Atlar, geçmişten beri insanoğlunun yanından ayırmadığı, değerli hayvanlardan birdir. Önceleri etinden, derisinden, sütünden yararlanılan atlardan, sonraları; bir yerden bir yere gitmelerinde insanlara çok büyük yardımı olmuştur. Onlarla yeni yerler fethedilmiş, yenidünyalar keşfedilmiştir. Kuvvet ve hız özelliğine sahip olması, binicisini rahatlıkla taşıması, verilen komutlara çabuk uymasından dolayı savaşlarda, sahiplerine büyük avantajlar sağlamıştır.
Günümüz savaşlarından cephede tankların oynadığı rolü, arabaların ulaşımda sağladığı kolaylığı; atlar yerine getirdi. Atların önemi tartışmasız oldu. Türklerin Anadolu, sonra da Avrupa’yı fethetmesinde, Cengiz Han’ın Asya’dan Avrupa’ya kadar dünyaya yayılmasında at önemli bir rol oynarken; Aztek’ler, Inka’lar gibi atı olmayan uygarlıklar ise; işgalci bir avuç İspanyol atlı karşısında yenilmekten kurtulamadı.
Tarih boyunca insana kendi soyunun dışında en yakın, kader ortağı, hatta arkadaşı sayılacak olan atların; insanların yaşamında ayrı bir yeri olmuştur. Mamutların soyundan geldiği düşünülen atların evcilleştirilmesinden bu yana yaklaşık beş bin yıl geçmiştir.
Atlar sadece savaşlar için mükemmel canlılar olmasının ötesinde sahibiyle birlikte geçmişte ulaşımda sahibinin en iyi yardımcısı olmuştur. Tarlada, kırda gece gündüz çiftçilerin, çobanların sürekli yanı başında yer alarak onların adeta ayrılmaz parçası; günlük yaşamın vazgeçilmezi olmuştur. Atla insanın yaşamı o kadar iç içe geçmiştir ki, geçmişte savaşçısı ölen at sahibiyle birlikte aynı mezara gömülmüştür. Arkeologlar, kazılarda dört bin yıllık mezarlardan çıkan kemiklerden, atların sahipleriyle birlikte gömüldüğü ortaya çıkarmışlardır.
Masal ve mitolojilerin de önemli konusu olan atlar; akıllı, insanlar gibi konuşan, gelecekten haber veren, kanatlı, uçan bir canlı olarak tasvir edilmiştir. Bir mitolojide “ İnsanların tanrılara kızları kurban etme geleneğini terk ettikten sonra, onların yerine sarı yeleli atları kurban edilmesi” anlatılır.
Tarih öncesi insanlar ilkel vahşi atları; etleri, barınak ve giysi yapmak amacıyla da postları için avladılar. İnsan ve At arasındaki ilk ilişkinin Orta Asya’da oluştuğu sanılıyor. Atların tam olarak evcilleştirildiği ilk dönem bir varsayımın olmakla beraber; MÖ. 3000 civarında Rus bozkırlarında evcilleştirildiği sanılmaktadır. Tayları yakalayarak beslediler, yolculularında yanlarına aldılar ve sonunda onları yetiştirdiler. Bu sayede insanlar süt, et ve ulaşımı ihtiyacını karşıladılar. Atların binek hayvanı olarak; MÖ: 4000 yıllarında Çin de savaşçıların atlara binmesinden bahsedilmektedir.
İki tekerlekli at arabasının kullanılmaya başlamasıyla birlikte; savaş düzeninde devrim yarattı ve tarihin akışı değişti.