde aydınlatılabileceğini düşünüyoruz. Bu konuda Tahir Elçi’nin bir sözü vardı; ‘Diyarbakır polisinin isterse aydınlatamayacağı hiçbir cinayet yoktur’. Ben de bu sözü yeniden hatırlatıyorum. Eğer istenirse bu cinayet çok rahat bir şekilde aydınlatılabilir. Bu kadar ciddi ve somut deliller ortadayken aydınlatılamıyor olması bizlerde soru işareti uyandırıyor.
Son olarak bir mesajınız var mı?
Diyarbakır kamuoyuna ve meslektaşlarıma şunu ifade etmek isterim; Diyarbakır Barosu yürüttüğü insan hakları mücadelesi, özgürlükler ve barış uğruna ağır bedeller ödemiş önemli ve etkin bir barodur. Hukuk, adalet, insan hakları konusundaki duyarlılığı ağır bedeller ödemesine sebep oldu ama Diyarbakır Barosu hiçbir zaman ilklerinden ve dik duruşundan ödün vermedi. Diyarbakır Barosunun her üyesi bu amaçla çalışmaya devam edecek ve bizler de sadece daha önceki meslektaşlarımızdan bu bayrağı devralmak adına adayız. Önemli olan Diyarbakır Barosunun misyonudur. Bu misyonu baromuzun tüm üyeleriyle sürdüreceğimizi belirtmek isterim.