Hevsel Bahçeleri'nde yaşanan ağaç katliamı STK temsilcileri tarafından düzenlenen yürüyüş ile protesto edilirken, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Cengiz Günay, Dicle Vadisi'ne yönelik politikaların 189 kuş türünün yaşam alanlarının yok oluşuna sebebiyet verdiğini söyledi.
DİYARBAKIR'da sivil toplum örgütü temsilcileri, Hevsel Bahçeleri'nde yaşanan ağaç kıyımına dikkat çekmek amacıyla Hevsel Bahçesi'ne yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş öncesi Fakülte Köprüsü girişinde bir araya gelen KESK, TMMOB, Türk-İş, İHD, TİV, Genel-İş, TTB, Göç-Der, TUHAD-FED, Sarmaşık Derneği, Fiskaya Ekoloji Derneği, KURDİ-DER, Diyarbakır Barosu, DÖKH Diyarbakır bileşenleri, Dev Sağlık-İş Temsilci ve üyelerinin yanı sıra Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, üzerinde 10 gözlü köprünün resimlerinin bulunduğu "Tarihimize, kültürümüze doğamıza sahip çıkıyoruz" ve "Hevsel helîna jîyanê ye-Hevsel bahçelerinde ki ağaç katliamlarına son" yazılı pankartlar taşıdı. Yürüyüşe geçmek isteyen STK temsilcileri, sivil polisler tarafından "Üstlerimizden talimat bekliyoruz" gerekçesi ile bekletildi. Kısa bir süre sonra alkış, zılgıt ve "Dicle özgür akacak", "Ekolojik doğa, ekolojik toplum", "Talan TOKİ, HES edi-bes", "Hevsel helîna jîyanê ye", "Geziden Dicle'ye direnenler kazanacak", "Hırsız AKP ağaçlara dokunma", "Rektör istifa" ve "Kürdistan goristanê jibo faşistan" sloganları eşliğinde yürüyüşe geçen kitleye yoldan geçen bazı araçlarda korna çalarak, alkış ve zafer işareti ile destek verdi.
“Canlıların yok oluşunu izlemekteyiz”
STK'lar adına açıklamayı yapan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Cengiz Günay, "Bir kentin hızlı büyümesi ve gelişmesi kentsel alan kullanımlarında farklılaşmaya neden olmakta sosyal ekonomik, ekolojik, çevresel faktörlerin iyileştirilmesi ve kentlerin yaşam kalitesinin arttırılmasında yeşil alanlar ve kültürel peyzaj yerleşim alanlarının kimliğini ortaya çıkarmakta hayati bir rol oynamaktadırlar" dedi.
“Kuş türleri yok oluşuna sebep oluyor”
Hevsel Bahçeleri'nde yaşanan ağaç kıyımına ilişkin rektörlüğün "Bu alanın bataklık olduğu ve halk sağlığı için bataklığın rehabilite edilmesi ve muhtemel çıkacak yangınlara müdahale edilebilmesi için ağaçların alandan uzaklaştırılması" şeklindeki açıklamalarını ve kesilen ağaçlar ile ilgili "Yabani ot" benzetmesini hatırlatan Günay, "Dünyanın hiç bir yerinde sivri sineklerin kontrolü için ağaç kesimi yapılmamaktadır. Hevsel Bahçesi'ndeki tüm ağaçlar kesilse dahi sivri sinek popülasyonu üzerinde bir başarı sağlanamayacaktır. Hevsel Bahçeleri ve çevresinde sivrisineklerin fazla olmasının nedeni tahrip edilen nehir yatağı ve meydana gelen kum ocaklarıdır. Bu alanların acilen doğal haline getirilmesi için, çalışmalar başlatılmalıdır" diye konuştu.
Yine Hevsel Bahçesi'nin, UNESCO'ya Diyarbakır Kalesi ile birlikte dünya mirası olarak sunulduğunu söyleyen Günay, şöyle devam etti:
"Bu alanda yapılan her tahribat UNESCO sürecini de olumsuz etkilemektedir. Kapitalist modernite ne kadar yıkım ve bozgunculuk varsa bu konuda da kendisini en dehşet şekilde göstermektedir. Karadeniz, Akdeniz ve Ege bölgesinde olduğu gibi Kürdistan Coğrafyası'nda da doğa tahribi sadece ağaç kesimi ile yetinmeden bir tarafta halkın kullanabileceği rekreasyon alanlarını yok ederek diğer taraftan canlı popülasyonlarının yaşadığı alanlarımızı yok etmektedir. Bölgede yaşayan endemik türler olan ve Dicle Vadisi'nde tespit edilen, 189 kuş türünün de yaşam alanlarının yok oluşuna sebebiyet vermektedir."
“Kesimler devam etmesi halinde...!”
Ramsar Sözleşmesi'ne değinerek, sözleşmenin 3895 Sayılı Kanun ile onaylanıp 17 Mayıs 1994 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandığını dile getiren Günay, "Sözleşmeye göre sulak alan doğal veya yapay devamlı veya geçici suların durgun veya akıntılı tatlı, acı veya tuzlu denizlerin gelgit hareketinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan bütün sular bataklık, sazlık ve türbiyeler sulak alanlardır. Ekolojik olarak 'sulak alanlara bağımlı olan kuşlar su kuşlarıdır' denilmektedir. Burada da görüldüğü gibi bataklık alanlarda sulak alanlar olarak değerlendirilmekte ve ekolojik bir yer olarak görülmektedir. Kesimlerin devam etmesi halinde kent bileşenleri olarak demokratik meşru ve yasal haklarımızı tümü ile beraber idari ve hukuki boyutunu da kullanacağız" uyarısında bulundu.