NACİ SAPAN
TİGRİS HABER - Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezinin saha araştırması, 10-24 Temmuz 2023 tarihleri arasında Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı Diyarbakır, Van, Mardin, Erzurum, Batman, Hakkâri, Şanlıurfa, Şırnak, Adıyaman, Siirt, Ağrı, Bitlis, Muş, Kars ve Dersim olmak üzere 15 ilde gerçekleştirildi.
Bin 134 kişiyle yüz yüze yapılan saha araştırmamızın örneklemi, TÜİK 2021 nüfus verileri göz önüne alınarak %3 hata payı ve %95 güven aralığında yüz yüze anket yöntemi ile gerçekleştirildi. Hata payını en aza indirmek amacıyla saha aşamasının tamamı ve verilerin analizi, çalışma ekibitarafından gerçekleştirildi. Araştırma grubunda yer alan katılımcıların muhtemel çekincelerini ortadan kaldırmak amacıyla kimlik ve iletişim bilgileri alınmadı.
HDP, ne tür politikalar geliştirmeli?
Saha araştırmasında, Kürt meselesinin ekonomik, toplumsal ve siyasal yansımaları ve bu meselenin
Güvenlikçi ve polisiye yöntemlerle çözülmeye çalışılmasının Kürt katılımcıların nezdinde nasıl algılandığını ölçmeye odaklanıldı. Kürt meselesinden kaynaklı sorunların Kürtlerin gündelik hayatlarına ve siyasal tercihlerine etki etme derecelerini, hükümet, muhalefet ve HDP’nin bu meselenin çözümü konusunda ne tür politikalar geliştirmeleri gerektiğine yönelik tutum ve beklentileri ortaya konulmaya çalışıldı.
Araştırma bulgularından hareketle Kürt meselesinin ekonomik etkilerine dair algıların yaş gruplarına göre değişiklik gösterdiği, genç yaş gruplarının bu meseleye dair daha spesifik ve belirgin ekonomik endişelere sahip oldukları, orta ve üst yaş gruplarında ise bu endişelerin belirsizleştiği ya da farklılaştığı görüldü.
Hangi adımlar atılmalı?
Araştırma grubunda yer alan katılımcılara “Kürt Meselesinin Çözümü İçin Hangi Adımların Atılması
Gerektiğini Düşünüyorsunuz” sorusuna verdikleri yanıtlar incelenip tasnif edildiğinde aşağıdaki başlıklar ön plana çıktı.
*Anayasa vurgusu: Katılımcıların %23.5’inin Kürt meselesinin “adil ve kapsayıcı bir anayasa” ile çözülebileceğini belirttikleri görüldü.
*Anadilinde eğitim, kültürel haklar: Katılımcıların %12.5’inin Kürt meselesinin çözümü için “anadilinde
eğitim” ve %9.6’sının “kültürel hak ve özgürlüklerin Tanınması”na işaret ettiği görüldü.
*Barış ve diyalog: Katılımcıların %12.1’inin “çatışma yerine barış ve işbirliği”, %6.9’unun “diyalog ve anlayış” yaklaşımını öne çıkararak, şiddet yerine diyalogun önemini vurgulayan bir perspektife işaret etti.
*Siyasi özgürlükler: Katılımcıların %10.6’sının “bütün Kürt siyasi liderlerin ve siyasetçilerin serbest
Bırakılması” ve %4.5’inin “daha fazla siyasi temsil” seçeneklerinden hareketle siyasi hak ve özgürlüklerin önemine işaret ettikleri dikkat çekti.
*Sosyo-ekonomik durum: Katılımcıların %5.2’sinin, Türkiye’nin genel sosyo-ekonomik durumunun
iyileştirilmesiyle Kürt meselesinin çözülebileceğine işaret ettiği görülmektedir.
Uluslararası destek: Katılımcıların %2.6’sının Kürt meselesinin uluslararası destekle çözülebileceğini ifade ettiği izlendi.
*Bağımsızlık ve özerklik: Katılımcıların %2.4’ünün Kürt meselesinin çözümü için “Kürtlerin bağımsızlığı”
ve %2.1’inin “Kürtlere özerklik Verilmesi”ne işaret ettikleri görüldü.
*Askeri ve güvenlikçi yaklaşım: Ankete katılanların sadece %2.3’ünün Kürt meselesinin askeri yöntemler ve güvenlikçi politikalarla çözülebileceğine işaret ettikleri görüldü.
Çalışma ekibi
Saha Koordinatörlüğünü Demet Sabuncuoğlu ve Hunav Altun’un yaptığı araştırmanın saha ve çalışma ekibi ise şu isimlerden oluştu; Dr. Azad Barış, Zeki Gürür, Ebru Özdemir, Dr. Yasin Duman, Dr. Ayhan S. Işık, Ayşe Öktem Sudhoff, Dara Demiralp.
Yapılan araştırmada çalışma ekinin hazırladığı sunumda şu görüşlere yer verildi;
Türkiye’nin en büyük sorunu
“Dört bölümden oluşan raporumuz; çalışma konusunun arka planı, araştırmanın özeti, bulguların
Değerlendirilmesi, tespit ve politika önerilerini de içermektedir. Araştırma konusu ile ilgili farklı politika, strateji, taktik ve planlamaların geliştirilmesine katkı sunacak veri setimiz, bu konuda çalışmaların sürdürülmesi, tematik ve spesifik araştırmaların bu alana dair farklı politika geliştirme amacına uygun bir şekilde periyodik olarak devam ettirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bu araştırmada temel amacımız, Türkiye’nin en büyük sorunu olan Kürt meselesine odaklanarak, toplumsal barışın ve çatışma çözümünün nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda bir metot ve ilkesel yaklaşım sunmaktır. Bu çaba, toplumsal barışın temellerini daha da güçlendirmeyi hedeflemekte ve farklı kesimler arasında bir diyalog inşasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Çalışmamız tarihsel, toplumsal, idari ve ekonomik boyutları olan Kürt meselesinden muhtelif biçimlerde etkilenen Kürt toplumunun tutum, görüş, beklenti ve önerilerini ortaya koyarak çatışma çözümü ve barış sürecine yönelik yol haritalarının inşasına katkı sunmayı amaçlamaktadır.”
‘Hedefimiz; Toplumun beklentilerine ışık tutmak’
Bu çalışma, Kürt katılımcıların düşünceleri, beklentileri ve önerilerine yer vererek, aynı zamanda ülkenin özgün yapısına uygun bir çerçeve ve söylem seti oluşturmayı amaçlamaktadır. Hedefimiz, toplumun umutlarına, beklentilerine ve önerilerine ışık tutarken, katılımcıların nezdinde sorunun çözümü için hangi kurumsal mercilerin etkin bir rol oynayabileceğini ve hangi aktörlerin dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktır. Kürt katılımcılarla gerçekleştirilen saha çalışması, sorunun somut dinamiklerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmuş ve Türkiye’nin en temel meselesinin hassas noktalarına odaklanmamızı sağlamıştır. Bu çalışmada ortaya çıkan veriler ve analizler, toplumun iç dinamiklerini daha iyi kavrayarak, çözüm önerilerimizi daha etkili ve gerçekçi hale getirmemize yardımcı olmuştur.
Toplumsal barışın inşa edilmiş olduğu bir Türkiye
Amacımız, bu çalışma ile toplumun farklı kesimlerine de ulaşarak, herkesin ortak bir geleceğe yönelik
umut ve beklentilerini daha iyi anlamak ve ortaya koymaktır. Umuyoruz ki bu çaba, gelecek nesillere daha adil, eşit, hak ve özgürlüklerin temin edildiği ve toplumsal barışını inşa edebilmiş bir Türkiye bırakma yolunda önemli bir adım olacaktır. Toplumsal barışın zeminini güçlendirmek için attığımız bu küçük fakat anlamlı adımda, her bir birey ve kurumun katkısı büyük önem taşımaktadır. Umarız ki bu çaba, gelecekte daha büyük ve kalıcı değişimlere kapı aralayarak Türkiye’de çatışmaların çözümü ve barışın inşası sürecini güçlendirecektir.”