TİGRİS HABER - Önceki gün Diyarbakır’ a gelen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Tigris Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlyas Akengin’in sorularını yanıtladı. Babacan’a bölgenin kalkınması, tarım, turizm, Büyükşehir Belediyesi’ndeki ‘ithal bürokratlar’, ‘çifte maaş’ ve olası bir erken seçimde DEVA Partisinin bölgedeki durumunu sorduk. Babacan, çok önemli mesajlar verdi.
Ali Babacan’a ilk sorumuz bölgenin kalkınması ile ilgiliydi, bölgenin kalkınmasına yönelik yol haritalarının ne olduğunu sorduk, şöyle bir cevap aldık;
“Türkiye, Bölgeler arasında gelişmişlik farkına baktığımızda 32 OECD içinde sondan ikinci sırada. Gelişmiş bölgelerimizle gelişmemiş bölgelerimiz arasında 4 kattan fazla Sosyo-ekonomik gelişmişlik farkı var. Bu bölge için insanı merkeze alacak çok önemli adımların atılması gerekiyor.
Alt yapı yatırımlarında adaleti sağlayıcı bir bakış açısı gerekiyor. Devlet, eğitim hizmetlerine, ulaşıma özel bir önem vermelidir. Eğitim kalitesi farkının azaltılması geriyor. Sanayi açısından, ticaret açısından farklı sektörlerin bölgede gelişebilmesi için iyi planlanmış iyi programlanmış teşvik mekanizmalarına ihtiyaç var. Teşvikler yemeğin sosu gibidir, yemeğin tuzu biberi gibidir. Asıl, yatırım iştahı gereklidir. Ancak yatırım iştahı güven ve istikrarla sağlanır. Hem kendi içinde güven ve istikrar hem de sınır illerimiz, sınırlara yakın olan ilerimiz hem de sınır ötesi için eşzamanlı güven ve istikrar sağlamamız gerekir. Bunları bütüncül bir şekilde ele almadan, bunları geliştirmeden kalkınmadan söz edemeyiz.”
“Ülkede güven tesis edilemiyor”
Ekonominin ve istihdamın gelişmesine yönelik çalışmaların nasıl sağlanacağını soruyoruz Babacan’a, İstihdamı sağlamanın tek yolunun yatırımlardan geçtiğini vurguluyor, sözlerini şöyle sürdürüyor;
“ Yatırım yapacak insanların bölgeyi yatırım yeri olarak görmesi lazım. Ama şunda baktığımızda kendi imkânları olan vatandaşlarımız dahi gidip bu imkânlarını başka ülkelerde deniyorlar. Burada büyüttükleri sermayeleriyle başka ülkenin insanlarına istihdam sağlıyorlar.
Niye? Çünkü şuan da bu ülkede güven tesis edilemiyor. Başta hukuki güvenlik olmak üzere yatırımcılarımız önünü göremiyor. Bir de istikrar olmadığı için ekonomik göstergeler sürekli dalgalandığı için yatırımcılarımız kendilerini emniyette hissetmiyor. Mutlaka hukuk devleti olmak gerekiyor. Yasaların açık şeffaf uygulanması gerekiyor.
Yargıya gidildiği zaman hızlı ve adil kararlar alınmalı. Bunlar işin temeli, bu temelin üzerine bir de düzgün bir ekonomik politika gerekiyor. Dürüst ve işinin ehli kadrolardan oluşan şeffaf ve ön görülebilir rasyonel bir ekonomik programın uygulandığı bir ekonomik çerçeve gerekiyor. Bunlar yapılmazsa yatırım olmaz, yatırım olmazsa Türkiye’nin işsizlik sorunu çözülmez.”
Diyarbakır, Tarım ve Turizm meselesi
Diyarbakır’ın gelir getirecek tarım ve turizm konusundaki düşüncelerini de merak edip soruyoruz
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a, önce tarım konusunu değerlendiriyor, şunları aktarıyor; “Şu anda tarımdaki en önemli sorun girdi maliyetleri hangi çiftimizin olursa olsun tarımda girdi maliyetleri çok arttı. Nedir bunlar? Örneğin gübre, ilaç, tohum, mazot bunların tamamı dövizle alınıp satılıyor. Kurlar çok arttı, bunların fiyatı da arttı, çiftçilerimiz bu nedenle zor durumda.
Aynı zamanda çiftçilerimizin ürünleri satarken ki uyguladığı fiyatlarda düşük kalıyor. Çünkü vatandaşlarımızın satın alma gücü artıyor. Ne olursa olsun belli bir fiyatın üzerende ki ürünü vatandaşın alması mümkün olmuyor. Dolayısıyla çiftçilerimiz çok zor şartlarda çalışmak zorunda hatta bazı ürünlerde zarar var. Ne kadar çok ürün ekerlerse o kadar çok zara ediyorlar. Girdi maliyetlerinin ve satış fiyatların çok daha istikrarlı ve öngörülür bir çerçevede oturması gerekiyor. Başka önemli konu sulama devlet yeterince sulamaya yatırım yapmadı bu gün kadar özelikle damla sulaması sistemi yeterince yaygınlaşmadığı için su verimli kullanılmıyor. Az miktardaki su kaynakları da bir bakıma heba ediliyor. Yer altı suları ölçüsüz şekilde kullanılıyor. Tüm toprak kimyasını bu durum bozuyor dolayısıyla sulama ve yatırım en önemli konulardan bir tanesi.”
Diyarbakır Valisi Büyük Şehir Belediyesi Vekili, birçok şehirden bürokrat getirdi ve bu bürokratların çoğu 3-4 maaş alıyor, bunlar için bir siyasetçi olarak neler söylemek istersiniz?
Sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor Babacan;
“Öncelikle koskoca şehirde liyakatli insanlar yokmuş gibi uzak yerlerden bölgeye birilerinin getirilmesi çok doğru bir iş değil. Yerel yöreden bahsediyorsak çalışanlarında yerelden oluşması gerekiyor. Bu problem, onun dışında iki maaş kamuda oldukça yaygın, bu da kamu vicdanını yaralıyor. Adaletini yaralıyor. İşsizlik bu kadar yüksek iken, bu kadar gencimiz üniversite diplomasıyla iş bulmazken kamu vicdanını yaralayan uygulamalardan uzak durmak lazım.”
Bölge sizi bağrına bastımı?
“Bölgede nereye gitsek kapılar açık esnafımız, vatandaşımız bizi aralarında görmek istiyorlar. Gittiğimiz uğradığımız yerlerin yarıdan fazlası bir şeyler ikram etmek için içeri davet ediyorlar. Çok olumlu bir ilgiyle karşı karşıyayız. Bu da bizi çok mutlu ediyor. 1 yıllık bir siyasi partiyiz, partimizin ismi halka, halka yayılıyor. Ama henüz partimizin toplumumuzda %100 bir farkındalığı yok. Kendimizi anlatmamız için yoğun bir çaba içindeyiz. DEVA Partisinin farkındalığını oluşturmak için daha çok çalışmak zorundayız.”
İktidara gelirseniz Kürtler ne gibi kazanımlara sahip olacak?
“Biz önce insan diyoruz. Tüm vatandaşlarımız gibi Kürt vatandaşlarımızı da insan olmaktan kaynaklanan her türlü hak ve özgürlükleri olduğu gibi tanınması gerektiğini savunuyoruz. Bizim partimizin programımızın birinci sayfası, birinci bölümü özgürlüklerle başlıyor. Ana dilinin korunması, yaşatılması, geliştirilmesi daha geniş konuşulmasının sağlanması gibi pek çok konu bizim zaten programımızda açık seçik yazdığımız taahhütlerdir. Biz vatandaşlarımızın bir arada olma arzusunu, beraber yaşama arzusunu çok iyi biliyoruz. Fakat şuandaki hükümetin, yönetimin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı politikası vatandaşlarımızda o sevgiyi ve beraber yaşama iradesini bir miktar yaralıyor. Ama şunu görüyoruz, halkımızın sağduyusu ve iradesi çok kuvvetli. Çarşıya pazara bakıyoruz, üniversite kampüslerine bakıyoruz, pek çok sivil toplum örgütlerine bakıyoruz, bu meseleyi halkımız çoktan çözmüş, geride kalan hükümetin Devletin kendisi olmuş maalesef.”