Ev hanımı Naile Ulaş, ‘Allah’ın evi yıkılmış, benim evim mi yıkılmasın’ diyerek Sur’da yaşanan yıkımın boyutlarını gözler önüne seriyor.
Naile Ulaş’ın evinin önüne hendek ve mayın döşediler. Bomba patladığında evi sular altında kaldı ve bütün eşyaları telef oldu. Üç gün önce geldiğinde ise, evinin tamamen yıkıldığını gördü. Naile Ulaş her gün Sur’a gelip yüksek bir evin damından evinin yıkıntılarına bakıyor.
Kurşunlu cami’nin yıkılmış halini görünce ‘Allah’ın evi yıkılmış benim evim mi yıkılmasın’ diyerek çaresizliğini dile getiren Naile Hanım, yaşanan tahribatın ne kadar kötü olduğunu apaçık belli ediyor. Dışarı çıkma yasağı olduğunda evlerinde mahsur kaldıklarını, Keleşlilerden korktuklarını ve çocukları için huzursuz olduklarını dile getiriyor. Örgüte hiçbir şekilde destek vermediklerini belirten Ulaş, “Evimizin yıkılması için destek mi verelim” diyerek söylediğini doğruluyor. Naile hanım, evlerindeki eşyalarının hiçbirini almadıklarını, eşyalarını almak için valiliğe başvurduklarını fakat çatışma devam ettiği için olumlu bir cevap gelmediğini söylüyor. Naile hanım yeni aldığı çamaşır makinesinin borcunu ödeyemeden evinden çıkmış ve makinesini dahi alamamış.
Evimi vermem
Naile hanıma kamulaştırma konusunu açtığımızda istemediğini otuz yıllık evini bırakmayacağını hiçbir şekilde evini vermeyeceğini söylüyor. Sur’daki evinin yıkıntıları arasındaki anılarından vazgeçmeyen Naile Hanım geçici olarak, Ofiste beş yüz liraya ev kiralamış. Geçimini kızının staj parasından ve devletin üç ayda verdiği toplam 2 bin TL ile sağlamaya çalışan Naile Hanım yeni evindeki eşyalarını ise, yakın akrabalarının getirdiğini ve derme çatma bir hayat yaşadığını söylüyor. Naile hanım, Sur’daki ‘Acil Kamulaştırma’ kararına ilişkin olarak ise, “ Sur’da ev verirlerse ve eşyalarımı alabilirsem ancak kabul ederim” diyor.
Ali Abbas YILMAZ / ÖZEL