Yazıma başlamadan önce bir hikaye anlatmak istiyorum;
"Adamın biri hapis cezasını yattıktan sonra cezaevinden beraat etmiş. Mahpushane arkadaşlarıyla "Nasıl olsa birkaç gün sonra tekrar buralardayım" diyerek vedalaşmamış. Aradan uzun bir süre geçmiş, adamdan ses seda yok. Arkadaşlarından biri arayıp: "Nasıl olsa tekrar geleceğim diyerek bizimle vedalaşmadan gittin, fakat gelmedin. Neden böyle bir şey yaptın." diye sormuş. Adamın cevabı ise günümüz gerçekliğini gözler önüne seriyor: "Evet, dışarıya çıkmadan önce bir şerefsiz vardı, onu temizler, tekrar gelirim, sandım. Dışarı çıktım şerefsizler o kadar çoğalmış ki hangi birini temizleyeceğimi bilemedim. En iyisi köşeme çekileyim" dedim.
Romalı düşünür Seneca, Ahlak Mektupları adlı kitabında "Dıştan bakılınca gösterişli, görkemli olanların tartıya vuruldular mı gerçek değerleri çıkar ortaya." demiş.
Ülkemizde son zamanlardaki ahlaksızlığın baş rollerine baktığımızda Seneca'nın ne kadar haklı olduğunu görebiliyoruz. Aynı ülkeyi, aynı kenti, aynı mahalleyi, dahası aynı berberi, aynı lokantayı, aynı apartman dairesini paylaştığımız bu ahlaksızlar topluma öyle bir kamufle olmuş ki, ancak hassas bir tartı gösterir, gerçek değerlerini. Adalete bile kendi çıkarları doğrultusunda yön veren bu ahlaksızlar, Allah'ın adaletinin şaşmayacağını, terazisinin hassas olduğunun, gerçek değerlerinin elbet bir gün gün yüzüne çıkarılacağını bilemediler.
Son zamanlarda öyle distopik bir topluma bürünüp, kendimizi ahlaki erozyonun içerisinde bulduk ki, MHP Eski Diyarbakır İl Başkanı Cihan Kayaalp, bu ahlaksızlık erozyonuna neden olan bileşenlerin sadece görünen kısmı. Buz dağının görünmeyen kısmının görünen kısmından daha çok olduğunu biliyorsunuzdur. Yaşadığımız toplumda o kadar cihan kayaalp'ler var ki...İnanın hikayede anlatıldığı gibi hangi birini terbiye edeceğimizi bilemiyoruz. Terbiye demişken, hapishaneden çıkan adamın adalet anlayışı gibi bir terbiyeden bahsetmiyorum elbet. Cezayı verecek olanlar bizler değiliz ama cüretkâr bir şekilde ahlaksızlık yapan bu mahlukatların en ağır cezaları alması için kamuoyu oluşturmak bizim elimizde. Ama öncelikle bunların ahlaksızlıklarını gün ışığına çıkarmamız lazım. Bunun için de ebeveynlere büyük görevler düşüyor. Çocuklarınıza güvenin, sizlere çekinmeden her şeyi anlatabilmelerini sağlayın. Karşınıza bu tür bir şikayetle geldiğinde, inanmamak yerine olayı araştırın. Topluma entegre olmuş bu toksinleri toplumdan hep birlikte soyutlayalım.