Çocukluğumuz da televizyonların Bilgisayarların hayal bile edilemediği yıllarda akşamları evlerimizde büyüklerimiz bizler hikaye ve fıkralar anlatırlardı.bunlar yazılı değil.yani kitaplardan değil.onlarda büyüklerinden öğrendikleri sözlü hikayelerdi.bu ve benzeri hikayelerin kaybolmaması adına yazılı hale getirmek istedim.”söz uçar yazı kalır”.diyerek hikayemize başlayalım. Yüzyıllar önce çok yoksul bir adam varmış. Yoksulluktan ve sefaletten bıkmış kaderine isyan etmiş. Yaşadığı yeri terk etmiş, kaderini aramaya çıkmış. O zamanlar ulaşım olmadığı için yürüyerek kaderini aramaya başlamış. Uzun bir yol Yürüdükten sonra karşısına uyuz bir köpek çıkmış ve dile gelmiş.
Ey insanoğlu nereye gidiyorsun demiş. Adam cevap vermiş;
kaderimi aramaya gidiyorum demiş. Uyuz köpek konuşmaya devam etmiş.
kaderini bulursan eğer benim için de şunu söyler misin? O yoldan gelirken uyuz bir köpeğe rastladım, bu uyuz hastalığım nasıl geçer nasıl iyileşirim. Sorarsan sevinirim demiş. Kaderini arayan adam söz, bulursam kaderimi soracağım demiş ve yoluna devam etmiş. Kaderini arayan adam uzun bir yolculuktan sonra her tarafı yemyeşil cennet gibi bir ormana ulaşır. Ormanın içine doğru yol alırken yaprakları gövdesi altın sarısı ağacın altında oturur. Sarı yapraklı ağaç dile gelir ve kaderini arayan adama söyle der.
Ey insanoğlu nerden gelip nereye gidiyorsun. Adam bir titrer ve kendine gelir. ben kaderimi aramaya gidiyorum, der. Sarıağaç konuşmaya devam eder;
Ey insanoğlu eğer kaderini görürsen benim içinde konuşur musun koskocaman bu ormanın içinde yalnız benim yapraklarım ve gövdem sarı diğer ağaçlar benimle alay ediyorlar onlar gibi yeşil olmam için ne yapmalıyım? Kaderine sorarsan çok mutlu olurum, der. Kaderini arayan adam da sarıağaca;
Söz eğer kaderimi bulursam soracağım der ve kalkıp yoluna devam eder. Uzun bir yolculuktan sonra her tarafı surlar ile çevrili bir şehre iner surun kapısından içeri girince kapı nöbetçileri onu önce hamama götürürler. Kaderini arayan adam hamamda yıkanır temizlenir, paklanır dışarı çıkınca nöbetçiler şöyle der;
Ey yabancı misafir bizim şehrimizin belli kuralları vardır. Bu şehre gelen her yabancı misafiri önce hamama götürürüz. Sonra kralımıza misafir olur. Bu gece kralımızın misafirisin. Seni saraya götüreceğiz. Düş önümüze hep kralın sarayına giderler. Kral misafirini çok güzel karşılar ve onuruna çok güzel bir parti verir. Yemekler yenilir, içilir, eğlenceler biter. Kral kaderini arayan adama sorar, nerden gelir nereye gidersin, bana anlat der. Kaderini arayan adam;
Ben kaderimi aramaya çıktım onu aramaya gidiyorum, onu bulmayana kadar durmayacağım der. Kral peki şimdiden yolun açık olsun. Yalnız senden bir ricam var. Eğer kaderini bulursan benim içinde bir şeyler söyle der. Kaderini arayan adam sorar sen bir kralsın senin ne derdin var ki tüm ülkeyi sen yönetiyorsun. Nasıl olur. Kral devam eder,
Evet her emrim yerine getiriliyor ama ben mutlu değilim. Kaderine sorar mısın mutlu olmam için ne yapmalıyım, der. Kaderini arayan adam,
Peki söz eğer kaderimi bulursam ilk senin derdini soracağım der. Kral iyi geceler diler yatağına çekilir. Kaderini arayan adam da kendisine ayrılan odaya çekilir ve yatar. Sabah tez elden yola koyulur. Uzun bir yolculuktan sonra bir dağın tepesine ulaşır. Gür bir ses bağırmaya başlar “beni arıyor muşsun? Çabuk söyle ne istiyorsun?
Adam cevap verir. Kaderim sen misin? Ses cevap verir.
Evet, der. Adam üç sorum olacak kader sor der. Birinci sorum. Sana gelirken bir krala misafir oldum kralın halkının tüm isteklerini yapmasına ve halkını sevmesine rağmen.tüm isteklerinin yerine getirilmesine rağmen dünyanın en mutsuz insanı olduğunu söyledi. Sebebi nedir. kader cevap verir..
Aslında o bir kral değil yüzüne maske takmış çok güzel bir kadındır. Halkına kadın olduğunu söylerse bu sırrını halkı ile paylaşıp evlenirse çok mutlu olacak.
İkinci sorumu soruyorum. Yem yeşil bir ormanın içinde altın yaprak sarısı olan bir ağaç var. Oda diğer yeşil ağaçların kendisi ile alay ettiğini neden yalnız sarı olduğunu öğrenmek istiyor.
O ağaca söyle köklerinin yayıldığı toprağın altında çok büyük altın sandık ve küpleri var. Eğer o altın sandık oradan çıkarılırsa onunda gövde ve yaprakları yeşil olur.
Üçüncü sorumda yola çıkarken uyuz bir köpeğe rastladım. Eğer seni bulursam, uyuzluğunun nasıl geçeceğini sor dedi.
O uyuz köpeğe de ki ne zaman bir aptal adam bulursan onu ye uyuzluğun geçer de.
Adam peki sağ ol dediklerinin hepsini söyleyeceğim der ve geriye yolculuğuna devam eder. Tekrar saraya gelir ve krala misafir olur. Kral adama sorar; kaderini buldun mu? Adam evet buldum ve senin niye mutsuz olduğunu söyledim. Oda bana kral çok güzel bir kadındır. Kadınlığını halkına anlatır ve beğendiği bir ile evlenirse çok mutlu olur der. Kral yüzündeki maskeyi çıkarır. Çok güzel bir kadını karşısında görünce şaşırır. Kadın şöyle der. Bu dünya’da kadın olduğumu ilk sen öğrendin ve ilk defa bir erkek kadın yüzümü gördü o halde gel seninle evlenelim bu ülkeyi birlikte yönetelim. Hep birlikte mutlu olalım. Adam;
Hayır. Çok teşekkür ederim. Ben kaderimi buldum. Memleketime geri döneceğim der. Kadın yalvarır yakarır adam evlenmeyi kabul etmez. Sabah yoluna devam eder. Altın sarısı ağacın altına gelir oturur. Ağaç sorar kaderini buldun mu? Evet buldum peki benim derdimi söyledi mi? Adam evet sordum senin yeşerdiğin toprağın altında tonlarca altın var eğer onlar çıkarılırsa seninde yaprakların diğer ağaçlar gibi yeşil olur. Ağaç adama der ki o zaman çıkar ve altınları adam;
Hayır der. Benim zamanım yok, ben köyüme gidiyorum. Yalnız sana şu iyiliği yapacağım. Yakındaki köylülere haber vereceğim. Onlar gelsin çıkarsınlar. Ağacın altından ayrılır. En yakın köydeki köylülere durumu anlatır. Köylüler kazma kürekleri ile ormana doğru yol alırken kaderini arayan adam yoluna devam eder. Dereye gelir uyuz köpek dile gelir.
Ey insanoğlu hoş geldin. Kaderini buldun mu? Evet buldum der. Köpek ;
Peki benim için ne dedi? Diye sorar. Kaderini arayan adam başından geçen tüm olayları anlatır ve kaderim dedi ki . o uyuz köpeğe söyle ne zaman bir ahmak ve aptal adam bulursan onu yesin, uyuzluğu geçer. Uyuz köpek hoş geldin demek dermanım senmişsin, hikaye son bulur.sizce böyle Ahmak insanlar aramızda var mıdır.veya bu ahmak adam hikayesi kim veya kimler için söylenmiştir.yorumu sizlere bırakıyorum.saygılarımla…İsa Tekin