Diyarbakır üzerine yazdığım birçok yazıdaki vurgumdan artık anlaşılmış olmalı!
Şehir “Alternatif Muhalif Metropol” kimliğini kendine yaşam biçimi haline dönüştürünce ister istemez bu durum bütün alanlara bir şekilde yansıyor.
Spor, özellikle de futbolda yıllardır yaşananlar bunun göstergesi.
Diyarbakırspor şimdilerde artık “tarih” olsa da yaşadıkları henüz unutulmadı. Maç yapmak için gittiği hemen her şehirde tribünlerden atılan sloganlarla o denli ötekileştirildi ki, bugün Amedspor üzerinden yazılan her şey ister istemez Diyarbakırspor’un geçmişte yaşadıklarını çağrıştırıyor.
Üstelik Diyarbakırspor bu denli politik bir kimlik üzerinden kendini dillendirmiyor, ifşa etmiyordu. Kelimenin tam anlamıyla daha “mütedeyyin” bir duruşla futbol oynamaya gayret ediyordu. Ama tabi yine de kentin kimliğinin yükümlülüğünün farkında bir takım olduğunu hissettiriyordu. Örneğin seyirci-taraftar tribünlere astığı pankarta “Seni seviyoruz, seni seveni daha çok seviyoruz” demesinde olduğu gibi…
Diyarbakırspor’a göre, Amedspor kentin kimliksel varoluşundan kaynaklı olarak daha öne çıkan bir duruşa sahip gibi. Oyuncu seçimindeki tercihlerden tutun, taraftar kitlesinin slogan seçimine varıncaya kadar bu böyle.
Üstelik bunun gizli saklı bir tarafı da yok. Hem olması da gerekmiyor zaten. Dünyada kimi futbol kulüpleri içinde çok yaygın olmasa da, örnekleri var. Ve bu “suç unsuru” gibi de değerlendirilmemeli elbette.
Ama hep diyorum ya! Bu tuhaf ülkede sistem sınırları içinde davranmanın, durmanın, örgütlenmenin ve yaşamanın kural olduğu da bir gerçeklik! Ne zaman ki sisteme dair eleştirel bir eda’nız söz konusu olur, o zaman gadre uğramak, ötekileştirilmek, cezalarla haşrolunmanız artık bir kurallar manzumesi haline dönüşüyor.
İşte Amedspor örneği böyle bir örnek. Taraftarların sloganları, oyunculardan bazılarının dillendirdikleri muhalif ve tabi “insani” duyarlıklar futbol örgütlenmesinin en tepesinde ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor, oluyor da!
İşte reel hâlin son örneği 9 Şubat’ta oynanması söz konusu olan Amedspor-Fenerbahçe maçı öncesi çok hızlı bir kararla gündeme düşenlerle ilgili.
Çok haklı olarak Amedspor’a gönül verenler demeye getiriyor ki; Bursa’nın sahasında üstelik seyircisiz olarak Bursaspor’u 2-1 mağlup mu edersin! Al sana cevap, demeye getiriliyor.
Bütün bu girizgâhı yazdıktan sonra mevzuyu neye mi getirmek istiyorum! Tabii ki birkaç gündür spor ve kent gündemine düşen konuya elbette…
Başakşehirspor maçında sahada atılan sloganlar gerekçe gösterilerek Amedspor’a bir maç seyircisiz oynama cezası verilmiş. Çok hızlı bir kararla da bu seyircisiz oynama cezası Fenerbahçe ile yapılacak çeyrek final ilk karşılaşmasına denk getirilmiş!
Yetmezmiş gibi as futbolcusu Deniz Naki’ye de sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle 12 maç sahalardan uzak tutulma cezası verilmiş.
Haksız ve hakkaniyetsiz olduğu aşikâr. Hem sloganlar nedeniyle verilen ceza, hem de alelacele gündeme getirilmesi!
Tabi kent istiap haddinin üzerinde politik bir kimlikle kendini dünyaya anlatınca, bu hep böyle dünyaya ifşa oluyor dedik ya! Aynen öyle.
Amedspor taraftarları ve tabi yöneticileri de doğal olarak “seyircisiz oynama yasağı iptal edilmez ise Fenerbahçe maçına çıkmama” gibi bir durum söz konusu olabilir diyorlar.
Umuyor ve diliyorum ki; Amedspor kulüp yöneticileri böyle bir yanlış kararın altına imza atmazlar. Seyircisiz de olsa güçlü bir performans gösterilerek o maça çıkılmalı. Fenerbahçe seyircisinin de büyük kitleselliği dikkate alınarak Amedspor’u tanımaları, merak etmeleri, onun üzerinden geçmişte kendilerinin de yaşadığı mağduriyetler üzerinden yine bir kulübün nasıl mağdur edildiğini dünya âleme göstermesi açısından önemli.
Son sözüm Amedspor’adır: 9 Şubat Salı günü çıkın sahaya ve cesurca maçınızı yapın. Taraftarınıza iyi bir sonuç armağan edin. Ve seyircisiz de sonuç alınabileceğini dünya âleme gösterin.
En büyük muhaliflik kendi işini en zor koşullarda bile başarıyla taçlandırmaktır.
4 Şubat 2016 Diyarbekir