TİGRİS HABER- DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin İzmir Karabağlar 1. Olağan Kongresi’ne katıldı. Kongreyi büyük mekanların merkezi hükümetin kontrolünde olduğu için küçük bir salonda gerçekleştirdiklerini söyleyen Babacan, il ve ilçe yöneticilerini sahneye alarak salon dışında bekleyenlerin içeriye alınmasını istedi.
Babacan, kongrede yaptığı konuşmada şu değerlendirmeleri yaptı:
"Karabağlar ilçe kongremizin birkaç mekan denemesinden sonra burada yapıldığını öğrendim. Daha büyük mekanlar merkezi hükümetin kontrolünde için söz vermişler ama sonra caymışlar. O nedenle bugün bu küçük salonda kongremizi yapıyoruz. Sözü uzatmadan, lafı dolandırmadan söylüyorum: Utanç duyuyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor, açlığı, yoksulluğu inkar ediyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla alay ediyor. Üstelik, kabinedeki ilgili bakanı da çıkıp, açık açık dar gelirlileri daha da yoksullaştırdıklarını itiraf ediyor. Utanç duyuyorum. Ama onlar hiç utanmıyorlar, hiç sıkılmıyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor. Küçük, dar bir grup için çalıştıklarını itiraf ediyorlar. 'Büyüdük ama dar gelirli vatandaşlarımızı daha da yoksullaştırdık' diyorlar ve yüzleri gülüyor. Bu kadar halktan kopuk olunur mu? Bu kadar pervasız olunur mu? Bu kadar adaletsiz bir yönetim olur mu? Zulümdür ya bu, zulüm. Her gittiğim şehirde, sokakta vatandaşlarımız yolumu kesiyor. Bolu’da boş cüzdan gösteren genç bir kardeşim, zamlardan nefes alamayan bir teyzem, artan maliyetler yüzünden dükkanını kapatmak zorunda kalan esnaf arkadaşım… İskenderun’da pazarda, yarım kiloluk sebze meyve alarak alışveriş yapan vatandaşlarımız, sattığı ürünle masraflarını karşılayamayan pazarcı esnafımız… İstanbul’da Adalar’da emekli aylığı ile geçinemediğini haykıran 'Bitsin artık bu çile' diye bekleyen vatandaşlarımız. Bu örnekleri sadece geçen hafta yaşadım. Önceki gün Manisa’da, dün Kuşadası’nda yüzlerce benzer örnek… Ben bizzat her gün, memleketin bu topyekûn yoksullaşmasını zaten iliklerime kadar hissediyorum, ama vatandaşlarımızla yaptığım her sohbette, ayrıca görüyorum, şahit oluyorum.
"Beştepe tüm Türkiye'ye işkence ediyor"
"Beştepe harikalar diyarında birisi kalkıp 'Yoksulluk yok' deyince yoksulluk bitmiyor. Şu anda Beştepe, tüm Türkiye’ye adeta işkence ediyor. Bir de ne yapıyorlar. Gece yarısı peş peşe abuk sabuk icatlar uyduruyorlar. Sayın Erdoğan ülkeyi gece yarısı kararnameleriyle yönetmeye alıştı ya, ona bağlı ekonomi kurumları da gece yarısı açıklamalarına başladı. İyice alıştılar devleti karanlıkta yönetmeye. Hatırlayın, Merkez Bankası başkanlarını da gece vakti değiştirip duruyorlar. Şimdi Bakanlık, BDDK, SPK, Merkez Bankası falan çıkmış gece 11’den gece 2’ye kadar karar açıklıyor. Yahu arkadaş, siz gündüz ne yapıyorsunuz? Kurumlarda siesta mı yapıyorsunuz? Hadi mesai bitti, bari akşam açıklayın. Millet gece yarısı ‘Gene ne karar aldılar?’ diye televizyona kilitleniyor. Bunlar inanın ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bir şeyler açıklıyorlar, millet bir şey anlamıyor. Çünkü açıkladıklarının hiçbir anlamı yok. Gece yarıları yaptıkları deneylerle sadece dengeleri bozdular. Bakın, bu maç bitti çoktan. Uzatmalarda istedikleri abukluklarla devam etsinler. Hepsi nafile, hepsi beyhude. Ülkenin vatandaşlarına, esnafa, çiftçiye, sanayiciye, yatırımcıya güven vermedikçe; karanlıktan yönetmeye devam ettikçe, hepsi beyhude. İşte biz, onların gece yarısı bozdukları ekonomiyi gündüz gözüyle düzelteceğiz. Ülkemiz, gün ışığında yönetilecek. Gece yarısı çıktıkları İstanbul Sözleşmesi’ne gündüz gözüyle yeniden gireceğiz. Gece yarısı işten attıkları KHK’lılardan beraat edenleri, soruşturma veya kovuşturma geçirmeyenleri, gündüz gözüyle görevlerine iade edeceğiz. Karanlığa sürükledikleri adaleti, gün yüzüne çıkartacağız. Ülkemizi açık açık, herkesin gözü önünde toparlayacağız.
"Sokaklar erken seçim istiyor"
Buraya Kuşadası’ndan geldim. Önceki gün Manisa’daydım. Çarşıda, pazarda, her sokakta vatandaşlarımızla bir aradaydım. Sokaklar ne diyor biliyor musunuz? Sokaklar, derhal seçim diyor. Sokaklar: demokrasi, atılım, derhal, bugün diyor, sabır yok. Artık tünelin ucundaki ışık göründü. Tabi, Beştepe oligarkları için yolun sonu da göründü. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Dönülmez akşamın ufkundayız. 84 milyon el ele vermiş, sandık gününü iple çekiyor. Herkes sabrediyor. Ama sandık günü geldiğinde bu iş bizde diyor. Ben de oy pusulasını açın, DEVA'nın damlanın altına mührü basın sonrasında iş bizde diyorum. Gördüm; iki gün evvel buraya, İzmir’e gelmiş. Cumhur İttifakı’nın adayı olduğunu söylemiş. Biz de yanıtımızı İzmir’den verelim: Evet, Erdoğan’ın iyi-kötü bu ülkeye hizmeti oldu. Ama artık emeklilik vakti de geldi. Bu seçimi kim kazanacak biliyor musunuz? En güzel yılları umutsuzlukla, kaygıyla geçen vatandaşlarımız kazanacak. Evladına harçlık veremediği için gizli gizli ağlayan babalar kazanacak. Marketten istediğini alamadığı için başı öne eğilen anneler kazanacak. Açlıkla sınanan emekli, ürettikçe zarar eden çiftçi, geçinemeyen işçi kazanacak. 28 Şubatçıların 1000 yıllık iktidar hevesini alaşağı eden kardeşlerim kazanacak. Konserleri yasaklanan sanatçılar kazanacak. Kısacası, bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak. Sayın Erdoğan; siz görmezden gelinenlerin zaferini çok iyi bilirsiniz. 2002’de o sessiz yığının desteğiyle iktidara gelmiştiniz. İşte şimdi de görmezden gelinenler kazanacak ve siz emekli olacaksınız. Kazanan o-bu-şu değil; siz de dahil tüm Türkiye olacak. Hiç merak etmeyin. Gözünüz arkada kalmayacak. Çünkü bu seçimin galibi DEVA Partisi olacak. Ülkemizin hak, hukuk, adalet hasreti son bulacak. Memleket nefes alacak. Haksızlık, adaletsizlik son bulacak. Türkiye özgür ve zengin bir ülke olacak. Herkes nefes alacak, herkes." (ANKA)