Naci SAPAN/Haber Analiz
TİGRİS HABER - *Asıl neden, baba-dede toprağı olması mı, yoksa Petrol mü?
*Araplar, Kürtler ve Türkmenler, Kerkük’e sahip çıkıyor ve ‘BİZİMDİR’ diyor.
*Ancak, hiçbir zaman yönetmedikleri halde Kerkük ısrarı nedeniyle en fazla kanı dökülenler Kürtler oldu.
Son gelişmeler ışığında Kerkük
Kerkük'te Heşdi Şaabi destekçileri olduğu iddia edilen gruplar, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) merkezinin KDP'ye iade kararını protesto etmek amacıyla bir haftadır yolları kapalı tutuyor.
Bunun üzerine kent sakini olan KDP taraftarlarları bu durumu protesto etmek amacıyla Rehimawa semtinde gösteri düzenledi. Gösterilere güvenlik güçleri müdahale etti. Müdahale sırasında çıkan çatışmalarda bir Kürt gösterici hayatını kaybetti, 7 kişi yaralandı.
KDP’nin uzun bir süre aradan sonra tekrar Kerkük’e dönmesiyle ilgili Merkezi hükümetin kararına ve iznine rağmen, kararı dikkate almayan grupların İran tarafından yönlendirildiği iddiaları yoğun bir şekilde tartışılırken, Kerkük’ün yeniden gündem olmasını, Kürtler için önemini, tarihsel geçmişe göz atarak hafızaları tazelemekte yarar var.
KERKÜK, 1970’li yıllarda da Irak merkezi yönetimi ile Kürt özerk bölge yönetimi arasında pazarlık konusuydu. Aradan geçen yıllara rağmen, Kerkük yine gündemde ve yine pazarlık konusu. Kürtler, Kerkük’ün Kürt şehri olduğu konusundaki ısrarlarından hiç vazgeçmedi.
KDP’nin kurucusu Baba Molla Mustafa Barzani’nin Kerkük konusunda 1974 yılındaki ısrarı ile bölgesel Kürt yönetiminin Başkanı oğul Barzani’nin söylemleri, aradan 49 yıl geçmesine rağmen bire bir örtüşüyor. Barzani’nin ölen ağabeyi İdris Barzani’nin de Kerkük konusunda ısrarlı tavrı dikkate alındığında, Barzanilerin Kerkük söylemlerinin yeni olmadığını anlamak mümkün.
Baba Barzani ve özerklik anlaşması
Baba Barzani, ölen oğlu İdris Barzani’nin, İdris Barzani’nin oğlu şimdiki Kürt yönetimin Başkanı Neçirvan Barzani’nin, amcası Mesut Barzani’nin
Kerkük konusundaki ısrar ve söylemlerinin ne anlama geldiğine tarihsel bir kronoloji ile bakmakta yarar var.
Bu tarihi bilgiler, Kerkük ve Kürt bölgesiyle ilgili yayınlanan kitaplarda açıkça anlatıldığı gibi, Mesud Barzani’nin yazdığı, “BARZANİ ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi başlıklı iki ciltlik kitapta da belgeleriyle anlatılıyor.
Kerkük’te halk oylaması yapılamadı
Baba Barzani’nin ısrarlı söylemleri için 1970’li yılların anlaşma ve belgelerine bakıyoruz. 1970 yılında Bağdat yönetimiyle Kürtler arasında özerklik anlaşması yapılıyor. Özerklik anlaşması Molla Mustafa Barzani ile o dönem Irak’ın ikinci adamı konumundaki Saddam Hüseyin arasında imzalanıyor. Kürtlere bölgesel özerklik hakkı tanıyan bu anlaşma ile ilgili deklarasyonun maddelerinden birinin Kerkük’le ilgili olması, bugünkü tartışmalar açısından da dikkat çekici. Anlaşmaya göre, Kürtlerin isteği üzerine Kerkük’ün geleceği ileride yapılacak bir halk oylamasıyla belirlenecekti. Irak yönetimi Kerkük’le ilgili referandumun yapılmasına yönelik anlaşmadan çark etti. Baba Barzani ise Kerkük konusunda ısrarcı davrandı ve 1975 yılındaki yenilginin zeminini hazırladı.
“Kerkük’ten vazgeçmem” dedi, yenilgiye uğradı
11 Mart 1970’de Molla Mustafa Barzani ile Irak yönetimi arasında imzalanan özerklik anlaşmasının maddeleri 1974 yılına kadar hayata geçirilmesi gerekirken, uygulamaların bir bölümü askıya alınmıştı. Irak yönetimi 1974 yılında Saddam Hüseyin aracılığıyla yeni bir özerklik yasasını Kürtlere sunuyordu. Bu yeni yasada Kerkük konusu rafa kaldırılıyordu. Bu gelişmeler üzerine Saddam ile Barzani’ler arasında yeniden görüşmeler başlıyordu. Görüşmeler sırasında iki tarafın heyetleri arasında restleşme başladı. Restleşmenin tek nedeni ise Kerkük’tü. Irak yönetiminin sunduğu yeni özerklik yasasında Kerkük konusu rafa kaldırılmıştı.
Görüşmelerde Kürt heyetinin başkanı İdris Barzani (Neçirvan Barzani’nin babası) ile Saddam Hüseyin arasında Kerkük konusunda geçen diyalog Mesud Barzani’nin yazdığı kitapta şöyle aktarılıyor:
İdris Barzani: Kerkük’ten, Sincar’dan ve Hanikin’den ödün vermek mümkün değildir. Bunu kabul edemeyiz. Savaş nedenini ortadan kaldırmak ve sorunun çözümü için düşünmenizi umuyoruz” diyor.
Saddam Hüseyin’in cevabı ise şöyle: “Bunlar kabul edilemez önerilerdir. Kesinlikle ret ediyoruz. Geride kalan tek çıkış yolu bizim ortaya koyduğumuz özerklik yasasının kabul edilmesidir. 15 gün süre vereceğiz. Bu süreden sonra özerklik yasasını ret edenleri düşman ilan edeceğiz.”
Baba Barzani’nin ünlü konuşması
İki tarafın bu kararlığı üzerine görüşmelere son verildi. Saddam’ın mesajını oğlu İdris Barzani’den alan baba Molla Mustafa Barzani hemen kurmaylarını topladı. 9-10 Mart 1974 tarihinde yapılan bu toplantı ve Barzani’nin Kerkük konusundaki ısrarcı konuşması, 1975 yılındaki yenilgisini hazırlayan toplantı oldu. Molla Mustafa Barzani’nin bu toplantıda Kerkük’le ilgili tarih sayfalarına düşen ünlü konuşması şöyledir;
“Allah şahittir; savaşı sevmiyorum. Çünkü savaş, bir sorunu halletmenin en kötü yoludur. Ancak, BAAS partisi bize başka bir yol bırakmadı. Onların bize getirdiği önerinin onların lehine Kerkük’ten ve başka bölgelerden ödün vermemizden başka bir anlamı yoktur. Bu ise imkânsızdır. Bu uğurda her şeye hazırız, hepimizin öldürülmesine karar verilse de.
Çünkü ben Kürtlerin kabrime gelip tükürerek, ‘niçin Kerkük’ü sattın?’ demelerinden korkuyorum.”
Bu mesajın aynısı Bağdat’a iletildi, taraflar arasındaki bağlar tamamen koptu. Daha sonra başlayan şiddetli çatışmalar ve savaş ortamı, Molla Mustafa Barzani ve peşmergelerinin 1975 yılındaki yenilgisi ile son buldu. Baba Barzani’nin Kerkük ısrarı yenilginin en önemli nedenlerinden biri oldu. Bu yenilgiden sonra kanser’e yakalanan Molla Mustafa Barzani tedavi için ABD’ye gitmek zorunda kaldı ve burada yaşamını yitirdi.
Söylem ve ısrarlar aynı
Bölgesel Kürt yönetimi onursal Başkanı Mesud Barzani’nin Kerkük ile ilgili yaptığı açıklamaları ve ısrarın 1974’teki neden ve ısrarlarla birebir örtüştüğünü görmek mümkün. Kerkük’ün Kürt kenti olduğu ve referandum yapılması ısrarı hiç gündemden düşmedi.
1970’ten 2023’e Kürtlerin durumu
1970’li yıllarla kıyaslandığında kuzey Irak’taki Kürtlerin durumunu farklı değerlendirmek gerekiyor. O dönemlerde sadece özgürlük mücadelesi veriyorlardı. Buna rağmen Kerkük’ten vazgeçmediler. Yenilgiye rağmen bu söylemlerinden vazgeçmeyen Kürtler, bugün federal şemsiye oluşturmuş durumdalar. Aynı zamanda Irak merkezi yönetiminde denge unsuru konumundalar. Kerkük’ün Kürt yönetimine bağlanması yönündeki ısrarlar, gücünü Irak anayasasının 140. maddesinden alıyor.
Kerkük ısrarına son gelişmeler çerçevesinde baktığımızda, artarak devam edecek gibi. 1970’teki ‘Kerkük Kürdistan’ın kalbidir’ sloganı hala geçerli. Baba Barzani’den oğul Barzani’ye ve Kürtlere miras slogandan henüz vazgeçilmedi.
Bu slogan 1974’te Baba Barzani’ye ve Kürtlere kaybettirmişti.
Aynı slogan, hala Kürtlerin kaybetmesinin etkili aracı gibi duruyor.
Konjoktör çok değişmiş olsa bile, Kerkük ısrarı hala kanla buluşuyor.
**
Kutu. Kutu
1970 anlaşmasının Kerkük’le ilgili maddesi:
Irak Kürdistan'ı; Süleymaniye, Kerkük, Erbil illeriyle, bu illerin sınırları içersinde bulunan ve yine nahiye ve köylerin bütününden; Musul ve Diyala illerinin ise, Kürt halkının yine çoğunlukta bulunduğu kaza, nahiye ve köylerden meydana gelir, ilgili yerlerde yapılacak plebisit ile, buralardaki halkın nüfus çoğunluğunun arzusuna uygun tarafa bağlanır.
2007-Irak Anayasasındaki 140. maddesinin Kerkük referandumu ile ilgili bölümü:
-Irak Geçici İdare Yasası’nın 58. maddesinde yer alan ve geçiş hükümetinin sorumluluğunda uygulanan hususlar, bu anayasaya uygun olarak seçilecek yürütme organı, tamamı yerine getirilene kadar değin sürdürülür. Bu çalışmalar normalleştirme, nüfus sayımı ve sakinlerinin iradesini tespit için Kerkük’te ve diğer anlaşmazlık bölgelerinde en geç 31.12.2007 tarihinde referandum düzenlenmesi tamamlanmalıdır.