Acısı, hüznü o dönemi yaşayanlar üzerinde derin izler bıraktığı için 12 Eylül kolay kolay unutulmayan bir tarih oldu. Toplumsal hafızada ve o dönemi yaşayan bireylerin anılarında derin yaralar açtığı için her hatırlandığında yaraları yeniden kanatıyor. Eylül denince bile birçok insanın acıları tazeleniyor.
Eylül mevsimler içinde hüzünlü bir aydır. Bir tarafta doğa kışa hazırlanırken bahardan kalan renklerini kaybederek sararıp solmaya başlar. Doğanın değişimi kışın habercisi olarak, en ufak bir esintiye dayanamayan yapraklar dalından dökülmeye başlar. Yeşilliğinden, rengârenklerinden ve canlılığından eski eser kalmaz. Doğanın döngüsüne daha fazla direnemeyerek sararıp kurur. Bu değişim bir veda vaktinin geldiğinin habercisi olarak, doğanın bu hali insanda romantik ve hüzünlü bir hali oluşturur.
Ama yaşadığımız coğrafyada hüzün sadece böylesi doğa olaylarıyla yaşanmıyor. Yaşamın bir de toplumsal boyutu var. Toplumsal alanda oluşan hüzünler genelde kötü anılar ve acılarla yoğrulduğu için, öyle mevsimlere bağlı olarak kolay değişmiyor. Acısı, hüznü insanlar üzerinde derin izler bıraktığı için kolay kolay geçmiyor. Hatırlanması bile birçok insanın acılarını tazeliyor, yaralarını kanatıyor.
Bu yüzden Eylül denince o dönemi yaşayanların aklına hemen 12 Eylül gelmektedir. 12 Eylül’ün bilançoları ortaya çıkarıldığında; idamlar, işkenceler, yargısız infazlar, gözaltılar, cezaevleri, açlık grevleri, hak, hukuk ihlalleri zinciri devam etmektedir. Her şeyin olağanüstü olduğu bu dönemin tanıklarının anlatımlarına kulak misafiri olan yeni kuşaklar bile acaba bunlar gerçekten yaşandı mı? Diye sormaktan kendini alamamakta ve bir türlü inanmak istememektedirler.
1960 sonrası neredeyse her 10 yılda yapılan askeri darbeler, toplumsal bellekte derin izler bırakmış ve biri onarılmadan diğeri kapıyı çalmıştır. Bunlardan en kapsamlısı 12 Eylül olmuştur. Her darbeden sonra siyasal, ekonomik-demokratik yapılanmada ülkeyi onlu yıllar geriye çekmiştir. Darbelerden en kapsamlısı olan 12 Eylül Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’nin siyasal- demokratik gelişimi üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Siyasal partiler, sendikalar ve medya büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Türkiye yasaklar zinciriyle karşı karşıya kalmıştır. Yarattığı sonuçlar ve sorunlar giderilemediği için darbenin amaç ve hedefleri hala tartışılır durumdadır.
Mevsimin hüznü çabuk geçiyor ama 12 Eylül’ün hüznü; acıları bir türlü geçmiyor. Hafızalarda canlılığını koruyor. O dönemin cenderesinden geçenler, oğlunu, yakınını faili meçhullere kurban veren analar, babalar için; 12 Eylül’de tarih durmuştur. Acı ve hüzün, hasret ve özlem iç içe geçtiğinden hayatlarında bir daha Eylül’ü yaşamak, hatırlamak dahi istemediklerinden 12 Eylül kara günün başlangıcı olarak kalmaktadır. Onlar için günler; yüreklerindeki bu yükle yaşama tutunmaya çalışmakla geçmektedir.