Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Öcalan'ın başkanlığa ve koalisyona karşı olmadığını, HDP'nin onun adına yalan söylediğini iddia etti ve Öcalan bunları yakalasa ‘Her şeyi mahvettiniz’ diye sopayla kovalar diye düşünüyorum." dedi.
“Kandil İmralı üstünde otorite kurmaya çalışıyor”
Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Yalçın Akdoğan, Öcalan’ın HDP ve PKK’nın söylem ve eylemini tesvip etmeyeceğini söyledi;
“Sürekli Öcalan adına yalan söylüyorlar. ‘Öcalan başkanlık sistemine karşı, koalisyona karşı…’ Külliyen yalan! Öcalan bunları yakalasa ‘Her şeyi mahvettiniz’ diye sopayla kovalar diye düşünüyorum. HDP eksen kayması yaşadı. Diyarbakır’dan Cihangir’e saptılar. HDP tabanı bunun hesabını yöneticilerden sormalı…Kandil, silah bırakmaya karşı olduğu için İmralı’nın üstünde bir otorite kurmaya çalışıyor."
“Gerilimi başlatan hamle Demirtaş’ın ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sözü”
Başbakan Yardımcısı Akdoğan Hükümet-HDP gerilimini başlatanın Demirtaş’ın seçim öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan söylemi olduğunu söyledi;
“Kürt meselesini kim çözmek istese, bir mekanizma harekete geçirilmiştir. Erdoğan’ı ve süreci bitirmek için birtakım girişimlerin harekete geçirildiğini görüyoruz. HDP’yi sürece ihanet etmiş olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız olumluyken niye Dolmabahçe’ye tepki gösterdi? Bunu düşünmeleri lazım. Gerilimi başlatan asıl hamle, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı’nı hedef almasıdır. 17 Mart’ta Demirtaş, üç kere “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” dedi. Siz niçin rakibiniz olmayan birini hedef aldınız? Sayın Cumhurbaşkanımız 21 Mart’ta izleme heyetini doğru bulmadığını söyledi. Bu takvimi doğru okumak lazım.”
“150’ye yakın terör saldırısı yapılmıştır”
Akdoğan PKK ile HDP arasında direkt ilişki olduğunu savundu ve şunları söyledi;
“Örgütle parti arasında ilişki var mı? Var. Örgüt mü partinin amacına hizmet ediyor, parti mi örgütün amacına hizmet ediyor? İki ilişki de yanlıştır. Demokratik bir yapıda böyle bir ilişki nasıl olabilir? Bu çarpık ilişkinin reddedilmesi gerekiyor. Seçimden sonra örgüt eylemlilik kararı almış, bunu defalarca ifade etmiştir. 7 Haziran’dan sonra terör örgütü 150’ye yakın terör saldırısı yapmıştır. Burada kimse hükümete fatura kesmeye kalkmasın.”
“PKK, DEAŞ’ı kaldıraç olarak kullanıyor”
Başbakan Yardımcısı, PKK’nın IŞİD’in eylemlerini propaganda ve eylem amacıyla kullandığını iddia etti;
“PKK, DAEŞ’i kaldıraç olarak kullanmaya çalışıyor, örgütü meşrulaştırmaya çalışıyor. 108 ülkeden 16 bin kişinin Türkiye’ye girişi yasaklandı. ‘Hükümet Suruç’un altında kalır’ derken hükümet üste çıktı. ‘Bunu nasıl istismar ederiz?’ dediler ve altında kaldılar.”
“HDP süreci sabote etti”
Akdoğan HDP’nin süreci sabote ettiğini savundu;
“Barajı geçmek için süreci feda ettiler. İnsanlar bunlara niye oy verdi? Demek ki oy almanızın sürece olumlu bir etkisi yok. Tam tersi olumsuz bir etki yaptı. Koalisyon denklemlerinde yeri yok, süreçte anlamı yok. O zaman niye milleti kandırıyorsunuz? AK Parti varsa, çözüm var. AK Parti güçlü bir şekilde iktidar olursa meseleler çözülür. HDP süreç karşıtlarıyla işbirliği yaparak süreci sabote etmiştir.”
“Gezi olayları örgütün dengesini bozdu”
Yalçın Akdoğan Gezi olayları ve 17 Aralık sürecinin, örgütte AK Parti'nin iktidarı kaybedeceği düşüncesi doğurduğunu söyledi;
“PKK’nın yapması gereken bir, eylemsizlik; iki, Türkiye’yi terk etme. Bunların hangisini yaptı? Bir yasa olduğu için mi Türkiye’de kırsalda birtakım adamlar ellerinde silahla dolaşıyorlar? Şimdi diyorlar ki, yasa çıkar, rahat rahat çıkalım. Güvenlik güçlerinin ne olacağı konusu, devleti ilgilendirir. Bu Meclis’te PKK’nın muhatap olması, meşrulaşması için bir çabadır. Nasıl geldilerse, öyle giderler. ‘Yasa çıkacaktı, çıkmadı’ üzerine bina etmeye çalışıyorlar. Mart ayında çağrı yapıldı, Mayıs ayında Gezi olayları meydana geldi. Gezi olayları örgütün dengesini bozdu. Sonra da 17 Aralık vesaire, örgüt atacağı adımlardan geri durdu.”
“Dolmabahçe mutabakat değildi”
Yalçın Akdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda okunan ortak bildirinin bir mutabakat olmadığını da söyledi;
“Üzerinde anlaşılmış bir mutabakat olmamasına rağmen, Nevruzda Diyarbakır’da bir mutabakat var havası oluşturuldu. Dolmabahçe’de okunan ortak bir metin veya mutabakat değildi. Buna bir yol haritası denebilir. Siyaset kurumunun tartışması gereken kavramlar vardı. Öcalan’ın silah bırakma çağrısı önemliydi. Silahların susması halinde, siyaset kurumunun her türlü şeyi tartışabileceğini gösteriyordu. Dolmabahçe özel olarak kurgulanan bir yer değildi. O gün cumhurbaşkanımızla benim hiçbir görüşmem olmadı. O gün her ayrıntıyı cumhurbaşkanı biliyordu falan, külliyen bir yalan! Her verdikleri ayrıntı yalan! Kafadan bir şeyler uyduruyorlar. İzleme heyetiyle ilgili konuşulan isimlerden sayılara kadar hepsi yalan.”