Dün sosyal medya üzerinden Malatyalı bir din âliminin vaazını dinledim.
Özeti şuydu;
‘Uyuşturucu madde kullananı AMATEM’de tedavi ettirip normal yaşama döndürmek mümkün, İslam adına maddeye dalan, makam, mevki, lüks araç, koruma, kraliyet ailelerini kıskandıracak düğün merasimleri düzenleyenleri, kınadığımız her şeyin başına İslam kelimesini kullanarak yapan, koltuk bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek. Dünya ve madde bağımlısı Müslümanları kim düzeltecek. Statükosunu devam ettirmek adına olan bitene sesini çıkarmayan din adamlarımızı kim tedavi edecek. Kimse kusura bakmasın, bu gidişat doğru değil. Rabbim hepimize uyanmayı, derlenip, toparlanmayı nasip etsin.’
Evet. Vaaz uzun, ancak özetinde, İslam adına İslam’ın yolunu kendi menfaatlerine yönlendiren, rotasını şaşırmışlar için yapılmış bir konuşma, bugün içinde bulunduğumuz durumu çok net ifade ediyor, uyarıyor.
AMATEM ile ALLAH arasında gidip-gelen bir nesilden, belki de bir güruhtan söz ediyordu hoca.
Zaten konuşmasının bir bölümünde ‘Bu güruh’ diyor.
Benzetme mükemmel.
Maddenin her türlüsü kafa bulandırıyor.
Uyuşturucu maddeden dönmek belki tedaviyle, telkinle, bir köşeye çekilerek kendini dinleyerek mümkün olabilir de, maddenin hayatla ilgili olanına; para, pul, şan, şöhret, makam, mevki için mücadele edenleri, verdikleri bu mücadeleden geri döndürmek genelde mümkün olmuyor. Çünkü öyle olmak için büyük mücadele veriyorlar, her şeyin üstüne basıyor, eziyor ve yürüyorlar.
Bugün tanıklık ettiğimiz gibi.
Onlar ‘Cennetlerini’ bu dünyada yaratıyorlar ve içinde yaşıyorlar.
Sağa, sola, önlerine, arkalarına bakmıyorlar.
Etraflarındaki, aç, susuz, ekmek bulamayan, ilaç alamayanları görmüyorlar.
O Zaman;
AMATEM düzeltir
ALLAH çarpar
Diye de uyarmak lazım sanırım.
Malatyalı hoca’da bunu yapıyor aslında.
AMATEM düzeltir, çünkü insani duygular harekete geçtiği içindir.
ALLAH çarpar, çünkü şeytani planlar devrededir.
İki örnekten sonra da topyekûn düzelin, düzelelim, İslam adına doğru olanı yapalım’ telkininde bulunuyor imam efendi.
Son yıllarda cami hutbelerinde hiçbir şekilde duymadığımız gerçekleri dinleyince, bütün alanlarda bu ülkenin gerçek sahiplerinin varlığına bir kez daha inandım. Ülke, rotasından çıkanların yönettiği, yöneteceği bir ülke değil, gerçek sahipleri var.
Uyararak, doğru yola davet ederek, ‘Kendinize gelin’ diyebilenlerin varlığını hissettim, cami imamının hutbe konuşmasından.