Ağustos sendromu!

NACİ SAPAN

Ağustos şimdiden sendromlu bir ay olacağını ilan etti. Yerel seçimlerden çıkar çıkmaz partiler, liderler Ağustos ayını, yani Cumhurbaşkanlığı seçimini gündeme getirerek yerel seçimlerle ilgili tartışmaları bu noktaya odakladı. Başarı-başarısızlık, partilerin oy oranının düşüşü veya yükselişi gibi yapılması gereken analizler kısa bir sürede Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gölgesine mahkûm edildi.

Cumhurbaşkanının seçilmesi için nasıl bir yöntem izlenecek?

Halk mı seçecek?

Yasa değişikliği ile Parlamento mu seçecek?

Mevcut aday görünenlerin dışında birileri mi öne çıkarılacak?

Bunların hangisi söz konusu olursa olsun, hiç fark etmez. Siyasi istikrarsızlığın ülkenin birinci gündem maddesi olması kaçınılmaz. Büyük çoğunluk Başbakan Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmaması için yoğun bir çaba içinde. Başbakan Çankaya’ya çıkmak için olabilecek bütün yolları deneyecek. Bu nedenle erken genel seçim, ara seçim formülleri de dâhil olmak üzere masaya yatırılmış tüm formüller deneneceği için mevcut durum siyasi istikrarsızlığa işaret ediyor.

Kürtlerin iktidarla yürüttüğü çözüm, demokratikleşme sürecinin sağlığına da hitap eden bu sürecin yürümesi veya tıkanması gibi konuyu tartışacak olursak, ortaya çıkacak olan istikrarsızlığın özelde Kürtlerle ilgili olduğunu da görmek gerekiyor.

Kürd kanadından gelen iktidarla sürecin yürümediği, yürümeyeceği şeklindeki açıklamalara baktığımızda; ciddi sıkıntıların olduğunu anlayabiliyoruz. Yerel seçimlerden önce verilen mesajlardan da ortada ciddi bir müzakerenin olmadığına dair fikir edinmiştik. Karşılıklı bir güvensizliğin var olduğu gerçeğinden hareketle duruma bakmakta yarar var. KCK ve Abdullah Öcalan’ın sorunların çözümüne yönelik yaklaşımının stratejik olduğunu bilerek konuya yaklaştığımızda, süreci iktidarın dışına taşırma ihtimalini de gözden kaçırmamız gerekir. BDP ve KCK kanadından gelen açıklamalar da bunun böyle olduğunu söylüyor.

İktidar, Ağustos ayına kadar Kürtlerle yeniden sıkı-fıkı bir ilişki mi geliştirecek, yoksa ‘Çözülmeyen bir şey kalmadı, bu kadar’ mı diyecek? İşte asıl sıkıntı da burada başlayacaktır. Başbakan Cumhurbaşkanlığı konusunda ihtiyaç duyarsa BDP ile yakın teması deneyebilir. BDP dışındaki güçlerle durumu garantiye alırsa böyle bir yakın teması denemeyecek gibi duruyor. Bu nedenle BDP’nin cumhurbaşkanı seçimi konusundaki tavrı, yapılması gerekenleri şimdiden kamuoyuyla paylaşarak ortaya koyması son derece önemlidir.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.