Diyarbakır’da cayır cayır yanan bir cami görüntüsü
Görüntünün üzerinde AA(Anadolu ajansı) logosu var.
‘Süratli’ gazetecilik!
Gitmek için yürek gerektiren caminin bulunduğu alana gazetecilik ‘sorumluluğu’! adına müthiş bir zamanlama ile ulaştıkları ve bizi bilgilendirdikleri için kutlamak, hatta teşekkür etmek gerekir diye mi düşünmeliyiz!
Gazetecilik böyle bir şey
Bazen burnunun dibindekini göremez!
Bazen uzakta tehlike içeren bir olaya ilgi duyabilir!
Olay kafa karıştırıcı
Detaylara bakmak, tanıklığı olanları dinlemek gerekiyor.
Sonuç;
Tarihi yaktılar, yakıyorlar.
Çocukken avlusunda oyunlar oynardık
Caminin alevler içindeki halini izlerken içim burkuldu.
Kim/kimler?
Hiç fark etmez
Böyle bir anlayış var ve yakıp yıkıyor
Tarihi hafızamızı siliyorlar.
Biz/Bizler sadece izliyoruz.
**
ÇÖZÜM TİYATROSU
Selahattin Demirtaş ne dedi?
‘Tayyip Beyi oyaladılar, Dolmabahçe yanlış yansıtıldı’
‘Tayyip beyin detaylardan haberi yok, ya da önemsememiş’
Kim oyalamış?
Efkan Ala, Yalçın Akdoğan
Niye oyalamış?
Hadi hep birlikte düşünelim.
O tarihlerde Demirtaş ve HDP’liler ne demişti Tayyip Bey için?
‘Dolmabahçe’deki oturma düzeninden bile haberi var’
Tayyip Bey ne demişti?
‘Dolmabahçe mutabakatından haberim yok’
Kim kimi oyalamış?
Kim kimi kandırmış?
Kim kime yanlış bilgi vermiş?
Bunu biz bilemiyoruz/bilemeyiz de.
Ama o günlerden bu günlere bin civarında insanın yaşamını yitirdiğine tanığız.
Bizim tek bildiğimiz;
Bize sunulan barış atmosferiydi.
İnandık, ama kandırıldık!
Oyalandık
Oyaladılar
Asıl kandırılan, oyalanan halk/halklar oldu.
İşte böyle; acayip yansımalar oldu, olmaya da devam ediyor.