Şırnak'ın Cizre ilçesinde 9 Ekim 2009 günü Mehmet Uytun, evlerinin balkonunda annesinin kucağında bulunduğu sırada toplumsal olaya müdahala eden jandarmanın attığı gaz bombasının fişeği başına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Tedavi gördüğü hastanede 10 gün sonra yaşamını yitiren Mehmet Uytun için yürütülen soruşturmada, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı gaz fişeği attığı tespit edilen asker H.A. için kaymakamlıktan soruşturma izni istedi. Ancak kaymakamlık aile ve avukatlarının başvurusunu reddedince aile bu kez Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Oradan da sonuç alamayan Uytun ailesi, davayı bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
"MUAYENEYİ YAPAN DOKTORUN İFADESİ 2 YIL SONRA ALINMIŞ"
Anayasa Mahkemesi yaklaşık 5.5 yıl sonra Mehmet Uytun ile ilgili kararını açıklarken, Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi'nin gerekçeli kararında iki farklı yöndeki iddiaları karşılıklı olarak değerlendirmek suretiyle bir sonuca ulaşmaksızın sadece idarenin görüşü doğrultusunda bir sonuca ulaşıldığını belirtti. AYM kararında, "Anayasa Mahkemesi, anılan kararın 'soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması' gereğini karşılamadığını ve bunun anılan gereklilikleri karşılayabilecek bir süreci öngören soruşturma ve kovuşturma aşamalarına geçilmesini engellediğini ifade etmiştir" denildi.
Mahkeme kararında, olay yeri inceleme, ölü muayenesi ve otopsi incelemesi gibi delil toplamaya yönelik bir kısım işlemlerin en kısa sürede yerine getirildiği, bununla birlikte, ölenin anne ve babasının ifadelerinin olaydan 20 gün, şüpheli konumundaki kolluk görevlisinin ifadesinin 25 gün, diğer görevlilerin ifadelerinin 4 ay, kesin ölüm sebebinin tespiti için istenen raporun 1,5 yıl, Devlet Hastanesi'nde M. U.'nun muayenesini yapan doktorun ifadesinin 2 yıl sonra alındığı belirtildi.
"ETKİLİ SORUŞTURMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLAL EDİLDİĞİNE KARAR VERİLMİŞTİR"
Anayasa Mahkemesi kararında şöyle denildi:
"Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gaz fişeği atışının etkilerine ilişkin bilgilerin olaydan yaklaşık 2,5 yıl sonra kriminal polis laboratuvarından ve buradan bir sonuç alınamaması üzerine Çankırı Silah Fabrikası Müdürlüğü'nden talep edildiği, ancak istenilen bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığı'na verildiğine ilişkin bir bilginin dosya kapsamında yer almadığı ve nihai olarak, olaydan yaklaşık 2 yıl 9 ay sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca jandarma görevlisi H.A., hakkında Kaymakamlıktan soruşturma izni talebinde bulunulduğu, soruşturma izni verilmemesi ve itirazın Bölge İdare Mahkemes'ince reddinden sonra Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olaydan yaklaşık 3 yıl 3 ay sonra H. A. hakkında inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verildiği hususlarını bir bütün olarak göz önünde bulunduran Anayasa Mahkemesi, delil toplamaya ve delilleri değerlendirmeye ilişkin olarak değinilen çelişki ve eksiklikler ile soruşturma kapsamında belirtilen işlemlerin gerçekleşme zamanları birlikte gözetildiğinde, soruşturmanın makul bir sürat ve özenle yürütülmediği kanaatine ulaşmıştır. Sonuç olarak anayasanın 17'inci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının gerektirdiği etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verilmiştir."