ANF’ ye göre, KCK’ nın açıklamasında, Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda BDP’ ye yönelik hakaretlerinin arttığı savunulurken, “Bir taraftan hakaretler yaparken, diğer taraftan da tehditler savuruyor. ‘İmralı’ya giden heyetleri ben belirlerim’ diyor. ‘BDP Adalet Bakanıyla iyi geçinsin, yoksa adaya gidemez’ tehdidi yapıyor. Hükümet’in İmralı’ya giden heyet üyelerinden Selahattin Demirtaş’ ı engellemesine yönelik eleştirilerden sonra bu açıklamalarda bulunulmuştur. Daha önce de defalarca heyetten bazı isimlerin İmralı’ya gidişini engelledikleri bilinmektedir.
Başbakan ve AKP’nin bu söylem ve uygulamaları kendilerinin de demokratik çözüm süreci olarak ifade ettikleri sürecin bir tarafı olan BDP’ ye yöneliktir. Böylece BDP heyetinin bu süreci başlatan Öcalan’la yaptığı görüşmelere müdahele edilmektedir. AKP hükümetinin süreci geliştirecek görüşmelere kolaylık sağlaması gerekirken, görüşmeleri anlamsız hale getiren ve kendi istediği gibi sürmesini isteyen müdahaleler ve saldırılarda bulunması süreci sabote etmek anlamına gelmektedir. Eğer bir tarafın heyetlerine keyfi müdahale ediliyorsa orada görüşme ve diyalogdan bile söz edilemez. Zaten taraflı tarafsız herkes, AKP’nin bu heyetlere müdahalesinin sürecin ruhuna aykırı olduğunu söylemektedir. Öcalan’la görüşen heyetlere müdahale edilmesi AKP'nin bir çözüm zihniyeti olmadığını göstermektedir. Öcalan ‘Sürecin ilerlemesi için başka siyasi partiler, aydınlar, sivil toplum örgütleri, Kürt siyasi partileri ve şahsiyetleriyle görüşmem gerekir’ derken, milletvekili olan BDP heyet üyelerinin engellenmesi süreci bitirmekten başka anlama gelmemektedir. AKP süreci bitirdim demiyor, ama süreci bitirdiğini ortaya koyan her şeyi yapmış bulunmaktadır” denildi.
-“AKP’NİN SÖYLEM VE TUTUMLARI TAHAMMÜL EDİLMEYECEK NOKTAYA GELMİŞTİR”-
Açıklamada Başbakan Erdoğan’ın, eski devlet yetkilileri gibi “Kürtler akıllı uslu olsunlar, yoksa karışmayız ha” diye tehdit üslubunu kullandığı öne sürülerek, şöyle devam edildi:
“Adalet bakanı da mazlum ve hakları gasp edilmiş Kürt halkının temsilcilerine ‘İstikrarı bozmayın’ demektedir. İstikrardan, barıştan ve huzurdan anladıklarının, Kürtlerin boyun eğmesi ve sessiz kalması olduğu bir daha görülmüştür. Kürtleri yüzyıllık devlet zihniyeti gibi aşağılayan, hor gören bir anlayışın Kürt sorununu çözmeyeceği açıktır. Her şeyden önce Kürt halkına ve temsilcilerine saygılı olunması şarttır. Bir çözüm zihniyeti olup olmadığı en başta böyle belli olur. AKP saygısız, hakaret edici tarzı ve tehditkar üslubuyla bir çözüm zihniyeti olmadığını bir daha ortaya koymuştur. Süreci tıkatan ve bitiren zihniyetin bu olduğunun da her vicdanlı ve hakkaniyet sahibi insan tarafından görülmesi gerekir. Başbakan ve AKP'nin başta Kürtlerde olmak üzere demokrasi güçlerinde güvensizlik yaratan ve çözüm için adım atacağına dair inancı bitiren bu yaklaşımları kesinlikle bir savaşa hazırlanmayı ifade etmektedir. Çözüm zihniyeti ve niyeti olan bir siyasi gücün kendi konumunu bu duruma getirmeyeceği açıktır.
Bir daha görülmüştür ki, AKP seçim öncesine kadar oyalama yapmakta, seçim yaklaştığında da milliyetçi söylemlerle MHP ve CHP tabanından oy alarak iktidarını sürdürme stratejisi izlemektedir. AKP yıllardır sürdürdüğü politikayı bugün de yürütmektedir. Ancak oyalama politikasını artık sürdüremeyeceğinden şiddetli bir savaşa hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Bazen hakaret eden, saygısız ve sürecin ruhuna uygun olmayan davranışlarına devlet geleneği, dil ve alışkanlıklarını bir anda bırakamıyorlar düşüncesiyle tahammül etmiş olsak da, kamuoyu da görmektedir ki, AKP’nin söylem ve tutumları tahammül edilmeyecek noktaya gelmiştir. Çözüm zihniyeti ve niyeti olmayan böyle bir siyasi anlayışa artık demokratik kamuoyunun dur demesi ve çözüm için demokrasi güçlerinin mücadeleyi yükseltmesi gerekir. AKP'nin politikaları karşısında tek seçenek, mücadeleyi yükselterek Türkiye'nin demokratikleşmesini gerçekleştirip Kürt sorununun çözümünü sağlamaktır.”