Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti: Kurucuları arasındayım, uzun yıllar başkanlık görevi yaptım.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu: Kurucu başkanlar arasında yer aldım, burada da uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yaptım.
Birbiriyle bağlantılı iki kuruluşun ortaklaşa düzenlediği ve gerçekleştirdiği organizasyon, başarılı gazeteciler için düzenlenen ödül töreni vardı geçen hafta sonu. Federasyona üye cemiyet başkanları ve üyeleri Diyarbakır’da buluştu.
Türkiye’nin tüm coğrafyalarının bir anlamda buluşmasıydı. Ben kendi açımdan, bire bir denk gelmese bile bu tür buluşmaları, halkların kardeşliği adına gerçekleşmesi mümkün olan ve mutlaka olması gereken buluşmaların mini bir zirvesi olarak değerlendiriyorum. Savaşın değil, barışın dilini kullanması gereken gazetecilerin tarafsızlığını ortadan kaldıran tek unsurun da ‘Barış’ olduğu gerçeğinden meseleye baktığımızda, kafalardaki ön yargıların silinmesine destek olacak bu tür buluşmaların sık yapılmasından yanayım.
Bu tür buluşmalar önceki yıllarda da gerçekleşti.
Siyasileri, bürokratları, devlet erki ile sivil erki bir araya getiren buluşturan buluşmaların, ülke olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz demokrasiyi inşa sürecine katkı sunması/sunacak olması son derece önemli.
Güzel bir buluşmaydı.
İyi bir organizasyondu.
İki dilliydi, sunumlar Kürtçe ve Türkçe yapıldı.
**
Bu tür buluşmalar tek başına ‘barış’ a köprü mü?
Bunu da; bu ve buna benzer buluşmalara atfedilen ‘Barışa köprü’ terimini demokrasiyle buluşturarak tartışmak gerekiyor ki, buda bizi barışın asıl köprüsünün Demokrasi olduğu gerçeği ile buluşturur. Gerçek bir demokrasi ile buluşmayan, tanıştırılmayan, demokrasi mücadelesi vermeyen toplumların demokrasiyi içselleştirme süreci tartışmalıdır, sancılıdır.
Bizim gibi halklarla yoğrulmuş bireyler topluluğunun barış adına yakınlaşmış olması, barışın kalıcılığını tek başına garanti altına almıyor.
Bu nedenle son derece önemli olmakla birlikte, bu tür buluşmaların barışa köprü olma görevi kendi içinde sınırlıdır. Köprünün ayaklarını sağlamlaştıracak iki temel unsuru, yani, demokrasiyi, yeni ve demokratik bir anayasayı hayatımıza yansıtmamız için daha fazla geç kalınmamalı.