Mardin’de bir ilk: İki dilli tiyatro online gerçekleştirildi
Mardin Kültür Derneği, Rüya/Xewn, Bir Ses Bir Hikaye projesi kapsamında online atölye çalışmalarına katılan lise ve üniversite öğrencisi kadınlarla beraber teatral bir hikâye oyununu online olarak gerçekleştirdi. Oyun, Mardinli genç kadınların ekrandan taşan, mesafeleri aşan sesinden yarı gerçek yarı hayal bir hikâye.
Gazete Duvar’da Ferhat Yaşar’ın haberine göre, Kültür için Alan Programı kapsamında Mardin Kültür Derneği, Bir Ses Bir Hikaye projesiyle, salgın sürecinden en çok etkilenen gruplardan biri olan genç kadınların bu dönemde yaşadıkları deneyimleri birbirlerine anlatarak kendi hikâyelerini görünür kılmaya davet ediyor.
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’ndan tiyatro eğitmeni ve yazar Duygu Dalyanoğlu’nun Ekim ayından bu yana yürüttüğü feminist tiyatro atölyelerinde genç kadınlar kendi hikayelerinden yola çıkarak bir oyun metni oluşturdu. Online olarak yürütülen atölyelerde yer alan katılımcılar, yapılan provalardan sonra bu hikayeyi Türkçe-Kürtçe iki dilli bir şekilde seslendirerek evlerinden kaydettiler. Beril Sarıaltun’un ses ve müzik tasarımını, Zeycan Alkış’ın görsel tasarımını yaptığı animasyon ses tiyatrosu "Bir Ses Bir Hikaye: Rüya / Dengek Çîrokek: Xewn" online olarak herkesin erişimine açıldı.
“Pandemi döneminde evde olan genç kadın temasını işlemek istedik”
Mardin Kültür Derneği Yönetim Kurulu üyesi Gülcan Kılıç, 2016'da bir grup öğretmen kadınla benzer bir feminist tiyatro çalışması yaptıklarını söyledi. Eğitmenlerle bir araya geldiklerinde kullanılan metotlardan söz eden Kılıç, şunları söyledi: “İlk önce kadınlar bir araya gelerek birbirlerini tanıyorlar. Hikâyelerini belirli temalar çerçevesinde toplamaya ve seçmeye başlıyorlar. Belirledikleri temalarda kendi yaşadıkları, çevrede yaşadıklarını toplayarak ortak bir hikâye oluşturuyorlar. Pandemiyle birlikte her şeyin durduğu bir vakitte genç kadınlarla böyle bir çalışma fikrimiz vardı. Bir proje yaptıktan sonra çağrıda bulunduk. Etrafımızda olan kadınlar, öğretmenler, öğrencileri ve duyanların katıldığı bir grup oluştu. Pandemi döneminde evde olan genç kadın temasını işlemek istedik. Çünkü herkesin eve kapandığı bir dönem. Bir kadın bir şey yaşıyor diğeri de bunu yaşıyor mu, bunlarla nasıl başa çıkıyorlar? Böyle birbirlerine anlattıkları atölye süreçleri oldu. Lise son ve yeni üniversitelere başlayan genç kadınlar olduğu için hikâye üniversite eğitim üzerinde kurgulandıktan sonra rüyaya dönüştü.”
“Bu kadınların hepsinin hedefleri var”
"Rüya/Xewn", bir kadının üniversite sınavına girmesini, tercih döneminde yaşadıklarını, çevresine duyduklarını ve tercih yaparken bir türlü karar verememesini de anlatan bir hikâye oldu. Üniversite sınavına girmenin kendi başına travmatik olduğunu söyleyen Kılıç, şöyle devam etti: “Üç saatte hayatınızın belirlendiği bir sınav. Bu kadınların hepsinin hedefleri var. Bazıları üniversite sınavına girmiş, istediği yeri kazanamamış ama üniversiteye başlamış ve kendi evinde online olarak devam ediyor. Kimisi yeni girecek, bunun stresini yaşıyor. Kimisi sınava girmiş ama istediği yeri kazanamadığı için bir kere daha deniyor. Ciddi bir stres var onların üzerinde. Bu eğitim süreci de onları destekleyen bir eğitim süreci olmadı; Üniversite sınav tarihlerinin değişmesi, eğitimlerine ara verilmesi... Herkesin dershaneye gitme gibi bir olanağı yok. Dershaneye gidenler için bile online eğitime geçiş, nasıl bir online eğitim? Çünkü eskisi gibi yürütemiyorlar. Hepsi kendi içerisinde çeşitli sorunlar yaşamış ve yaşamakta. Oyun çıktıktan sonra değerlendirme toplantısı yaptığımızda hepsi bu sürece daha pozitif baktığını söyledi. Oyunda öfke, neşe ve pimpirik karakterler var. Onlar bu duyguları çok yoğun yaşadıklarını ve artık pimpirikli halini kabul edip bununla başa çıkabildiklerini söylediler. Neşe karakteri gibi olmam gerekir diyen oldu. Bu süreci birbirlerine anlatmaları onları güçlendiriyor, tek başına olmadıklarını görüyorlar.”
“Kürtçe yaparken daha da rahat hissediyor”
Olumlu tepkiler aldığını belirten Kılıç, hikâyenin bir kişiye ait olmadığını, sınava hazırlanan bütün kadınların hikâyesi olduğunu söyledi. Kılıç şöyle devam etti: “Birinin annesiyle, başka birinin ise abisiyle kurduğu ilişki var. Sınav esnasında yaşanan olaylar var. Tüm bu parçaları bir araya getirdik. Dernek dışında görüştüğüm, çalışma yaptığımız kızlar Kürtçe-Türkçe konuşuyorlar. Biz ilk olarak Türkçe yapmaya başladık. Hikâyeleri toplarken bunun Kürtçesi de olduğunu gördük. Biz de kızlarla Kürtçe-Türkçe yapmak istiyoruz, siz ne düşünüyorsunuz, birlikte yapalım mı diye sorunca onlar da çok sevindiler. Türkçe yapanlar kendini çok rahat hissetmiyor. Kürtçe yaparken daha da rahat hissediyor. Kürtçe-Türkçe olması izleyiciler arasında da pozitif değerlendirilmiş. Tiyatro çevresinden gelen tepkilere göre Kürtçe bölümlerde aksiyonların daha rahat olduğu, muhtemelen onların hayal dünyasında kendilerini rahat ifade ettikleri yerler olmuş. Kürtçe bilmiyorlar bu yorumu yapanlar ama aksiyonların daha rahat geldiğini anlamışlar. Biz aslında daha önceki çalışmalarımızda da Kürtçe-Türkçe yapmıştık ama ilk defa bu biraz daha içeriden oldu çünkü burada ortak bir metin yazıldı. Kendi hikâyelerini, kendi annelerini anlatınca o anneyi oynamak daha rahat oluyor. Dili kullanmak da daha rahat oluyor. Daha önceki çalışmalarımıza göre bu çalışma daha iyi geçti diyebilirim. İzleyen Türkçesini de Kürtçesini de anlasın. Mardin Kültür olarak Mardin'in çoğulcu yapısına uygun çalışmalar yapmak istiyoruz. Sadece Türkçe olmaz, olmamalı. Gençlerden ve izleyicilerden olumlu tepkiler alınca bunu yapman gerekiyor diyorsunuz.”
“Online olması ise ilk defa deneyimlediğim bir durumdu”
Rüya/Xewn, Bir Ses Bir Hikaye projesi kapsamında online tiyatro oyunundan yer alan gençler, tiyatroda Kürtçe konuşmanın keyif verici olduğunu şu sözlerle anlattı: “Türkçe - Kürtçe tiyatro yapmaktan bahsedersem ana dilimi rahatça kullanarak oynamanın verdiği zevk harikaydı. İki dilin günümüzde de hayatlarımızda yer aldığını bilmek ve oyunda bunu hissettirmek oyunun samimiliği açısından artı sağladı diye düşünüyorum. Ayrıca Kürtçe bilmeyen kişilerin oyunu dinleyip verilen tepkiler üstünden çıkarım yapabilmesini bu doğallığa ve samimiyete bağlıyorum. Online olması ise ilk defa deneyimlediğim bir durumdu. Başlarda bu işin yürümeyeceğini ve kısa süreceğini düşünmüştüm. Böyle olmaması beni şaşırttı. Online da olsa birbirimize dokunabileceğimizin en iyi kanıtını sundu bize.
İçimde bir yer, üniversiteyi online okuyacağımı kesin açıklamalar gelene kadar reddetti. 'Hayallerimiz' dediğimiz noktanın başlangıcı tam somutlanacakken havada asılı kaldı. Kendi bölümüm adına, başlarda büyük bir sorun teşkil etmese de yüz yüze eğitimin eksikliği şu an fazlasıyla göze batıyor. Online eğitimin farklı açılardan avantajı var, lakin dezavantajlarını örtecek kadar yok. Başta, altyapının ve öğretim üyelerinin hazır olmaması sorunun temelini yarattı. Zaman içinde - yetersiz kalan- düzeltmeler yapıldı. Süreç hâlâ tatmin etmese de 'Sınav stresi gitti, değil mi?' diyerek kendimizi avutma çabasındayız.
Bulunduğumuz pandemi koşullarından dolayı çoğu şey online'a döndü. Lakin kimse online tiyatro beklemiyordu. Bizler bile başta nasıl olacak, olabilecek mi soruları içerisindeydik. Ama oluyormuş, bunu deneyimledik. Normal tiyatrodan çok farklı ama ayrı bir havası var. Tiyatroda her zaman savunulan görsel ve işitsel özelliklerin işitsel bölümü ağır basıyor. Ve bu alışılmışın dışında çok daha güzel ve etkili oluyor. Hem ana dilini ön plana çıkarma hem de Türkçe bilmeyen insanların da dikkatini çekmesi için iyi bir proje.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.