2013-14-15 Newrozları gibi değildi 2016 Newroz’u.
Bir önceki Newroz kutlamalarının ruhu ile eşdeğer olmadığını söylemek haksızlık olmaz. Geride bıraktığımız üç Newroz kutlamasının ruhunda diyaloga, sivil siyasete, masaya işaret vardı. İnsanlar bu doğru işarete yönlenerek Newroz alanını mahşeri kalabalığa dönüştürüyor, coşkuyu zirveye taşıyordu.
3 yıl boyunca yükselen coşkuyu zirveden indiren, masanın devrildiği Dolmabahçe müzakerelerine yeniden dönülmesi gerektiğinin altının çizildiği 2016 Newrozundaki mesajın iktidar tarafından hangi ölçüde dikkate alınacağından şimdilik kaydıyla şüpheliyiz!..
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in masaya dönülmesi için verdikleri Barış mesajlarının iktidar ve Cumhurbaşkanı nezdindeki karşılığının beklentilere cevap verecek nitelikte olup olmayacağı muğlak. Bir önceki Newroz kutlamalarında beklenen, verilen mesajların bir karşılığının olduğunu, iktidarında toplumla birlikte böyle bir beklenti içinde olduğundan emindik. Nitekim gecikmeden iktidar kanadından verilen cevaplarla bununda tanığı olmuştuk.
Barışa karar verilmişken Dolmabahçe’de devrilen masadan sonraki sürecin savaşa evirilmiş olmasının ortaya çıkardığı sonuçlar toplumun umutlarını kırmış durumda. Süreç doğru yürümüş olsa dünkü Newroz kutlamalarının ruhunun bir önceki Newroz kutlamalarının ruhunu ikiye katlayacak bir güce ulaştığına tanıklık edebilirdik. Tam tersine çatışmalı zemine, ‘iç savaş’ atmosferine, yıkıma, ölümlere, insanların silahların gölgesinde evlerini terk etmesine tanıklık ettik. Diyarbakır böyle bir atmosferde 2016 Newrozunu kutlamaya çalıştı. Coşkunun zirvede olmadığı bir kutlama olmasına rağmen, 2016 Newrozu ile geride bıraktığımız 3 Newroz’un tek ortak noktası Barış mesajlarındaki ısrardı.
Halkın da ısrarı bu yönde, yani mesajdan öte mesajların içeriğinin gerçekleşmesinden yana. Çatışmasız, huzurlu bir ortamın yaşama hâkim olmasını isteyen halkın bu talebi tek taraf değil, hem iktidara hem de Kürt siyasetçilere. İki tarafında bu sorumluluğunu mutlaka yerine getirmesi gerekiyor. Halk, kendisini yönetmesi için yetki verdiklerinden bu yetkilerini hak, hukuk, adalet, demokrasi çerçevesini taşmadan kendi lehinde kullanmasını istiyor.
İktidar, dünkü Newroz kutlamalarındaki katılım üzerinden ‘Halkın desteğini alamadılar’ propagandası yapabilir. Ancak bu halkın kendilerine destek verdiği yâda vereceği anlamına gelmiyor. Halk, iki tarafı da yaşam alanlarının daralmasının müsebbibi olarak görüyor. Bu nedenle kırgın ve kızgın. Bu kırgınlık ve kızgınlığın giderilmesini sağlayacak olanlarda elbette ki toplumu ‘barış olacak’ diye umutlandıran, daha sonra çatışmalı zemini engelleyemeyen taraflardır. Yani iktidar ve HDP kanadının ‘Barış’ konusunda ısrarcı olmalarının sorumluluğu hala devam ediyor. HDP’li yöneticilerin Newroz alanındaki konuşmalarındaki ısrar da bu nedenledir.
Barış ruhunu tazelemek mümkün mü?
HDP’liler ‘Biz hazırız’ diyorlar.
Bakalım iktidar ne diyecek?