“Felsefedeki Çıkmaz” başlıklı yazımıza ilgi yoğundu. Konu felsefe olunca, paylaşım çıtası da yüksek oluyor. Bu duruma Mezopotamya kitap fuarında da tanık olduk. Uzun zamandır yapılamayan kitap fuarına ilgi yoğun olsa da, ilginin diğer bir yönü ise gezerek ve paylaşarak incelemeydi. Birçok paylaşımı da bu fuar etkinliğinde yaptık. Felsefe alanına yeniden bakıp incelemeye açmak, her açıdan önemli ve anlamlıdır.
Yanlış Yol
Yanlış yolda yapılanlar, bu yolda kalır. Bu, doğrularımızın olmadığı anlamına gelmez. Doğrular yanlış bir güzergahta ele alınıp, uygulamaya konuluyorsa, bunun gideceği yön de yanlıştır. Yani doğru, doğru olmayan bir kanala akar. Felsefenin çıkmazı da burada oluşur çünkü yapılan felsefe gerçeği görmeye değil, yanlış olan gerçeğin içinde kendimize göre doğrular oluşturmaktır.
Sorgulamak
Anlam felsefesinin özünde sorgulama vardır. En güzel sorgulamayı da çocuklar yapar. Aslında sorgulamak, çocukların yaptığı en güzel paylaşımdır. Çocuklar neden sorgularlar? Anlamak veya bilmek için diyebiliriz. Bunun doğru olan yönü vardır. Ama çocukların sorgulama ve inceleme yönünü sadece bununla sınırlı tutarsak eksik kalmış oluruz. Bilgelik, çocukların bu sorgulama ve incelemeleri ile başlar.
Bilgelikdeki İncelik
Bilgelikteki naiflik ve incelik “bilmiyorum” da yatar. Bilge insan her daim öğrenen insandır. Bunu en iyi icra eden ise çocuklardır. çocuklar BİLGELİĞİN yaşamsal bütünlüğünü ifade ederler. Duruşları ‘bilmiyorum’ a dönük olduğu için her daim, öğrenen insan, çocuklardır. Çocuk olmak hem bilgelik ve hem de öğrenmektir. Bu nedenle çok soru sorarlar, öğrenmek isterler ama bilen insanlar (ki bunu büyükler yapar) dinlemez, dinliyor gibi yaparlar.
Bilge Olmak
Bilge olmak çocuk olmaktır. Çocuk ruhunda yaşamaktır. O ruh ile hareket etmek ve o ruhla adım atmaktır. Çocuklar bu özü taşıdıklarından dolayı şen, sade, hareketli, neşeli ve sorgulayandır.
Sorgulama ve Bilgelik
Sorgulama ile septik yani şüpheci yaklaşım arasında fark vardır. Şüpheci yaklaşım genelde kuşkuyu, güvensizliği, bölünmeyi, çatışmayı hatta hizbi getirir. Dikkat edersek şüpheci yaklaşımın altında yatan önceki deneyimlerimizdir. Bunun temeli de bilgiye ve anı’ya dayanır. Sorgulamak ise yaşamı anlamaya dair bir keşif sürecidir. Bu gerçek olduğundan , olanın ne olduğunu öğrenmek ister. Olanı anlamak, geri planda duran bilgiyle, şüpheyle olmaz. Gerçek bilgelik, geri plana bakmaksızın, önyargı ve ön kabuller oluşturmadan, olanı olduğu gibi gören ve bunu sorgulayan insandır.
Bilgeliğin Sonu
Çocuklarda bilgelik, ters olan hayatın içine girdikçe, teknolojiyi ihtiyaç ötesi kullandıkça, onu arkadaş olarak bildikçe ve sorularına engelleyici faktörler oluştukça söner veya solar. Aslında bu, insanın bilgelik özünün solmasıdır. Bu durum öyle bir hale gelir ki, yaptığımız her iş, okumalarımız, tartışmalarımız ve çabamız, bilgelik halinin daha fazla bitmesine dönüşür. Bu, ecelimize koşmak değil de, nedir?