TİGRİS HABER - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avukatları, Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere tutuklama kararını veren İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne itiraz dilekçesi sundu. Avukatların hazırladığı 40 sayfalık dilekçeyi, Asliye Ceza Mahkemesi, üç gün içinde inceleyerek kararını verecek. Mahkemenin itirazı reddetmesi durumunda ise Özer'in avukatları bu kez üst mahkemeye itiraz dilekçesi sunacak.
İtiraz dilekçesinin sunulmasının ardından, Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer, adliye önünde basın açıklaması yaptı.
“HUKUK DEVLETİNE OLAN İNANCI YOK ETMİŞ BİR YARGILAMA SİSTEMİ”
Seraf Özer, şunları kaydetti:
''Öncelikle bu sürecin beni daha da güçlendirdiğini söylemek istiyorum. Mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ahmet Başkanımız gayet iyi, gayet dik ve güçlü duruyor. Biz ailecek de bu sıkıntıları aşacağız. Hep birlikte hak, hukuk, adalet diye çıktığımız bu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Ahmet Başkan'ı da ben her gün ziyarete gidiyorum ve her gün de ziyaret etmeye devam edeceğim. Kendisinin durumu gayet iyi. Bir sıkıntısı yok. Fakat tabiki bu yaşananlar bir zûl. 38 kitap yazmış, 350 üzerinde makalesi, bildirisi olan, 40 yıldır bu devlete hizmet etmiş bir akademisyeni, saygın bir bilim insanını bir şafak operasyonuyla, bir günde jet hızıyla tutuklamış olmaları sonrasında yaşananları gördüğümüzde trajikomik bir olay olduğunu görüyoruz. Bu, vatandaşların hukuk devletine inancını yok etmiş bir yargı sistemidir. Ülkenin bu durumda olması, yargının bu durumda olması umut ettiğimiz Türkiye hayalinden bizi uzaklaştırıyor. Ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Sorgu esnasında yöneltilen sorularda ilk önce hüküm verilmiş. İddialara karşı biz bütün somut delilleriyle açıklamalarımızı yaptık. Tamamen mesnetsiz, bırakın tutuklanmayı, isnat edilen suçun bile ne kadar haksız hukuksuz olduğunu ortaya koyuyor. 15 yıl önce konuştuğunuz birinin ailesinden birisi bir soruşturma geçirmesi sebebiyle Ahmet Başkan'ın terör örgütüyle irtibatta olduğu iddiasında bulundu. Ben Ahmet Özer'in kızıyım. Hayatımdaki en büyük onur da Ahmet Özen'in kızı olmaktır. Benim için en büyük onur da Profesör Doktor Ahmet Özer'in kızı olmaktır. Bu itham karşısında Ahmet Özer'in kızı olarak benimle irtibata geçen tüm değerli basın mensubu arkadaşlarımız da aynı şekilde yargılanabilirsiniz demektir bu. Bu, hepimizin, bu ülkede yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hukuk devletine olan inancını yok etmiş bir yargılama sistemi.”
"BUGÜN HİÇBİRİMİZİN HUKUK GÜVENLİĞİ YOK"
Özer, şöyle devam etti:
“Bu, bugün hiçbirimizin hukuk güvenliği olmadığının bir göstergesidir. Beni bir hukukçu olarak da gerçekten hayrete düşürdü. Ülkenin bu durumda olması, yargının bu durumda olması gerçekten Türkiye hayalinden bizi uzaklaştırır durumda. Fakat inanıyorum ki, dün Ahmet Başkan'ın hesaplarından yayınlanan mesajlarda da söylendiği üzere hak, hukuk ve adalet muhakkak bu ülkede olacak. Ben sadece bir şeyi belirtmek istiyorum... Ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Bu, zaten Ahmet Başkan'a sorgu esnasında yönetilen sorularda da ilk önce hüküm verilmiş. Daha sonra da yargılama yapılıyormuş gibi, kamuoyuna, sosyal medyaya, basına verilen tamamen gerçek dışı iddialarla halkın, vatandaşın kafasını bulandırılmak isteniyor. Ahmet Başkan'ın tutuklu olmasının sebebi de budur. Bir suçlu algısı yaratmaktır. Herkesten ricam şu; lütfen hepimiz bilgi sahibi olmadan bir fikir sahibiymiş gibi hareket etmeyelim. İddialara karşı biz bütün somut delilleriyle açıklamalarımızı yaptık. 140 sayfa kadar delillerimizi sunduk. Ve tamamen mesnetsiz, tek biri dahi bırakın tutuklanmayı, isnat edilen suçun bile ne kadar haksız, hukuksuz olduğunu ortaya koyuyor. Hepsi mesnetsiz iddialar. Zaten bir hukuki süreç olmadığını, yani yargı eliyle yargının bir sopa olarak kullanılarak... Ben bu haksızlığın karşısında dimdik duracağım. Herkes yanımızda. Bunu hissediyoruz. İşte bu, halkın sesi. İstedikleri kadar tek kişilik bir hücreye atsınlar. Ahmet Başkan, dimdik; dimdik olmaya da devam edeceğiz. Bu haksızlık, hukuksuzluk karşısında da asla sessiz kalmayacağız."(ANKA)