“ Uzağa gitmek için yakından başlamak zorundasınız. Siz, en yakın da olansınız.”
Hayatla ilgili ve yaşamın sorunlarıyla alakalı hep bir sorumlu ve suçlu ararız. Bir suçlu aramak veya bulmak istiyorsak, o suçlu içimizdeki yanılgılı sestir. Zihinsel görüntü ve gürültüdür. Bizleri yöneten ve her kılığa giren içsel verilerdir.
Kendimizi Okumak
Ne yaparsak yapalım, neyi denersek deneyelim, kimden destek alırsak alalım, ne kadar gezebiliyorsak gezelim, dilediğimiz kadar okuyup tartışalım veya düşünelim… Kendimizi okumadığımızda, gerçeği bir bütün olarak göremeyiz.
Kendimizi görmek ve okumak dışında bir secenegimiz yok çünkü bizlere yardım edebilecek kimse yok! Her bir dünya insanı bizimle aynı konumda, aynı içler acısı halde ve aynı zihin gerçekliğinde.
Yardım
Bizimle aynı acı ve zihin kapsamında olan insandan alabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Bir şeyler olduğunu düşünsek bile, bize bizden başka kimse yardım edemez. İçsel dönüşüm konularında, en güzel yardımı insan kendine yapar ve kendinden alır. Bu açıdan çözümün ve dönüşümün yegane kaynağı insanın bizzat kendisidir. Tek ilaç ve çare bunu görmek ve kendimize dönmektir. Unutmamalıyız ki aynı gemide ve aynı gerçeklik içindeyiz. Kendini okuma olmadığında, kendini anlama da olmaz. İnsan kendini okuyamadığında da, ya birilerine sığınır ya da birilerinin peşinden koşar. Buna dönük talepler de, bunun sonucunda ortaya çıkar.
Özgürlüğe Giriş
Eckhart Tolle,
“Özgürlüğün başlangıcı sizin o hükmeden varlık -yani düşünce- olmadığınızı idrak etmektir. Bunu bilmek, sizin o varlığı gözlemlemenizi mümkün kılar. Siz düşüneni izlemeye başladığınız anda daha yüksek bir bilinç düzeyi harekete geçer” der.
Kendini okumak ve ne olduğunu bilmek bu açıdan önemlidir. Bu yapılmadığında, doğru olanı göremez ve bulamazsınız. Bulmak, anlamın en incelikli yönüdür. İnsan inceleyerek ve sorgulayarak bulabilir. Gerçeği gerçek yapan budur. Bulmak da böyle bir anlamdır.
Görmek ve Kendinden Başlamak
Çevremize bir bakalım. Gerçek anlamıyla mutlu olan kaç insan var? Bunu derinliğine görmeye çalışalım. Gerçekten mutlu insan var mıdır? Sevgiyi derinliğine yaşayan, aşkı yaşayıp koruyan, özgür ilişkiler içinde olan, şefkat ve kapsayıcı kaç insan vardır? Tüm bunlar gerçekleri görebilmemiz için önemli veriler değil midir? Dünyanın her sokağını, mahallesini kentini inceleyebiliriz. Şatafatlı yaşamlar bizleri yanıltmamalıdır. Önemli olan şatafat gibi görünen yaşamların içinde gerçek anlamında mutlu olan kaç insan vardır? Bu sorulara güçlü yanıtlarımızın olmadığı açıktır. ‘Evet’ diyemiyoruz çünkü öz anlamıyla ne mutluluk var, ne sevgi var, ne aşk var ne de özgür yaşam var. Problemin ana kaynağı kendi içimizdedir. Görmemiz gereken esas yer de burasıdır. Görmek bu açıdan çok önemlidir. Öz anlamıyla gören, kendinden başlar. İnsan en çok kendine yakındır. Onu tanımalı, onu bilmeli ve ondan başlamalıyız. Kendinden başlamak özgürlüğe, sevgiye, şefkate, dostluğa, aşka giden esaslı yoldur.