Kronik hastalar Ramazanda ne yapmalı?
Ramazan orucu tutan vatandaşların iftarda ve sahurda tükettikleri besinler konusunda önerilerde bulunan Doç. Dr. Danış, tuz tüketiminin susuzluğu arttırdığına vurgu yaptı. Danış, sürekli ilaç kullanmak zorunda kalan kronik hastaların, şeker ve hipertansiyon hastalarının ise oruç tutmalarının sağlıkları açından zararlı olacağı uyarısında bulundu.
Diyarbakır Özel bir hastanede İç hastalıkları ve Nefroloji uzmanı olarak görev yapan Doç Dr. Ramazan Danış, Ramazan ayında kronik hastalığı olan vatandaşların oruç tutmalarının sağlık açısından taşıdığı riskler konusunda gazetemize değerlendirmelerde bulundu.
‘Şeker hastaları, hipertansiyon hastaları oruç tutma konusunda doktora danışmalıdır’
İç hastalıkları ve Nefroloji uzmanı Doç Dr. Ramazan Danış, Ramazan ayında şeker, hipertansiyon ve kronik rahatsızlığı olan hastaların durumuna ilişkin önemli uyarılarda bulundu. Danış, şunları söyledi: “Özellikle içinden geçtiğiniz Ramazan ayı ile ilgili Nefroloji alanında şunun altını çizmek isterim; Nefroloji böbrek bilim dalıdır ve böbreklerin de en büyük gıdası sudur. Ramazan ayı için hastalarımız özellikle şunu soruyorlar; oruç tutalım mı tutmayalım mı? Şunu ifade etmekte bir beis görmüyorum, özellikle şeker, hipertansiyon hastaları ya da kronik rahatsızlığı olan sürekli ilaç kullanmak zorunda kalan hastaların, özellikle de yaşlı hastaların, mevsim şartları da dikkate alındığında oruç tutmaları sağlıkları açısından bazı riskler doğurmaktadır. Bize başvuran böbrek hastalarında ki, böbreklerin de en büyük dostu sudur; oruç tutan hastalarda böbrek rahatsızlığının daha da arttığını gözledik. Buradan bir hekim olarak hastalarımıza çağrım şudur; kronik hastalar, şeker hastaları, hipertansiyon hastaları veya sürekli ilaç alması gereken kronik rahatsızlığı olan hastaların Ramazan ayında hele ki, sıcaklıkların giderek arttığı bu dönemde oruç tutmamalarını ve doktorlarına danışmalarını öneririm.”
Suyun yerini hiçbir şey tutmaz!
Sağlık açısından günlük yeterli su tüketimin önemine vurgu yapan Danış, “Bir insanın günlük tüketmesi gereken su miktarı 2,5 litredir. Yazın ise gerek terleme gerekse de ciltteki buharlaşma ile vücuttaki sıvı kaybının artışı ile vücudun su ihtiyacı yaklaşık 3- 4 litreye kadar çıkabiliyor. Buna karşın maalesef bölgemiz insanın su tüketimi konusundaki alışkanlıklarının pekiyi olmadığını söyleyebiliriz. Hele ki, Mezopotamya gibi bir bölgede, içinden nehirlerin geçtiği, doğal su kaynaklarının yoğun olduğu bir bölgede ki, Hamravat gibi meşhur bir su kaynağına da sahip bir kente sahibiz. Ama maalesef insanımız yeterince su tüketmemektedir. Bölge insanı çok çay tüketiyor hatta yoğun çay tüketiminden dolayı insanımızın yeterince su tüketmediği de gözlenir. Ancak çay asla suyun yerine geçemez. Hatta çayın idrar söktürücü özelliğinden dolayı vücuttaki sıvı kaybını arttırdığı dahi söylenebilir. Tabii ki, ayran, ev yapımı limonatalar hatta karpuz sıvı tüketimi için önerilir. Kentimizin simgesi olan karpuz hem hem sıvı tüketimi için hem de taşıdığı lif miktarı hem posasından dolayı özellikle önerilir. Yalnız, suyun yerini hiçbir şey tutamaz. Vücudun sıvı ihtiyacının karşılanmasında suyun yeri tartışmasızdır ve su tüketiminin günlük 2,5 litrenin altında olmamasına özen gösterilmelidir. Çay tüketimi ile ilgili şu hususu da vurgulamakta yarar görüyorum, çayın yanında aynı zamanda şeker tüketimi de yapılıyor ki, bu da ayrı bir sorundur. Tabii ki, siyah çayın kanıtlanmış herhangi bir zararı da yok ancak çayın yanında tüketilen şeker ve çayın dem oranı dikkat edilmesi gereken bir husustur. Yani, çay kesinlikle bir sıvı alarak algılanmamalı ve çay içiyorum diye su ihtiyacının karşılandığı düşünülmemelidir” şeklinde konuştu.
Hipertansiyona dikkat!
Aşırı tuz tüketiminin sağlığa zararına dikkat çeken Doç. Dr. Danış, şu ifadeleri kullandı: “Bölgedeki tuz tüketiminin aşırı miktarda olması da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Maalesef bölgede tuz tüketimi konusunda korkunç bir bonkörlük var. Ekmekteki tuz miktarından tutun da salamuraya ve turşuya kadar ciddi bir tuz tüketimi söz konusu. Bugün hipertansiyon gibi sinsi bir bala ile karşı karşıyayız. Hipertansiyon için ‘sessiz katil’ tanımlaması yer yer kullanılıyor. Ve bu konuda yapılan çalışmalara göre Türkiye’deki hipertansiyon hastalarının yarısı hasta olduğundan dahi haberdar değil. Şuan Nöroloji servisine gidin, inme ve felçlerin çoğunun hipertansiyona bağlı olduğunu göreceksiniz. Tabii hipertansiyon hastalarının tuz tüketimi konusunda çok daha fazla etmeleri gerekiyor.”
Aşırı yağlı, tuzlu yiyecekler susuzluğunuzu arttırır!
Ramazan ayında sindirim sistemi ve böbrek rahatsızlıklarının artmasının nedenlerine değinen Doç. Dr. Danış, şöyle konuştu: “Bir hekim olarak gözlemim şu, özellikle Ramazan ayında sindirim sistemi rahatsızlıkları ve böbrek rahatsızlıkları artmaktadır. Bunun nedeni de uzun süreli bir açlığın ardından aniden yağlı, tuzlu yiyeceklerle aşırı bir yüklenmedir. Hâlbuki uzun süre aç boş klan bir mideye daha hafif yiyeceklerle bir açılış yapılabilir. Tıka basa yemek ve özellikle yağlı ve kızartma türü yiyeceklerle mideye aşırı yüklenmekten kaçınılmalıdır. Ve oruç tutan vatandaşlarımız mutlaka sahura kalkmalı. Sahurda da özellikle tok tutan besinler tercih edilmelidir. Özellikle proteinli gıdalar tercih edilmeli. Bu arada şunu da özellikle belirtmek isterim; iftarla sahur arasında en az üç litre su tüketilmelidir. Yine, oruç tutan vatandaşlarımız özellikle çok tuzlu gıdalardan kaçınmalıdırlar. Çünkü tuzlu gıdalar onları oruç süresince çok daha fazla susatır. Tuz, beyinde su içme isteğinin uyarıcısıdır. Yani, protein açısından zengin tuz açısından da fakir bir iftar ve sahur tercih edilmelidir. Daha sağlıklı bir Ramazan geçirmek için buna özellikle dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim.”
Kronik hastalar dikkat!
Doç. DR. Danış son olarak, vatandaşlara şu önerilerde bulundu: “Bir Dahiliyeci ve Nefrolog olarak vatandaşlarımıza şunu öneriyorum; böbreğin yeterince sulanması gerekiyor. Bunun için bol bol su tüketilmelidir. Yine, gereksiz ve aşırı ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Gereksiz ilaç kullanımı böbrek yetmezliğinin bir nedenidir. Kronik hastaların ise doktor kontrolünde ilaçlarını düzenli olarak kullanmaları gerekiyor. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarı çıkmamalarını tavsiye ediyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.