1982 Anayasa'sında bir çok kez değişiklik yapılmıştır. Son anayasa değişikliği daha önceki değişikliklerde de olduğu gibi siyasi gündemimizin en hararetli tartışmalarını da beraberinde getirdi. Hararetli tartışmaların nedeni ise anayasada yapılmak istenen yönetim sistemi değişikliğidir. Bu değişiklik referandumda kabul görmesi halinde yaklaşık 100 yıllık parlementer sistemin sonlanmasını sağlayacaktır. Parlementer sistemin geçmişten günümüze ülkemizin etnik ve inanç yapısını koruyamadığı hatta koruma gibi bir tasasının da olmadığı aşikardır. 100 yıllık deneyimde bir çok suni sorun yaratan ve yaratılan suni gündem ve sorunlar üzerinden ömrünü uzatmaya ve ayakta kalmaya çalışan sisteme ilk kez dokunularak esaslı bir değişiklik yapılmaya çalışılmaktadır. Tabii ki hem parlementer sistem hem de değişiklik paketindeki yeni yönetim sistemi lehine veya aleyhine eleştirilerin yapılması pek doğal karşılamak gerekir. Olağan olmayan durum ise gerek Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve gerekse Başbakan sayın Binali YILDIRIM tarafından bir çok kez dillendirildiği üzere değişiklik paketinin referanduma sunulacak olmasına rağmen bu hususun atlanarak siyasi ve ideolojik tartışmaların yapılmasıdır. Bir kere şu hususun altına çok net çizmek gerekir. Meclis'ten geçen hali ile anayasa değişikliği referandumdan sonra hayat bulacaktır. Yani hali hazırda iktidar partisinin teklifi kabul edilmiş ancak anayasa değişikliği hayat bulabilmesi için referandumda kabul görmesi gerekir. Egemenliğin sahibi olan halk tarafından verilecek karar ile uygulama imkanı bulabilecektir. Yani Nihai kararı halk verecektir. Bu hususu çok iyi anlamamız gerekir. Anayasa değişiklik paketini meclise getiren AK Parti ile MHP bundan sonra ki süreçte teklifin lehine diğer partiler de aleyhine propoganda yapacak ve halk ta kendisine sunulan teklife nihai noktayı koyacaktır. Bu nedenle propoganda döneminde halka düşüncelerini iyi anlatan tarafın neticeyi alması mümkün olacağını bilmemiz gerekir. Referandum sürecinde gerek siyasi partiler ve gerekse anayasa değişikliği konusuna müdahil olmak isteyen kesimlerin doğru olan yöntem yani propoganda döneminde düşüncelerini halka anlatmalarıdır. Ancak Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ismi etrafında yapılan tartışmalar ve çekişmelerin ne siyasetimize ne de ülkemize bir getirisi yoktur. Çünkü yapılan teklifin leh veya aleyhine yapılan tartışmalara Cumhurbaşkanı sayın ERDOĞAN'ın konu edilmesi yerinde değildir. Yönetim sistemi değişikliği ile parlementer sistemin aksayan ,sorun yaratan hususlarında çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Yani koalisyon hükümetleri dönemi veya güven oyu alamayan hükümetler dönemi ile muvazaalı anlaşmalar nedeniyle hükümetlerin alaşağı edildiği dönemler ilanihaye sonlanacak bir değişikliğe gidilmektedir. Bu değişiklik paketinde en çok önemsenmesi gereken husus bu olmasına rağmen isimler veya partiler etrafındaki tartışmaların esasa etkili olmadığını belirtmek istiyorum. Kaldı ki bu değişiklik paketindeki 18 maddenin şu an için hiç bir bağlayayıcığı bulunmamaktadır. Hükümet ve MHP'nin halka sunduğu teklifin halk tarafından kabul ve reddi halinde hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir süreç önümüzde dururken sığ tartışmalardan uzaklaşarak esasa ilişkin meselelerde tartışmanın çok daha yararlı olacağını düşünüyorum. Tartışmaların hedefinde şahıslardan ziyade neler getirecek neler götüreceklerin olması gerekir.