Yurttaşın gelecekle ilgili bir öngörüsünün olmadığını çarşı pazar dolaştığımızda çok net görüyor ve anlıyoruz. Eğitimden sağlığa, ekonomiden işsizliğe, üretime, toplum yaşamı ile ilgili aklımıza gelen ne varsa, bu alanların tamamına yönelik öngörüsüzlük, aynı zamanda güvensizlik var toplum nezdinde.
Hal böyle olunca, sohbetlerimizin konu başlıkları hepimizin moral-motivasyon alanlarını daraltıyor. En can sıkıcı olan da, yurttaşın; ‘gelecek konusunda umutlu değilim, sonumuz karanlık’ gibi bir sonucu kafasında kurgulamış olmasıdır.
Bütün olanlara rağmen, umudun her zaman var olduğunu, Türkiye’nin, ülkede yaşayan halkların konumunun Ortadoğu ülkeleri gibi olmadığını anlattığımız halde, umutsuzluğunu sürdürenler olduğu gibi, hala geleceğe umutla bakan, ülkenin bu karanlık günleri aşacağına, hak-hukuk-adaletin ülke yönetimine hâkim olacağına inanan ciddi bir kesimin varlığını görmek çok önemli.
Ülke ve yurttaşlar adına ciddi teminat gibi algılamamız gereken umutlu insanların varlığını Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken hissetmek, görmek, anlamak beni heyecanlandırıyor. Devlet erkini elinde bulunduranların adaletsiz ve keyfi yönetim anlayışlarının bir gün son bulduğunu, uzak tarihle ilgili olanı sayfalardan öğreniyoruz, yakın tarihe ilişkin olanlara ise tanıklığımız söz konusu. Devran bir şekilde dönüyor. Dönmeseydi, ilahi adalete olan inanç zayıflardı, insanlık âleminin tamamına zalimlik hâkim olurdu.
‘Devlet halk için vardır’ anlayışının hâkim olmadığı toplumlarda, Devletin kişilerle de kaim olmadığını biliyoruz.
Adalet ve Devlet, birlikte bir duruş sergilediğinde anlamlıdır, güven verendir. Böyle bir toplumun bireyleri de sorumludur, disiplinlidir, dürüsttür, ilkelidir, yardımseverdir, merhametlidir, adaletlidir.
**
Çarşı-Pazar muhabbetinden mümkün olduğu kadar kaçmaya çalışıyorum, çünkü meşakkatli bir durum, öyle adaleti tartışır gibi bir tarafı da yok. Direk açlığa, aile düzenine, çoluk çocuğun karnının doymasından sağlıklı eğitimine kadar uzanan bir durum içerdiğinden içinden çıkılmaz bir durum. Mevcut durumdan dolayı da yurttaşa bir cevabınız yok.
Covid-19 da üstüne tuz biber ekti.
At izi ile it izini birbirinden ayırma zamanı.
Naci Sapan