Adalet;hukuk’un uygulamasıdır; aynı zamanda da, toplumun ve bireyin vicdanıdır. Vicdanlarda karşılığını bulamayan adalet her zaman tartışmalıdır. Haksızlığa uğrayanın adalet talebinde bulunması en doğal hakkıdır. Ancak; bu talep de bulunanların görev ve sorumlulukları açısından kamuoyu açısından önem kazanmaktadır. Bazen adalet dağıtıcıları,hükmedicilerin de adalete ihtiyacı olduğu süreçler yaşanabiliyor. Kendi dönemlerinde kulaklarını adalet seslerine tıkayıp, duymamazlıktan gelenlerin ; dara düştüklerinde kendilerinin aynı taleplerle feryat etmeleri hayatın trajik bir döngüsü olsa gerek. Hatta bazıları mazlumlardan daha fazla seslerini yükselterek aklımızı karıştırırlar. Duygusallığı ağır basan toplum olduğumuz için, nasıl davranacağımızı karıştırır, doğru karar veremeyiz. Siyasal tarihimizde git geller çok olduğundan adalete kimin ne zaman ihtiyacı olacağı belli olmaz.
Adalet, sihirli bir sözcüktür. Toplumsal düzeni sağlayan insanların adalete olan inanç ve güvenleridir. Toplumda adalete olan güven sarsılmaya başladı mı , düzen dikiş tutmaz. Bazen de hukuk tartışmanın kaynağı olur. Yasalar eşitlikler üzerine kurulamadımı, dağıtılan adalet tatmin edici olamaz. Sonuçları vicdanlar kabul etmez.Eşit görmeyle demokrasi birbirine bağlıdır. Yadsıyan , yadsınan tarafından kabul görmeyecektir.
12 Eylül hukukunu yapanların , uygulayanların da adalet seslerini bir zamandır duyuyoruz. Öyle ki, çocukları kaybedilen, köylerinden göçertilen, işkence gören, ezilen, sömürülen, haksızlığa uğrayanların seslerinden daha fazla çıkıyor.
Demek ki, adalet ; sadece vatandaşlara değil; iktidardan muhalefete , bakanlardan bürokratlara , adalet uygulayıcılardan, emniyet ve askeri yetkililere kadar herkese bir gün gerekli olabiliyor. Adaleti tartışmasız kabul edilmesini savunanlar, bizlerinde boyun eğmemizi isteyenlerin kendileri tartıştırıyor. Adaletin kestiği parmak acıyor.
Çözüm nasıl olacak. Toplumsal rahatlama nasıl sağlanacak. Bunun tek çözümü demokratikleşmeden geçmektedir. Büyük umut ve heyecan yaratan demokratik çözüm sürecini, yol kazasına kurban vermeden başarmaktan geçecektir. Anti demokratik yasa ve uygulamalardan arınabildiğimiz zaman rahat ve huzura kavuşacağız. Babadan oğula geçen, iktidardan iktidara geçen ceberrut söylem ve yöntemlerden artık kurtulmamız gerekiyor. Bu kavgacı hoşgörüsüz, ötekileştirici siyasetten artık bıktık. Siyasallıktan uzak, eşit uygulanan bir hukuk istiyoruz.