Bugün 6 Mayıs 2014.
Ne yazayım diye çok fazla düşünmedim, kendimi de zorlamadım.
Yazmaya başladım 5 Mayıs’ın karanlık, hafif yağışlı Ankara sabahında 42 yıl öncesini düşünerek. Onların henüz idam sehpasına götürülmediği böyle bir sabahta, muhtemelen karanlık bir sabahtı.
Karanlık tipli bir takımadamlar 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecenin sabahında onları idam sehpasına götürerek yaşamdan ayırdılar. Şimdi onların takipçilerini açıkta vurarak öldürüyorlar. Yönetenlerin fikri-zikri arasında değişen çok fazla bir şey yok Ankara’nın karanlık sabahlarında.
Böyle bir günün sabahında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı halkların bağrından koparanların hiddeti, şiddeti henüz neden bitmedi diye düşündüm Ankara’nın karanlık sabahında.
Hava raporları 6 Mayıs sabahının da(yani bugünün) yağışlı, kapalı, karanlık olacağı sinyalini veriyor. Gençler karanlığı delerek yürüyecek Karşıyaka mezarlığına Ankara’nın karanlık sabahında hiç görmedikleri, çok iyi tanıdıkları 3 fidan’ı anmak üzere.
Bugün 6 Mayıs 2015. Onlar 6 Mayıs 1972’de ışıklarla buluşmak üzere çıkmıştı yola, bugünün Mayıslarında, Haziranlarında gençliğe, halkların kardeşliğine ışık tutmak adına.
Gezi şehitlerini sormayacaklar; ‘Yanımızdalar, ışıklar içindeler, selamları var’ diyeceklerdir gençlere.
**
Evet, değişen bir şey yok.
42 yıl önce Denizleri idama götüren, idamlarının engellenmesi için parlamentodan çıkmayan yeterli imza zihniyetleri hala aynı. O günde ‘Marjinal’, ‘vatan haini’ gibi yaftalarla damgalıyorlardı, bugünde öyle. Kendisi gibi düşünmeyenlerin ‘Vatan haini’ olduğunu düşünenlerin varlığı devam ettikçe, onlara inat halkların kardeşliği adına direnenlerin varlığı da devam ediyor/edecek.
Onlara, gezi şehitlerine, Kürdistan şehitlerine selam olsun.