Oturma eylemi yapan aileler açlık grevine başladı
Sayıları 75’ten 30’a inen aileler, bölgedeki operasyonlar nedeniyle kaygılı olduklarını belirterek, sağduyu çağrısında bulundu. Öte yandan aileler, Büyükşehir Belediyesi önündeki ayrılarak, eylemlerine Dağkapı meydanına taşıdı.
İlyas AKENGİN
DİYARBAKIR - Çocuklarının dağa götürüldüğünü iddia ederek 22 günden bu yana Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapan aileler, Lice'de 2 kişinin öldürülmesi nedeniyle eylemlerine bir günlük ara vermişti. Dün 2 günlük açlık grevine başlayan yaklaşık 30 aile, sonuç almamaları halinde ölüm orucuna başlayacaklarını söyledi.
“Operasyonlardan kaygılıyız”
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi 3'ncü sınıf öğrencisiyken 9 ay önce örgüte katılan Muhammed Emin Önalan'ın dedesi Sabri Önalan, Bingöl'den eyleme katılmak üzere Diyarbakır'a geldiğini belirterek, “14 günden beri burada eylemdeyim. Biz burada 2 günlük açlık grevine başlattık. Eğer sonuç almazsak ölüm orucuna da gitme niyetindeyiz, kendi aramızda anlaştık. Çocuklarımıza ulaşmak için her gayreti göstereceğiz. Çocuklarımız dönmeden 1 yıl dahi olsa, burayı terk etmeyeceğiz. Çünkü evde rahat oturamadım, rahat yemek yiyemedim, rahat uyuyamadım. Burada az da olsa sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, bu yüzden biraz nefesimiz çıkıyor. Buradan Cumhurbaşkanı ve Başbakana ve ailelerine, parti genel başkanlarına, seslenmek istiyorum, bizim acımıza kulak versinler. Barışı biran evvel gerçekleştirmesi için onlarla devlet arasındaki anlaşmayı biran evvel yürürlüğe koysunlar. Dün Lice olaylarında yaşamını yitirenlere saygı olsun diye bir gün eyleme ara verdik. Biz orada yaşanan gelişmelerden kaygılıyız. Barış bozulmamasını istiyoruz. Bölgedeki askeri hareketliliğin durmasını istiyoruz. Biz ne asker nede gerillaya bir şey olmasını istemiyoruz” dedi.
“Savaş ihtimali gündemde”
Aileleri temsilen açıklama yapan Erhan Eren ise, “Haftalardır sürdürdüğümüz eylemimize farklı bir aşamada devam etme kararı almış bulunmaktayız. Son günlerdeki acı olayların barış sürecine zarar vereceği ihtimali bizleri kaygılandırmaktadır. 30 yıldır süren bu savaşın yüreklerine acı düşmüş aileleri olarak, son zamanlarda yaşanan bu olayların barış sürecinin sahiciliğine halel getireceğinden endişeleniyoruz. Bu her iki tarafın da birbirlerine karşı güvensizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu güvensizliğin faturasını ise, aileler olarak bizler ödemeye devam ediyoruz. Mersin'den, Ağrı'dan Kars'tan, Antep'ten, Mardin'den, Şırnak'tan, Bingöl'den Batman'dan kısacası bir çok şehirden gelen aileler olarak eylemlerimize devam ediyoruz. Evlatlar artık ölmez diye umutlanırken, savaş biter ve tüm anneler geceleri daha rahat uyur diye düşünürken, çocuklarımızın savaşın bir aktörü yapılmak istenmesi hem bizlerin yüreğine ateş düşürmüş, hem de barışa umutlanan bir zamanda savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir" diye konuştu.
Eylem üzerinden manipülasyon yapılıyor
Çocuklarının serbest bırakılması amacıyla Kandil'e de çağrıda bulunan Eren, eylemlerinin Ankara'da ucuz siyasal bir söylem savaşına indirgenmesini de kabul etmediklerini belirtti. Eren şunları kaydetti: "Bizler, buradan günlerdir yüreklerimizin ateşiyle haykıran aileler olarak, evlatlarımıza kavuşma arzusuyla Kandil'e çağrıda bulunduğumuz eylemlerimizin medyada ve Ankara'da ucuz siyasal bir söylem savaşına indirgenmesini kabul edilemez buluyoruz. Bizim haklı eylemlerimizin ideolojik bir söylem üzerinden değersizleştirilmesine son verilsin artık. Bunu her iki tarafın medyasına da söylüyoruz. Yaptığımız bu eylemler üzerinden her iki tarafından da manipülasyon yada dezenformasyon yapması bizleri üzmekte ve haklı haykırışlarımızın değersizleştirilip siyasal bir menfaat anaforunda kaybedilmesi onurumuza dokunmaktadır. Biz siyaset yapmıyoruz, herhangi bir ideolojinin ya da partinin mensubu da değiliz. En başından beri vurguladığımız gibi yüreğine ateş düşmüş tüm anaların evlatlarının evlerine dönmesini ve artık sahici bir barış ikliminin oluşmasını arzuluyoruz. Haykırışlarımızın muhataplarca dikkate alınmadığını düşündüğümüz için evlatlarımıza tekrar kavuşma ihtimaliyle başlattığımız bu eylemleri, farklı bir boyuta taşıyarak iki günlük sembolik bir açlık grevine başlıyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.