Sağlık Endüstrileri Platformu: Hastanelerden 36 aydır tahsilat yapamıyoruz
Sağlık alanında yaşanan bu zor dönemde insan sağlığına zarar vermemek adına azami dikkat ve özen göstermelerine rağmen artık sürdürülebilir hizmet sunmalarının mümkün olmadığını belirten Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir, “Sağlık hizmetinin sürdürülebilmesi için ilaç, tıbbi cihaz ve sağlık hizmeti sunucuları, sağlık çalışanları ayrılmaz bir unsur. Bunun da dördüncü ayağı finansal sürdürülebilirlik. Ancak son zamanlarda sürekli gündeme geliyor. 2003 yılında bu sektörün 14 milyon dolar olan ihracatı, bugün 650-700 milyon dolarlarda. Ürün çeşitliliğimiz çok fazla, hedef pazarlara baktığımızda birçok ülkeye ihracat yapıyoruz. Katma değeri bu kadar yüksek ve dünyada sağlığın öneminin daha da anlaşıldığı bu dönemde biz hala kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu bize gerçekten acı veriyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kamuya mal tedariği yapan ya da taahhüt işi yapan hiçbir sektöre reva görülmeyen bir konu 2017 yılında bizim sektörümüze teklif edildi. Biz o gün bütün STK Başkanları olarak bugüne kadar feragat ya da indirim istenmezken tıbbi cihaz sektöründen istendi. STK başkanları olarak o gün dönemin maliye müsteşarı ile görüştük ve aşağı indiğimizde 'asla ve kata yüzde 1 bile indirim kabul edilemez' dedik. Görüşmelere 1 yıl ara verildi. 1 yılın sonunda sektörden çok ciddi bir basınç olunca çünkü sürdürülebilir değil. İki ana müşterinizin biri düşünün ki 16 ay birisi de 36 ayda size para ödüyor. Sermayeniz ve kredibiliteniz ne kadar güçlü olursa olsun matematik hesabı yapan herkes bunun sürdürülebilir olmadığını bilir. Biz bu hizmeti samimiyetle sürdürmek istiyoruz” diye konuştu.
“Kamu hastanelerinde 16, üniversite hastanelerinde 36 aya varan vadelerde ödeme alamıyoruz”
SEİS Başkan Vekili Levent Mete Özgürbüz, “Bugün 21 dernek, işveren sendikası ve federasyon, 20 milyar TL ticaret hacmi, 650 milyon dolar ihracatı gerçekleştiren 10 bin firma ve 250 bin çalışanımızı temsilen karşınızdayız. Toplantımızın konusu maalesef sektörü uzun zamandır olumsuz etkileyen, ama son zamanda verdiğimiz hizmeti sürdürmemizi imkansız hale taşıyan ödeme ve tahsilat konuları hakkında sizleri bilgilendirmektir. Bildiğiniz üzere tamamen yürürlükteki mevzuata uygun, herkese açık şekilde rekabet koşullarında yapılan ürün ve hizmet ödemelerini kamu hastanelerinde 16 ay, üniversite hastanelerinde 36 aya varan vadelerde tahsil edememekteyiz” ifadelerini kullandı.
“Sağlık sektörü dünya için vazgeçilmez ve çok önemli bir sektör”
Sağlık sektörünün Türkiye ve dünyada çok büyüdüğünü ve Covid-19 pandemisi döneminde öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten Özgürbüz, “Bildiğiniz gibi sektörümüz ileri teknoloji içeren, son pandemi döneminde de anlaşıldığı gibi her ürünü stratejik ve vazgeçilmez olan, Türkiye’de 2 buçuk milyar dolar, dünyada ise yarım trilyon dolarlık hızla büyüyen ve dünya için vazgeçilmez çok önemli bir sektör. Ancak burada gelişme, ihracat ve yenilik için harcayacağımız, üreticilerimizin, dağıtıcılarımızın bu kıymetli sermayesi maalesef tahsil edemediğimiz konularda kamuya verdiğimiz bu hizmeti fonlamakta kullanılıyor. Bu elbette ki üzüldüğümüz bir konu. Pek çok üreticimiz dünya da yeni ürünler üreterek yeni Pazar payları kovalayabileceği halde yerelleştirme son derece gündemde olan, bizim son derece inandığımız, arkasında koştuğumuz en büyük hayal olmasına rağmen maalesef üretici, hizmet sağlayıcı ve tedarikçilerimiz yerelleşme yerine neredeyse ülkemizde mal satmaya zorlandıkları için neredeyse yabancılaşmaya zorlanıyor bu süreçte” şeklinde konuştu.
“Sektörümüz zor bir süreçten geçmektedir”
Sağlık sektöründe tıbbi cihaz ve tedarik zincirini sağlayan firmaların sıkıntılarını dile getiren Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği (ARTED) Başkanı Ayhan Öztürk, “Yüz binlerce tıbbi cihaz ve medikal sarfın üretimini, ithalatını, satışını, teknik hizmetini ve vaka desteğini veren sektörümüz kamu hastanelerinden 16 aydır, üniversite hastanelerinden 36 aydır ödeme alamamaktadır. Buna ek olarak Maliye Bakanlığı ile sürdürülen görüşmelerden bir netice alınamadığı gibi sektörümüzden yüzde 60’a varan feragat talep edilmektedir. Bu durum yüz binlerce nitelikli istihdam sağlayan ve Türkiye‘nin her yerinde 7 gün 24 saat hizmet veren sektörümüzün bugününü ve geleceğini belirsizliğe ve çıkmaza sürüklemiştir. Ülke genelinde faaliyet gösteren ve 9 bin 800 kayıtlı üyesi bulunan, 2 milyar doların üzerinde işlem hacmi olan, 650 milyon dolar ihracat rakamına erişen, 100 binin üzerinde çalışanı bulunan ve son derece stratejik bir öneme haiz olan sektörümüz zor bir süreçten geçmektedir” ifadelerini kullandı.
“Sektörümüz artık faaliyetlerini sürdüremez hale gelmiştir”
2018 yılında ciddi bir krizin eşiğindeyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla ödemelerin yapılmasının sağlandığını belirten Öztürk, “Nisan 2018’de kamu alacaklarının çok uzun vadelerde ödenmesi nedeniyle ciddi bir krizin eşiğindeyken Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla 2018 yılı öncesi için yasal düzenleme yapılarak alacaklardan belli bir oranda bir defaya mahsus feragat yapılması koşulu ile ödemelerin yapılması sağlanmıştır. Yine bu süreçte artık ödemelerin sözleşmelerde yazılı vadelerde yapılacağı tüm firmalara deklere edilmiştir. Buna rağmen belirtilen vadelerde ödeme yapılmadığı için bugün gelinen noktada kamu hastanelerinden 16 ay, üniversite hastanelerinden de 36 aya varan vadelerde toplam 19 milyar liralık alacağını tahsil edemeyen sektörümüz artık faaliyetlerini sürdüremez hale gelmiştir” diye konuştu.
"Sektörümüzün üzerinde büyük bir baskı oluşmuştur"
Döviz kurunun sektör üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu ifade eden Öztürk, “Ödemelerimizi alamıyor olmamıza rağmen hastalara ve topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam ettik. Yine aynı süreçte, döviz kurunda, enflasyonda ve diğer tüm girdi maliyetlerindeki ciddi artışlar nedeni ile sektörümüzün üzerinde büyük bir baskı oluşmuştur. Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerince, 2018 yılı için yüzde 30, 2019 yılı için yüzde 50, 2020 yılı için yüzde 60 olmak üzere sektörümüzün yok olmasına neden olacak bu feragat talebini kabul etmemiz beklenmektedir. Bu koşularda, 2018-2020 yıllarına ait alacaklarımız için yeni bir iskonto uygulanması planlamasının adil ve hakkaniyet ölçüsünde olmadığını düşünüyoruz. Sektördeki firmalarımızın mali durumları, alacaklarını tahsil ederken olası hiçbir iskontoyu kaldıracak durumda değildir. Bu uygulama, ülkemizde mevcut istihdama zarar verir, yeni yatırımların yapılmasını imkansız kılacağı gibi sağlık hizmetinin sunumunda da aksamalara yol açacaktır” şeklinde konuştu.
Basın toplantısına, SEİS, ARTED, TÜMDEF, SADER, FÜDER, ORDER, MASİAD, EGEDER, GASİD, DOMED olmak üzere çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve temsilcisi katıldı. (İHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.