Sarıyıldız: Soma'da gördüğümüz vahşi kapitalizm
Vahşi kapitalizmin son aşaması AKP ile yaşatılıyor. Rakamlara bakarak, ekonominin çok geliştiğini söyleyenler varsa, gidin Soma'yı görün" diye anlattı.
ANKARA - Meclis Soma Araştırma Komisyonu üyesi HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Soma'da yaptıkları incelemelerin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ege bölgesine gittiklerinde ilk dikkati çeken özelliğin verimli topraklar ile doğa olduğunu anlatan Sarıyıldız, "Ancak Soma'nın ilçe sınırlarından girildiği andan itibaren tablo bir anda değişiyor. Ölü ve yok edilmiş bir doğa ile karşılaştık" dedi.
İlçedeki termik santralin doğa ve insan üzerinde yarattığı tahribatı hatırlatan Sarıyıldız, insanların yoksulluğu ve çaresizliğinin de dikkat çektiğini belirtti. Sarıyıldız, "İlçeye girer girmez aslında, yası, yaşanan felaketi, insanların yüzünde, sesinde, sözünde, neredeyse binalarda dahi fark etmek mümkün. Her yere çaresizlik sızmış durumda" diye konuştu.
“Kesif bir yoksulluk var”
Ailelerin evlerine girdiklerinde karşılaştıkları manzara için "kesif bir yoksulluk var" diyen Sarıyıldız, şöyle konuştu:
"Mutfak, tuvalet ve yatma yerinin hepsinin bir arada olduğu derme çatma evlerde yaşıyorlar. Çok yoksullar. Birçoğu borçlanmış. Hepsi, 'Başka bir iş olsaydı bu madenlerde çalışmazdık' diyorlar. Soma biraz Kürdistani bir şehre benziyordu. Apar topar inşa edilmiş bir şehir. Ciddi bir şehir planı göremedik. Yoksulluğu her adımda hissedebiliyorsunuz. Bunun yanında sermaye çevrelerinin holding, işletme merkezleri ise lüks, devasa binalar şeklinde yapılmış. Kapitalizmin neoliberal formunun yoğunca AKP hükümeti ile yaşatıldığı bir yer olarak gördük. Derin sınıfsal çelişkiler var."
Soma Holding'e ait İmbat maden ocağına inerek işçilerle görüşen Sarıyıldız, "Sermayenin kar hırsının, insanları nasıl sömürdüğünü çok net gördük. Ayrıca, mevcut yetersiz yönetmeliklerin dahi uygulanmadığını işçilerden sık sık duyduk" dedi.
Denetim: rakı, balık, ayvalık
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, işçilerin çalışma koşullarına ilişkin anlatımları aktardı:
"İşçiler, denetimlerin yapılmadığını anlattı. Hatta, denetimlere ilişkin 'rakı, balık, ayvalık' kavramı üretilmiş. Müfettişler çalışma ortamını bile görmeden, 'uygundur' raporunu veriyor.
Kapalı mekanda egzozlu iş makinalarının çalıştırılması gerekiyor. Ancak, katliamın olduğu madende 10'un üzerinde iş makinesinin çalıştırıldığını katliamdan sağ kurtulan işçiler anlattı.
Tünellerin birçok noktasında, üstteki ağırlığın baskısı ile yamulmalar oluştuğunu gördük. Taşeron çalışma sistemi, 'dayıbaşı' ile uygulanıyor. Dayıbaşıları, çıkarttıkları kömürün tonundan prim alıyor. Bu nedenle civarlardaki köyleri dolaşıyor, işsiz, yoksul ve çalışmak zorunda olan insanları toplayıp, hiçbir eğitimden geçirmeden o ocaklara indiriyorlar.
İşçiler, hiçbir eğitim almadan, eğitim almış gibi gösterilerek madenlere gönderiliyor.
Girdiğimiz madende de, bir kaza durumunda işçilerin hayatını koruyacak önlemler görmedik. Örneğin, içeride işçiler kaldığında, onlara temiz hava verecek bir sistem yoktu. Ya da sıkça konuşulan yaşam odası yoktu."
Sendika-patron ilişkisi
İşçilerin anlatımından Maden-İş Sendikası'nın patronla kurdukları ilişkiyi çok net gördüklerini söyleyen Sarıyıldız, "Sendika kongresi zamanında, patronun belirlediği isimlere tepki göstermesi muhtemel insanların kongre salonuna girişi bile engelleniyor. Gidenler de belirlenen listeyi oylamak zorunda bırakılıyor. Oy vermezlerse ertesi gün, maden ocağına inmeleri için kullandıkları kartlar çalışmıyor. Bu işsiz kaldığınız anlamına geliyor" dedi.
Maden-İş Sendikası dışında hiçbir sivil işçi-emekçi örgütlenmesine izin verilmediğini anlatan Sarıyıldız, "Sendikanın kendileri için çözüm olmadığını düşünen bir grup emekçi, dernek kurmuşlar. Sendikaya ait olan düğün salonunu kiralayarak toplantı yapmak istemişler. Ancak sendika, çok yüksek bir fiyat isteyince, toplantıyı orada gerçekleştiremiyorlar" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.