Neredeyse yarım asra dayanan kulüp geçmişine baktığımızda hikâyesi isim değişiklikleri üzerinden bir tarihsel serencama hükmediyor şimdilerde adı Amedspor olan kentin kimliğiyle müsemma adı üzerinden varlık rüştündeki spor kulübü…
1972 yılında Diyarbekir Suriçinin Balıkçılarbaşından Urfakapıya kadar uzanan eski kentin en geniş caddesi Melikahmet’in ismi üzerinden yola çıkarak semtin gençleri “Melikahmet Turanspor” adıyla bir futbol takımı kurarlar. Kentin amatör liginde 13 yıl top koştururlar. 1985 yılında sponsor kurumun sponsorluktan çekilmesi üzerine takımın adından sponsor “Turan”lığın düşmesi üzerine “Melikahmetspor” olur takımın adı.
1990 yılında o yıllarda henüz il belediyesi olan Diyarbakır Belediyesi takımla anlaşarak “Diyarbakır Belediyespor” olur. 1996 yılında Diyarbakır’ın Büyükşehir statüsüne geçmesiyle takım “Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor” olur… Tek başına isim değişikliği yetmemiş gibi takımın yeşil beyaz olan renkleri de sarı kırmızı’ya dönüştürülür.
1999 yılında Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki DİSKİ (Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi) bir kurumsal sponsorluk önerisinde bulunur ve takımın adı bu kez “Diskispor” olur…
Diskispor 12 yıl boyunca iyi bir performans gösterir ve kentin iki büyük takımından biri olur. 2011 senesinde takımın adı yine bir kararla “Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor” haline dönüştürülür. 2013 yılında alınan bir kararla takımın renkleri yeşil-kırmızı olur…
2014 yılında alınan bir kongre kararıyla takımın adı “Amedspor” olur. Ancak bu isimle daha önceden kurulmuş bir takım olduğu için, takımın resmi adı “Amedsportif Faaliyetler” olur. Ve bu kongrede isimle birlikte, bir kez daha renk değişikliği yapılarak bu kez yeşil-kırmızı-beyaz olur..İşte son üç yıldır da pratikte hep Amedspor olarak yaygın ismiyle kamuoyunda kabul görüyor.
Şimdilerde Spor Toto 2. Liginin Beyaz grubunda mücadelesini sürdürüyor Amedspor.
Buraya kadarı teknik bilgi! Asıl hikâye bunun ötesi tabii ki…
Diyarbekir üzerine yazdığım birçok yazıdaki vurgumdan artık anlaşılmış olmalı! Şehir “Alternatif Muhalif Metropol” kimliğini kendine yaşam biçimi haline dönüştürünce ister istemez bu durum birçok alana bir şekilde yansıyor.
İşte “Spor”, özellikle de futbolda yıllardır yaşananlar bunun göstergesi!
Diyarbakırspor şimdilerde artık “tarih” olsa da yaşadıkları henüz unutulmadı. Maç yapmak için gittiği hemen her şehirde tribünlerden adeta “nefret söylemi” ile atılan sloganlarla o denli ötekileştirildi ki, bugün Amedspor üzerinden yazılan her şey ister istemez Diyarbakırspor’un geçmişte yaşadıklarını çağrıştırıyor bir anlamda. (Bunun somut örneklerini birkaç gün önce trafik kazası sonucu vefat eden Amedspor Kaptanı Şeyhmus Özer kimliğinde ölü bir şahsiyete reva görülenler üzerinden yazının sonunda paylaşacağım.)
Diyarbakırspor, Amedspor kadar “politik kimlik” üzerinden kendini dillendirmeyip, ifşa etmediği halde zulme uğruyordu. Kelimenin tam anlamıyla daha “mütedeyyin” bir duruşla futbol oynamaya gayret ediyordu Diyarbakırspor. Ama tabi yine de kentin “siyasal muhalif” kimliğinin yükümlülüğünün farkında bir takım olduğunu hissettiriyordu. Örneğin seyirci-taraftar tribünlere astığı pankarta “Seni seviyoruz, seni seveni daha çok seviyoruz” demesinde olduğu gibi…
Diyarbakırspor’a göre, Amedspor kentin kimliksel varoluşundan kaynaklı olarak daha öne çıkan bir duruşa sahip. Oyuncu seçimindeki tercihlerden tutun, taraftar kitlesinin gündeme dair slogan seçimine varıncaya kadar bu hep böyle oldu.
Üstelik bunun gizli saklı bir tarafı da yok. Hem olması da gerekmiyordu zaten. Dünyada kimi futbol kulüpleri içinde çok yaygın olmasa da, örnekleri vardı. Ve bu “suç unsuru” gibi de değerlendirilmemeliydi elbette!
Ama yazılarımda hep diyorum ya! Bu tuhaf ülkede sistemin sınırları içinde davranmanın, durmanın, örgütlenmenin ve yaşamanın kural olduğu da bir gerçeklik! Ne zaman ki sisteme dair eleştirel bir eda’nız söz konusu olur, o zaman gadre uğramak, ötekileştirilmek, cezalarla haşrolunmanız artık bir kurallar manzumesi haline dönüşüyor.
İşte Amedspor örneği böyle bir örnek. Taraftarların sloganları, oyunculardan bazılarının dillendirdikleri muhalif ve tabi “insani” duyarlıklar futbol örgütlenmesinin en tepesi “federasyon”da ciddi rahatsızlıklara neden olabildi!
Bütün bu girizgâhı yazdıktan sonra mevzuyu neye mi getirmek istiyorum! Tabii ki birkaç gündür spor ve kent gündemine düşen konuya elbette…
Amedspor son iki yıl içinde o kadar çok cezaya uğradı ki, saymakla bitmez. As futbolcularından Deniz Naki’yi 12 maç oynatmama cezasından tutun, rakamının telaffuzu zor olan para cezalarına varıncaya kadar. En son 15 Aralık 2016 tarihinde oynanan Amedspor-Fenerbahçe maçında tribünlerdeki “İnadına Barış” dövizi üzerinden “ideolojik propaganda” gerekçesiyle 40 bin tl para cezası ile cezalandırıldı Amedspor…
Üstelik bu cezai uygulama salt Amedspor’a değil, Amedspor için dostluk gösterisinde bulunanlara da reva görüldü…
Örneğin Fethiyespor kendi sahasında ağırladığı Amedsporlu futbolcuları Nazım’ın “yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine” sözleri nedeniyle 5.000 tl para cezası ile cezalandırıldı…
Tabi bunlar saymakla bitmez. Doğrusu geçtiğimiz günlerde yakın bir arkadaşının düğünü nedeniyle Malatya’ya gidip, dönüş yolunda geçirdiği trafik kazası nedeniyle vefat eden Amedspor kaptanı Şeyhmus Özer’e sanal medya (facebook, twitter…) üzerinden nefret söylemi, hakaret, küfür üzerine birkaç kelam edip yazıyı bağlamak.
Amedspor Kaptanı Şeyhmus Özer’i medyaya düşen paylaşımları üzerinden okuduğumuzda İnsani hemhallik üzerine vurgu yapan ve sahiden sporcu kişiliğin olmazsa olmazlığı doğruluğundan tanımak gerek…
“Biz bu ülkede yaşıyoruz. Buraya (Diyarbakır) gelen takımlara çiçek vereceğiz. Buraya gelen takımlara saha vereceğiz. Buraya gelen takımlara iyi davranacağız. Varsın biz onlara gittiğimizde, onlar bize kötü davransın. Biz gene kötü olalım, onlar iyi olsun! Ne yapalım…” Sözlerinin sahibi rahmetli kaptan Şeyhmus Özer…
Bir defasında “uçan Kürt, attın yine golünü…” diye yazan arkadaşlarından birine cevaben şunları yazar: “Kürt-Türk muhabbeti yapacaklar yine millet zaten cahil, boşver. Her türden insan var listemde, ben yorumunu silmedim, sen sil istersen” diyecek kadar ince düşünen…
Ölümünden sonra yazılanlar belki de bir ölünün ardından söylenmeyecek yazılmayacakların kara listesi olarak tarihin kaydına alınacak türden…
“ateşin bol olsun it oğlu it”, “yok öyleydi yok böyleydi geberdi ya la”, “tüm amed seni takip eder inşallah”, “darısı diğerlerinin başına”, “teröriste neyin başsağlığıdır bu”, “çocuklar ölmesin deyip çoluk çocuğu babasız bırakanların propagandasını yapardı rahmetli”, “en iyi kürt ölü kürt”, “attığı golleri pkk’ya hediye eden şeyhmus özer gebermiştir demiyorsunuzda başsağlığı veriyorsunuz sonrada terör neden bitmiyor?”, “amedsporun en kaliteli iki or..pu çocuğundan biri olan şeyhmus özer ölmüş ne diyelim Allah görüyo sıra deniz naki pi..nde inşallah”
Sadece ilk ağızda benim gözüme takılanları alıntıladım. Ne hale geldik toplum olarak, sanki bunun göstergesi olmalı bunlar…
Bütün yapılan onca haksızlıklara rağmen insan olmayı öğütleyen spor şahsiyeti Amedspor kaptanı Şeyhmus Özer’in ruhu şad olsun…