Tokgöz, atların tekini 60 bin TL değerinde son model otomobille bile takas etmiyor.
Siirt merkez Tınaztepe Mahallesi’nde ikamet eden Mahmut Tokgöz, iki katlı evin 20 metrekarelik alt katındaki dükkanda hem nalbantlık yapıyor, hem de ağabeyiyle birlikte 400 yıllık ata mesleği olan at yetiştiriciliğini sürdürüyor. Tokgöz, kendisine ait ahırında gözü gibi baktığı atları kendi eliyle yemlemeden iftarını açmıyor, atların tekini 60 bin TL değerinde son model otomobille bile takas etmiyor.
“Atalarımızın mesleğini sürdürüyoruz”
Ata mesleğini sürdürmeyi kendinde bir görev olarak gördüğünü aktaran Tokgöz, "Biz Siirtlilerin Arap kısmındanız. 3 dilin hakları olarak yüzyıllarca bu topraklarda kardeş gibi yaşadık. Bizim bir geleneğimiz olan atçılığı sürdürüyoruz. Bizi görenler, 'bunlar hala ata mı biniyor?' diye hor görenler var. Ama biz bu atları içimizden söküp atamıyoruz. Bizim dedelerimiz ve atalarımız bu mesleği sürdürdüler, biz de yaşatmaya çalışıyoruz. Atalarımızın hatıralarına bağlılığımızı sürdürmek istiyoruz. Aynı zamanda atçılık bir tutkudur. Bizim arkadaşlarımız arasında hali vakti yerinde olmasına rağmen ata ilgi duyanlar da var. Bazı atlar 2 bin TL'den başlıyor 60 bin liraya kadar fiyat ediyor. Rahvan atlara karşı benim aynı zamanda özel bir tutkum var. Bu atların eyerine özel tasarım aksesuar yaptım. Gelir yok zarardan başka bir şey değil" dedi.
"Yetiştirdiğim atı en lüks otomobile değiştirmem"
Atalarının mesleğini ölünceye kadar sürdürmeye kararlı olduğunu dile getiren Tokgöz, babası ve dedesi gibi bu mesleği kendinden sonra çocuklarına ve torunlarına emanet devam ettirmeleri konusunda tembihleyeceğini söyledi. Tokgöz, "Benim dedem kervancıydı, babam da bu mesleği sürdürüyordu. Biz de onların kalıntısı olarak bu işi sürdürmek istiyoruz. Atalarımızın bindiği Osmanlı rahvan atlarını yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğim atı en lüks, en değerli otomobile takas etmem" diye konuştu.
“Yumurtaya mıh çakmak her nalbandın harcı değildi"
Ahırda halen 10'a yakın at yetiştirdiği aktaran Tokgöz, "At yetiştiriciliği yaptığımız için aynı zamanda nalbantlık da yapıyoruz. Yumurtaya mıh çakmak her nalbandın harcı değildi. Eskiden Osmanlılarda ve 1923'lü yıllarda nalbantlar var. O zaman askeri süvari birlikler vardı, o zaman iyi nalbantlar yetişirdi. Zamanla teknoloji geliştikçe vasıta da hayvan gücünden motorla çalışan araç gücü olarak değişti. Bu ata mesleği de yok oldu. Ama ben bunu sonuna kadar sürdüreceğim. Bu mesleği oğluma ve ondan da torunuma, atalarının bir kültürü olarak yaşatmaları için tembihleyeceğim. Herkes at besleyemez, bir çocuk gibi bu atlara bakıyorum. Biz atalarımızdan görmeseydik yapamazdık. Biz atların yemlerini ve suyunu vermeden gidip iftarımızı açmıyoruz" ifadelerini kullandı.(İHA)