Sunu
İlginç bir milletiz vesselam!
Kendimizi yormayız, kazaya, belaya karşı önlem almayız, her şeyi Allah’a havale ederiz, iş kazalarına karşı önlem almak için çaba da sarf etmeyiz!
1
Maden ocaklarında, galerilerinde hiçbir önlem almazlar, yaşam odası yapmazlar, gelişmiş ülkelerde de göçükler olur ama can kaybı olmaz, çünkü galerilerinde yaşam odaları vardır, göçüklere karşı her tür önlemler alınmıştır.
Bizim ülkemizde galerilerde önlem almazlar, katliam gibi göçükler olur, fıtrat deyip geçiştirirler. Suçu da Allah’a yüklerler!
Zamları otomatiğe bağlarlar, düzenli bir şekilde peridiyodik aralıklarla zam yaparlar ardından küfredercesine bağırıp, çağırırlar:
“Zamları Allah yapıyor!” derler…
Suçu Allah’a yüklerler!
2
Japonya’da ve gelişmiş ülkelerde deprem olur, az hasarla atlatırlar, biz de deprem olur, 50 binden fazla insanımız ölür, şehirler altüst olur, yapılar maket gibi tuzla buz olur. Dünya devletlerinin yolladıkları yardımlar parayla satılır, gıda maddeleri ve çadırlar, konteynırlar para karşılığında satılır, gelen yardım paraları da depremzedelere dağıtılmaz, sonra kader deyip geçiştirirler!
Kader kendi halinde bir şarkıcı, Kader’in depremle ne tür bir ilintisi var, gel de işin içinden çık! Kader diyemeyiz çoğu sizin bok yemeniz!
Biz öyle bir ülkeyiz ki; hayırdan şer, ‘şer’den hayır çıkartırız, olmayacak duaya da amin deriz! “Kaşların arasına domdom kurşunu değdi” şarkısı eşliğinde çiftetelli oynarız!
-Şaşırınca Allah’ın hikmeti deriz, aklı ziyanlara da Allah’ın hikmeti deriz!
Allah’ın hikmeti işte!
-Kim lan bu Hikmet!
Ben tüm yaşamım boyunca bildiğim Hikmet’lerden hiçbir hayır görmedim, göreni de duymadım…
Bir Hikmet vardı; hükümet adamıydı, öyle Çetin falan da değildi, silikti, en yetkili zamanında köyünü yaktılar, o sadece seyretti, belki de emri o verdi bilinmez?
Bir Hikmet vardı; Trt’de konser sunardı, müzik zevkim köreldi, az daha izleseydim kanser olurdum!
Bir Hikmet vardı Kemalist’ti; rejimi öve-öve bitiremezdi, methiyeler dizerdi, sonra rejimin üvey evladı oldu, şiirde Nazım oldu, her millete her ırka şiir yazdı ama burnunun dibinde katliamlara maruz kalan Kürtleri görmezden geldi!
Bir Hikmet tanıdım hükümet gibi adamdı; o da çok bencildi, egosu hep tavandaydı! Hikmetinden sual sorulmaz ama bizim Hikmetler hep böyleydi!
İyilik de kötülük de Allah’tan gelir derler, yok öyle bişey, hiçbir kötülük Allah’tan gelmez… Kötülükler insanlardan gelir, tüm kötülüklerin anası insanlardır!
*
Allah’ın hakkı üçtür derler, ben de üç Hakkı tanıdım; biri Çımbıl Hakko boksördü, hem de “Fare Ganyan” koşusu düzenlerdi, bit koşusu düzenlediği de söylenirdi, ilginç adamdı vesselam, şeytani işlere kafası çalışırdı!
Bir Hakko daha bilirim “Vitali Hakko”; sonra değişime uğradı “Vakko”laştı marka oldu…
Bir Hakkı daha tanıdım, “Ortopedi” işiyle iştigal ederdi, güzel adamdı hoş sohbetti, ama kadınlara karşı zaafı vardı, gömlek değişirir gibi sevgili değişirirdi, ayran gönüllüydü… Bir bacağı dizden aşağısı takmaydı, takma bacağı da kendi imalatıydı… Olur, olmaz saatlerde olur-olmaz şeyler isterdi beynimin V kayışı atınca takma bacağını alıp eve giderdim…
Dinsizin hakkından imansız gelir misali!
Bir de toplumsal Hakkı’lar vardır:
İşçi Hakkı, Hayvan Hakkı, Çocuk Hakkı, Kadın Hakkı süregider, ne Hakkıymış be bukalemun gibi her şekle giriyor, her yerde bitiyor!
Haksızlığa uğrayınca hakkımı isterim, hakkımı, hakkımı helal etmiyorum, al sana helal Hakkı, tepe-tepe kullan!
Ve haksızlığa uğrayan hakkızedeler düğmelerini ilikleyip saygı duruşunda bulunurlar: Büyüksün Hakkı abi!
**
Neme lazım bir milletiz, günlük yaşarız, düzensiz-programsız, her şeyi Allah’a havale edip, yarına Allah Kerim der işin içinden çıkarız…
Bir Kerim bilirim; çevre yolunda özel otosuyla seyir halindeyken eşeğe çarpmıştı, Trafik Kurallarına göre eşeğin kaçta kaç kusurlu olduğu, Kerim’in kaçta kaç kusurlu olduğu anlaşılamadı, çünkü rapor hazırlanmadı!
Bir Kerim tanıdım; tövbekâr olup Hacı oldu, eşinin kapanmasını istedi nafile, boşandı! Dini bütün bir imamın kızıyla ikinci evliliğini yaptı, Kerim Amca güzel insandı, dinini en güzel şekilde yaşayan haktan yana biriydi…
Bir aile gezmesinde Kerim Amca eşine dönerek:
“Hanım Atatürk’ü mü çok seviyorsun yoksa Allah’ı mı?”
Eşi hemen cevabı yapıştırır;
“Ama Kerim Atatürk bizi kurtardı!”
Kerim Amca çok öfkelenir:
“Hanım-hanım Allah’da bizi yoktan var etti!”
“Ama Kerim Atatürk olmasaydı çarşaf giyecektik!”
Kerim Amca eşine Allah’ı daha çok seviyorum dedirtemedi…
Bir Kerim daha tanıdım; Kahveciydi, ağır abiydi, Kürt Kerim derlerdi!
Güzel adamdı bitpazarında işlettiği işçi kahvesini işletirdi, müşterileri işçiler, yoksullar, işsizler, garibanlardı, Mersinliler Kürt Kahvesi derlerdi…
Hikâye bu kadar!