Mevsimler rotalarını şaşmadan ekosistemin gereğini yerine getiriyor. Her mevsimin kendine göre güzelliği, özgünlüğü var. Ama bir başkadır bahar mevsimi… Doğa ile beraber canlanır, güzellikler karşısında içimiz dışımıza taşmak ister… Patlamak isteyen tomurcuk gibi… Eriyen kar sularının coşturduğu nehirler gibi… Çocuksu bir duygu yükler insana “neşe mevsimi”, dalında açan çiçek gibi açılır gönlümüz, duygular kış uykusundan uyanır, karışırız rengarenk doğanın Alis Harikalar diyarına…Ölü toprağını atmak isteriz üzerimizden içimizdeki tüm acılara inat.
Bir papatyanın tatlılığında, bir kuşun ötüşünde, bir gelinciğin naifliğinde ararız teselliyi. Bir ceylan gibi sekmek ister insan tüm çocuksu edalarla, çiçeklere, otlara, börtü böceğe karışmak ister her elemini bir tarafa bırakarak.
Ne güzeldir bahar, temiz, masum ve taze. İnsan tazelenmek ister bu mevsim-i alada. Tüm kirli çamaşırlarını eriyen karların şırıl şırıl akan sularında yıkamak ister. Kirlenmiş ruhunu nisan yağmurlarında arındırmak ister… Gökkuşağının renginde yaşamak ister hayatı tasasızca, minnet sizce…
Ne kelebeğin ömrü yetiyor bir sonraki bahara
Nede envaı çeşit kır çiçeklerinin ömrü…
Bir bahar kovalar başka bir baharı
Kaç kişinin ömrü yetecek tüm baharlara…
Ne güzel demiş Ahmet Arif
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahsun resim,
Haberin var mı?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…
Bahar tadında bir yaşam dileğiyle…