Ne olmuştu?
AYM, Gezi davasında hakkında 18 yıl hapis cezası verilen tutuklu milletvekili Can Atalay'ın bireysel başvurusunu 25 Ekim'de değerlendirdirmişti. AYM, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" ve "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmeden AYM, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar vermişti.
AYM, ihlal kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti.
Yargıtay 3’üncü Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir "müzekkere" olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istemişti.
Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtaya gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yollamıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım'da AYM'nin kararına "uymama" ve Can Atalay'ın serbest bırakılması yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde bir karar almıştı.
Karar, hukukçular, Türkiye Barolar Birliği ve siyasi partiler tarafından "Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü" ve "Hukuk devletine yapılmış bir darbe" olarak değerlendirilerek tepkiyle karşılanmıştı.
Avukatlar, Atalay için AYM'ye ikinci kez bireysel başvuru yapmıştı. AYM, ikinci başvuru da Genel Kuruluna sev etmişti. (Haber Merkezi)