Her şeyin tümseği yüksek yer, burç, sırt, tepe, örfler, adetler, iki şey arasında kalan arf kelimesinin çoğuluna Araf denilir.
Araf, senaryosunu Hakan Bilir ve Bilal Dalkıran yazdığı, 2006 yılı ve2012 yılında senaryosunu Yaşam USTAOĞLU nun yazdığı filim ve şarkılara da konu olmuştur.
Dini bir terim olarak da “sevapları ve günahları birbirine denk olanların bir süre kalacakları yer”, “Cennet ve cehennem ehlini birbirinde ayıran sınır”, “Gayri Müslim, akıl veya baliğ olmayanların yeniden imtihana tabi tutulacak yer”… Ve benzeri manalar da denilmiştir.
Mekke de nazil olan, 206 ayetten oluşan; Peygamber kıssalarını en genişçe açıklayan en uzun surenin ismi de A’RAF tır.
Bu mübarek surede, kıymet gününde meydana gelecek olan bir sahneyi; uç fırka ve aralarında geçen konuşmaları ve münazaraları açıklar. Bu üç fıkra, cennet ehli Müminler, Cehennem ehli olan kâfirler ve Kur’an’da sadece bu surede “A’raf ehli” diye üçüncü fırkadan da söz ettiğinden bu sureye de “A’RAF” suresi denilmiştir.
İbn Cerir, Huzeyfe’ye A’raf ehli sorulduğunda o “Onlar, sevapları ile günahları eşit olan topluluktur. Günahları cennete, sevapları ise cehenneme girmelerine mani olur. Dolayısıyla, Allah haklarında hükmedinceye kadar, orada, sur üzerinde dururlar. (saf. Tef.)
Cennet ehli olan Müminlerin dünya hayatında Allah’ın emrine uymakla neler kazandıkların ve nelerden kurtulduklarını; Ehli cehennem olan kâfirlerin de nelerden mahrum olduklarını daha iyi anlayıp his etmeli bakımından bir buluşmadır.
Selam ve dua ile.