Normal doğan bebekler daha dayanıklı

Normal doğan bebekler daha dayanıklı
Normal doğan bebekler daha dayanıklı

 

Doğum yöntemleri ile ilgili açıklayıcı bilgiler paylaşan, normal doğum ile sezaryen doğum arasındaki avantajları dezavantajları karşılaştırmalı olarak sunan Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Genceddin Öner, anne ve bebek için risk taşımayan durumlarda normal doğum yöntemini önerdiğini söyledi. 

 

Normal doğum ile doğan bebeklerin dış ortama daha dayanıklıdırlar

Sezaryen doğum yöntemi ile doğan bebeklerin yaşama hazırlıksız başladığının altını çizen Öner, “       Normal doğum yapan kadınlar, daha erken iş ve sosyal hayatlarına geri dönerler. Normal doğum ile doğan bebeklerin dış ortamın olumsuz etkilerine daha hazırlıklı ve dayanıklıdırlar. Travaydaki uyarılma ve sıkışma onların kendilerini dış ortama hazırlamada etkili bir rol oynar. Sezaryen ile doğanlar bir bakıma hazırlıksız (gafil) doğarlar. Dolayısıyla sıkıntıları daha fazla olur. Normal doğum yapan kadınların üreme talepleri geniştir (istedikleri kadar doğum yapabilirler) sezaryen olmuş kadınlarda 3 veya 4 gebelik ile sınırlıdır. Sık kesilen rahmin anatomisi bozuluyor ve kesilen yerden yırtılma ihtimali artıyor” diye konuştu.

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Genceddin Öner ile doğum yöntemleri, Normal ve sezaryen doğum yöntemlerinin avantajları dezavantajları, sezaryen doğum rakamlarındaki ciddi artışlar ve sezaryen doğum yönteminin riskleri üzerine konuştuk.

Doğum nedir, kaç çeşit doğum yöntemi vardır?

“İki çeşit doğum yöntemi vardır”

Doğum, memeli canlıların nesillerini sürdürmek için, o memelinin türüne göre rahminde besleyip miadına getirdiği kendine benzer canlının dünyaya getirilmesine verilen bir isimdir. Tabi burada sorduğunuz soru insan doğumuyla ilgili olduğu için sorunuzun ikinci şıkkına şöyle bir cevap verebiliriz: İki çeşit doğum yöntemi vardır.

1) Normal vajinal spontan doğum

2) Cerrahi (Sezaryen) doğum şeklinde ikiye ayrılır.

Normal doğumun yararları nelerdir?

“Normal doğum fizyolojik bir olaydır, hastalık değildir”

Konunun başında da ifade ettiğim gibi doğum, memeli canlıların kendi neslini sürdürmeye yönelik, rahimlerinde belli bir süre besledikleri (İnsanlarda 40 hafta eksi/artı 2 hafta) kendi türündeki canlıyı vajinal yolla dış ortama atması olayıdır. Normal doğum fizyolojik bir olaydır. Yani bir hastalık değildir. Doğum süreci adını verdiğimiz travayda, bebek kaynaklı bir sorun yoksa (Bebeğin makrozomik -iri- olması, geliş pozisyonun ters  -makad, yan veya alın gelişi-  şeklinde anormal bir prezentasyon durumu yoksa) ya da anne kaynaklı (Baş ve doğum kanalı uygunsuzluğu -Çatı darlığı- anne ağırlığının 45 kilonun altında olması, 15 yaşın altında olan anne adayları, şiddetli doğum fobisine kapılmış gebeler vs.) Plasental lokalizasyon anomalileri olmaması -bebek eşinin yapışma anormalliği-(Plasenta previa, dekolman plasenta vs.) durumunda anne be bebek sağlığı açısından en ideal doğum şekli normal doğumdur.

“Sezaryen ile doğanlar bir bakıma hazırlıksız doğarlar”

       Normal doğum yapan kadınlar, daha erken iş ve sosyal hayatlarına geri dönerler. Normal doğum ile doğan bebeklerin dış ortamın olumsuz etkilerine daha hazırlıklı ve dayanıklıdırlar. Travaydaki uyarılma ve sıkışma onların kendilerini dış ortama hazırlamada etkili bir rol oynar. Sezaryen ile doğanlar bir bakıma hazırlıksız (gafil) doğarlar. Dolayısıyla sıkıntıları daha fazla olur. Normal doğum yapan kadınların üreme talepleri geniştir (istedikleri kadar doğum yapabilirler) sezaryen olmuş kadınlarda 3 veya 4 gebelik ile sınırlıdır. Sık kesilen rahimin anatomisi bozuluyor ve kesilen yerden yırtılma ihtimali artıyor.

Hangi durumlarda normal doğum risk oluşturur?

Normal doğumun risk olduğu durumlar…

Bu sorunun cevabını yukarıdaki soruda kısmen verilmişti. Anne kaynaklı olanlar:

- CPD(Bebek başı ve doğum kanalı çapı uygunsuzluğu

- Anne yaşının 14 ve altında olması

- Anne boyunun 140 cm ve ağırlığının 45 kilonun altında olması

- Annenin dış genital organında yaygın condylom ve Herpes enfeksiyonlarının olması.

- Annenin yaygın doğum fobisi takıntısı

 

 

Bebek kaynaklı olanlar:

- Yan gelişler

- Makad-bacak gelişleri

- Alın geliş

- Makrozonik bebek(çok iri bebek)

 Plasenta kaynaklı olanlar:

- Plasenta previa (Bebek eşinin rahim ağzına yerleşip rahim ağzını tamamen veya kısmen kapatması)

- Dekolman plasenta (Plasentanın herhangi bir nedenle doğumdan önce ayrılması)

Bu durumlarda normal doğumda ısrar etmek bebek ve annenin hayatını ciddi bir şekilde riske eden sorunlardır. Bu durumda doğum şekli olarak sezaryen seçilmelidir.

Sezaryen doğuma ilk ne zaman başvuruldu?

“İlk modern Sezaryen 1881 yılında Almanya’da yapıldı”

Her ne kadar sezaryenin antik roma imparatorlarından Julius Sezar'ın sezaryen ile doğurtulduğu söylentisi olsa da bu bilimsel olarak kanıtlanmış değil. İlk modern Sezaryen 1881 yılında bir Alman jinekolog tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sezaryen doğumlar hangi hallerde zorunluluk arz eder?

Yukarıda sormuş olduğunuz "hangi durumlarda normal doğum risk oluşturur" cevabında sıraladığım bütün nedenler sezaryen gerektirir.

Sezaryen doğumların riskleri var mı, varsa nelerdir?

Normal doğum koşulları yoksa sezaryene başvurulmalı!

 Evet vardır. Sezaryen doğal bir doğum yöntemi değildir. Normal doğumun olmadığı veya normal doğumda ısrar etmenin anne ve bebeğin hayatlarını ciddi bir şekilde riske eden durumlarda başvurulması gereken cerrahi bir işlemdir. Anne ve bebeği bu işlemden dolayı bir kaç risk altına girer. Hastaya verilen anestezi hem anneye hem de bebeğe bazı hayati riskleri getirebilir(genel anestezi) Gebenin batın katları ve rahmi kesildiği için hayatı riske sokan kanamalar ve sepsise yol açan enfeksiyonlara davetiye çıkartır. Loğusa uzun bir süre zamanının yatakta geçirir, iş ve sosyal hayata geç döner. Bebek dış ortama çıkacak uyarılmaya maruz kalmadan ani bir şekilde dış ortamın olumsuz koşullarıyla (Aşırı soğuk ve sıcak) karşılaşır.

Son yıllarda sezaryen doğum sayılarında ciddi artışlar olduğu gözleniyor, Bir hekim olarak bunu neye bağlıyorsunuz?

“Sezaryende Türkiye dünya üçüncüsü”

Evet, bu can alıcı bir soru. Türkiye son yıllarda sezaryen oranlarında dünya 3’ncüsü maalesef. Bu işin şampiyonu Çindir.%46-50 Brezilya % 42-45, İtalya %40,  Türkiye%35 (bir ara 2006-7 yıllarında %50  ye çıkmıştı) ABD de %31 Dünya ortalaması %15-18 dır. Onun için DSÖ(dünya sağlık Örgütü) ortalama sezaryen oranını %15- 20 arasında standardize etmiştir.

“Özel hastaneler normal doğumu beklemek istemiyorlar”

 Sezaryeni artıran faktörler çok çeşitlidir. Örneğin eğitimli ve meslek sahibi gebeler çoğunlukla sezaryeni tercih ederler. Burada özel hastanelerin ve doktorların da edikasyonu geniş tutmalarının payı vardır. Doğum sabır isteyen bir eylemdir. Primiparlarda(ilk gebeliği olanlar) travay başladıktan sonra 12-18 saat sürede doğum gerçekleşir. Multiparlarda(birden fazla doğum yapmış) bu süre 8-12 saattir. Dolayısıyla özel hastanelerin otekcilik ve memnuniyeti önplana aldıkları için bu süreleri beklemek istenmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Diğer yaygın bir iddia da, sezaryende daha az bir maliyet ve performans ile daha çok para almaları iddiaları sezaryen oranlarını artırdığı kanısı yaygın.

Bir hekim olarak anne adaylarına hangi doğum yöntemini önerirsiniz?

 

“Normal doğum yapmalarını öneririm”

Anne ve bebeğin hayatlarını riske sokan durumlar dışında normal doğum yapmalarını öneririm. Normal doğum fizyolojik, 6 saat sonra annenin normal hayatına döndüğü bir bir doğum şekli en idealidir.

Verdiğiniz bilgileri için teşekkürler hocam.

 Ben teşekkür ederim. Böyle bir fırsatı verip insanları bilgilendirdiğim için.

 

Ali Abbas YILMAZ /Özel haber

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.