‘Beyazın’ sadece bir renk olmadığını en iyi Afrika ve Amerika’daki siyahîler bilmektedir. Buralarda beyaz demek ırk demektir. Bu tanımlama aynı zamanda imtiyazlar üzerine kurulmuş bir statüdür. Bu toplumsal yapı içerisinde ayrıcalıklı statüsünü içselleştiren beyazlar; renk imtiyazının getirdiği olanak ve imkânlardan, ayrıcalıklarından vazgeçmemek için çok güçlü dirençler oluştururlar. Bu yüzden; siyahî ve beyazların iç içe olduğu devletli yapılarda, beyazlar her zaman üstün ırk olduklarını düşündüler. Beyazların içinden bu statü farklılığına karşı olanlar ise; çoğu durumda ayrıcalıklarını kaybedeceği ve ağır bedel ödemek zorunda kalacağı korkusuyla; aktif tavır almaktan kaçınmışlardır.
Siyah Bilinç Hareketini geliştirmeye çalışan Steve Biko; Fanon’un ‘Siyah Bilinci’ni, bir kurtuluş felsefesi olarak ele alır ve pratikleştirmeye çalışır. Siyahların kendilerini beyazlar karşısında değersiz görmelerini, farklı çevrede yaşamalarından, öteki görülmelerinden dolayı komplekse kapılmalarını şiddetle eleştirir.
Siyah Bilinç Hareketini geliştiren Steve Biko; Eldridge Cleaver’in “ Eğer çözümün bir parçası değilsen, o halde sorunun bir parçasısın…” sloganı etrafında bir mücadele grubuna dönüştürür. Ezilmenin ve zulmün kaynağı olan ırkçılığa karşı; halkın dikkatinin çekilmesinin gerektiğinin altını çizerek, öncelikle ruhun bu işe adanması gerektiğini belirtir.
Siyah Bilinç Hareketi; siyahın kendisi olmasına ilişkin gurur ve cesaret aşılama hareketi olur. Başarı için; beyazların üstünlük, siyahların aşağılık kompleksinden kurtulup; özgüven ve öz saygı kazanmasını önceliği olarak görür.
Biko; siyah bilinç hareketini toplumun en yoksul kesimlerinin yaşadığı gecekondulardan başlatır. Gecekondularda yaşayanların haklarını, hukuklarını öğrenmelerini, vatandaşlık üzerine düşüncelerinin gelişmesi için herkesin bu konuda kafa yormasını önemli görür. Yoksulların ve en çok ezilenlerin yaşadığı gecekondularda örgütlenerek, yürütülecek mücadelenin daha sağlam temellere dayanarak, yükseltileceğine inanır.
Steve Biko, bir taraftan gelişen mücadeleye etkin olarak katılırken; bir taraftan da; mevcut politikaları eleştirir. Sömürgecilik sonrasında yapılması gereken ekonomik-politik politikalar oluşturmak için teorik çalışmalar yürütür. Biko; tarihleri aşağılanmış, kültürleri parçalanmış, kendilerinden utanan, beyazlara hayranlık duyan, beyaz gibi olmak isteyen ama bunu bir türlü beceremeyen siyahların yapabileceği tek şey Apertheid rejiminin yıkılması ve eşitlikçi bir toplumun kurulmasıdır der. Ama bunun için öncelikle; kişiliğini kaybetmiş olan siyahın ayağa kalkması, onurunu kazanması öncelikle yapması gerekendir. Siyahın tarihiyle, kültürüyle gurur duyması ve kendini sevmeye başlaması gerektiğini savunur. Kurtuluş; aşağılanan siyahın beyaza benzemeye başlaması olmadığını söyler. Ona göre; kendisinden utanan siyah kendi özüne dönmelidir. Çünkü Afrikalının en hayati ihtiyacı; kendisine yasaklanan, kendisinden uzak tutulan dili ve kültürüdür.
Biko, beyazlıklarıyla gerçek anlamda yüzleşemeyen, beyazlığın getirdiği ayrıcalıklardan da yararlanan, siyahî harekete desteklerini yüce gönüllülük altında samimiyetten uzak davranan; rejimin sürmesine katkı sunan liberalleri, Marksistleri de eleştirir.
Biko ayrıca; siyah ve beyazlar arasında bir entegrasyonun gerçek zeminlere oturabilmesi için; beyazların imtiyazlarından, elitist davranışlarından vaz geçmesi gerektiğinin altını çizer.
Biko’ya göre; sorunun temeli, ‘siyahî sorun’ değildir. ‘Beyaz Irkçılığı’ olarak görmekte ve beyaz ırkçılığa karşı mücadele edilmesini önererek; asimilasyona, abi-kardeş üzerinden siyahîlerin ikincil konuma sürüklenmesine, beyazların değerler sistemini siyah halka dayatmasına karşıdır. Marksistleri; sorunu sınıf analizine hapsetmek istemelerini bir savunma mekanizması olarak görür. Hakiki Marksistleri kendilerinden ne kadar feragat ettikleriyle bağlantılı görür.
Okunan, öğrenilen bilgilerin yaşam bulması için; özellikle üniversitelerde öğrenilenlerin, gecekondularda yaşayan halkın yararına nasıl kullanılacağı, nasıl pratikleştirileceği üzerine düşünülmesi, yaratıcı çözümlerin bulunması gerektiğini savunur. Toplumun en alt kesiminde yaşayanların yukarıya doğru yürüteceği bu siyasetle; âdem-i merkeziyetçi, demokratik öz yönetime dayalı bir ‘Yaşam Siyaseti’nin; aşağıdan yukarıya doğru, nasıl olması gerektiğinin; yol ve yöntemini de ortaya koyar.
Bu düşünceler, özellikle gençler arasında benimsenir. Biko öğrenciler üzerinde etkili olmaya başlar. Hükümet, Steve Biko’nun düşüncelerini etkin hale getirmesini ve eylemlerde aktif olarak yer almasını rejim için tehlikeli görür.1973’de siyasi faaliyet göstermesi yasaklanır. Siyaset yasağına rağmen yapılan Siyahlar Kongresinde; Onursal Başkanlığa seçilir.
Çok genç yaşlarda karşı olduğu ırkçılık karşıtı tavrından taviz vermeyerek, kararlı bir duruş sergiler. Irkçılığa karşı geliştirdiği Siyah Bilinç Hareketinin hem teorik hem de pratik liderliğini yapması ırkçı beyaz rejimi rahatsız eder. Rejimin hedefi haline gelir.
1976 yılınınnbaşlarında gözaltına alınarak birkaç ay tutuklu kalır.
1976 yılında siyahların çoğunlukta olduğu Soweto’da siyahlara ait okullarda Afrikaner (Hollanda ve Afrika dillerinin karışımı) dilinin resmi ve ders dili yapılmasına karşı yapılan protestoda, göstericilerin üzerine ateş açılır. Yüzlerce siyahî öğrenci öldürülür.
18Ağustos 1977’de gözaltına alınır. Polis sorgusunda gördüğü işkencelerden dolayı 11 Eylül 1977’de, Pretoria’ya sevk ediliyor. Gördüğü ağır işkencelerden dolayı; 12 Eylül 1977’de hücrede ölür. Güney Afrika’nın bağımsızlığı ve özgürlüğü için öldüğünde henüz; 31 yaşındadır.
Ölümü üzerine dava açılır. Resmi kaynaklar açlık grevinden dolayı öldüğünü açıklar.
1997’de yeniden dava açılır. O dönem görev yapmış olan beş görevli Biko’ya yaptıkları işkenceyi itiraf ederler.
Tutuklu bulunan Steve Biko işkencede öldürülmesi üzerine eylemler yayılır. Tutuklamalar yaygınlaşır, olaylar kanlı bir biçimde bastırılır. Ulusarası tepkiler gelişir. BM Güvenlik Konseyinin aldığı kararla BM’lere üye ülkelerin Güney Afrika Cumhuriyetine silah satışını yasaklar. Ekonomik ambargo talepleri ise kabul edilmez.
Siyah Hareketinin öncüsü olan Biko aynı zamanda bir akademisyen, entelektüel, siyasetçi ve tüm siyahların dostu olarak; ayrımcılığa, ötekileştirilmeye ve ırkçılığa karşı olan beyazların da sempatisini kazanan bir lider olmuştur.
Steve Biko, çok genç yaşlarda ırkçılığa karşı sadece tavır almakla kalmamış; hem teori çözümlemeleriyle, hem de bizzat öncülük ederek Afrika ve dünyada iz bırakan liderlerden biri olmuştur. Biko’nun karşı çıktığı ırkçılık ve sömürgecilik devam ettiğinden; onun fikirleri de güncelliğini korumaktadır.