Kürt atasözü “Aş çüye, bı şekşeko yı maye heyri” Manası: Değirmen gitmiş, tak takın peşine düşmüş.”
Eskiden buğdaylar değirmene götürülür orada öğütülürdü. Değirmenlerin bir kısmı suyun göçü ile çalışırdı. Üstte dönen değirmen taşının orta yerinde bulunan delikten buğday bırakılırdı. Hazneye bırakılacak buğdayın miktarını; değirmen taşına sürtünen ve belli yerlerde olan çıkıntılara değerek “tak tak” diye ses çıkaran halk arasında “şak şak” denilen alet belirlerdi.
Mana itibariyle olayın tümünü görmeyip, tamamının elden gitmesine aldırış etmeyen ve cüzi bir şeye çok değer verip o uğurda var gücüyle çalışanlar için kullanılan bir Kürt atasözüdür.
Günümüz “Ayasofya” meselesi bazen siyasi çıkar için gündem olması, Değirmeni değil de “tak tak” için çabalayan gibi, İslam’ın tamamı değil de Ayasofya’nın gündem olması da böyle bir şey.
Kebair denilen büyük günahların birçoğu yasal olmuş, milli ve manevi değerler dibe vurmaya başlamış, LGBT ler onur (!) Yürüyüşü yapacak güce ulaşmış, din elde giderken sadece “Ayasofya” diyenden bana ne?
Camilerin kapatılması, kapalı olanların açılmaması, tüm Müslümanlar gibi benimde hoşuma gitmez ve büyük üzüntü duyarım.
Fethin sembolü, fatihin yadigârı ve yıllarca Müslümanın ibadetgâhı olan Ayasofya’nın müze olarak kullanılması ve ibadete kapalı olmasını tasvip etmediğimdir.
Yüce Allah: “Allah’ın mescitlerinden O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik var, ahirette de onlar için büyük azap vardır.” (Bakara 114. Dib. Meal)
Ayasofya’nın genelge ile kapatanlar ve günümüze kadar açmayan iktidarların mesuliyetleri Allah katında aynıdır.
Arada bunca zaman geçmesine ve tekrar ibadete açılması için sonuçsuz kalan bunca çalışmalara karşı yitirdiğimiz değereler ile “Sağ gösterip bize sol vurma” durumudur.
Galiba bizler “Ayasofya açılsın” diye var gücümüzle çalışırken “Ters köşe” olan kaleci durumuna düştük.
En büyük yanılgımızda, İnsan hakları ve Adaletin değer yitirilmesi ve dinin sorgulanır hale gelmesidir.
Tutuklu bulunan bunca kadınlar, çocuklar ve zedelen Adalet; İslam’ın olmazsa olmazıdır. Allah’ın kesin emridir. Adalet’i bırakıp sadece “Ayasofya” diyenden bana ne?
Köşkler, saraylar, katlar, yatlar, uçaklar, arabalar, akıl almaz israf yapan bir kesim ve asgari ücretle geçinmek zorunda olan milyonlar, çöplerde yiyecek toplayanlar, yokluk yüzünde intihar edenler çoğalırken sadece Ayasofya diyenden bana ne?
Camiler boşalmış, faiz, zina ve kuman resmileşmiş, sadece “Ayasofya” diyenden bana ne?
Komşusunun midesindeki ekmeği çıkarmaya çalışan, kendisinden olmayana “Bölücü, hain” demekten çekinmeyen, iftiralarla insanların hayatını karartan, merhamet ve şefkat duygularının yok olmaya başladığı bir dönemde Ayasofya’dan bana ne?
Değirmene “Tak tak” lazım olduğu gibi bize de Ayasofya elbette lazım. Değirmen elden gittikten sonra “tak takın” önemi kalmaz öylede İslami değerlerde yitirildiği zaman da Ayasofya’nın önemi kalmaz.
Onun için önce insan hakları ve adalet, sonra Ayasofya demeliyiz.
Selam ve dua ile